kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Kanadoğlu: Türkiye'nin sorunu türban değil

Yeni Haber
Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, ''Türkiye'nin sorunu türban ve ondan çok farklı bir şey olan baş örtüsü değil, dinin siyasete alet edilmesine devam edilip edilmeyeceği sorunudur'' dedi.

Ege-Koop tarafından düzenlenen ''Anayasa taslağı çerçevesinde temel siyasi kavramlar'' konulu sempozyum, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde yapıldı. Gazeteci yazar Ümit Gürtuna'nın yönettiği birinci oturumda konuşan Sabih Kanadoğlu, Anayasa taslağında laiklik ilkesinin sulandırılmaya çalışıldığını, yargı bağımsızlığının yargıyı siyasallaştırmak suretiyle ortadan kaldırılmak istendiğini, kuvvetler ayrılığının zedelendiğini savundu. Kanadoğlu, taslağın aynı zamanda ulus devlet ilkesini de yok eden bir taslak olduğunu iddia etti.

Sipariş verenlerin dahi taslağı kabul etmediğini söyleyen Kanadoğlu, iktidarın 22 Temmuz seçimlerinin sarhoşluğu içinde sivil bir anayasa yapmaya başladığını, ancak yeni anayasa yapma yetkisinin 23. dönem TBMM'de olmadığını, buna kalkışması durumunun sivil darbe teşebbüsü olduğunu iddia etti. Siyasi iktidarın yeni bir anayasa yapamayacağını anlayınca kapsamlı bir değişiklik için çalışmalara başladığını savunan Sabih Kanadoğlu, şunları söyledi:

''Artık bu konunun siyasi bir koz olarak kullanılması zamanı geldiği düşüncesiyle birden bire türban konusunun gündeme düştüğünü gördük ve yine birden bire iki siyasi partinin bir yarışa girdiğini, bu yarışta siyasi manevralarla sonuç alınmaya çalışıldığını ve sonuçta bir anlaşmaya varıldığını öğrendik. Anayasanın 2. maddesinde yapılacak değişiklikle türbanın yüksek öğretimde serbest kalmasının sağlanacağı öğrenildi. Bu gidişin yüksek öğretimden, ilköğretime inebileceği, ayrıca hizmet verenlerin de özgürlüklerini savunma babında örtünmeyi isteyebileceği konularına hiç girmeyeceğim. Öncelikle ifade edeyim ki Türkiye'nin sorunu türban ve ondan çok farklı bir şey olan baş örtüsü değil, dinin siyasete alet edilmesine devam edilip edilmeyeceği sorunudur. Bu nedenle kutsal kitabımızda yazmayan bir örtünme biçimini önce dinsel bir simge olarak topluma kabul ettirmeye çalışan, kendi yarattıkları bu simge üzerinden onu siyasi simge haline getirerek, bundan siyasi rant, kişisel kazanç sağlamaya çalışan kişilerin yaptıkları iş, doğrudan doğruya dini siyasete alet etmektir.''

LAİKLİK İLKESİ


Anayasa'nın 2. maddesinde yapılacak değişiklikle sonuç alınamayacağını savunan Sabih Kanadoğlu, ''Çünkü Anayasa'nın, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek laiklik ilkesi durduğu sürece, diğer maddelerde ne değişiklik yaparsanız yapın, bu Anayasa değişikliği diğer temel ilkelere aykırı olacaktır'' dedi.

Siyasi iktidarın güvendiği bir diğer konunun, anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi tarafından ancak şekil denetimine tabi tutulabilmesi olduğunu söyleten Kanadoğlu, şöyle devam etti:''(Biz 10. maddedeki eşitlik bölümünün içerisine hizmet alanların kıyafet serbestliğini yerleştirirsek, 42. maddeye kılık kıyafet, eğitim özgürlüğünü engelleyici biçimde kullanılamaz dersek, bu engeli aşarız) zannedilmiştir. Bu düşüncenin hukuki bir temeli yoktur. Çünkü bu şekilde denetimine her şeyden önce o teklifin yapılıp yapılamayacağı esası egemendir. Onun için Anayasa Mahkemesi şekil incelemesi yapılırken, teklif çoğunluğundan önce, 184 imzadan önce, imzalanan ve TBMM'nin önüne getirilen teklifin değiştirilmeyecek maddelerle ilgili olup olmadığını ölçmek, ona göre teklifin yasalaştırılıp anayasa değişikliği haline getirilip getirilemeyeceğini kararlaştırmak zorunda. Ne yaparlarsa yapsınlar, Anayasa Mahkemesi'nin değiştirilemez hükümlerle ilgili inceleme yapmasını önleyemezler.''

Kanadoğlu, siyasi bir simgenin doğrudan doğruya dinsel araçlarla ortaya konulması halinde laiklik ilkesinin zedeleneceğini, bunun Yüksek Mahkeme
kararlarıyla da tespit edildiğini söyledi. Hiç kimsenin kişilerin giyinme özgürlüğüyle ilgili bir sorunu olmadığını belirten Kanadoğlu, ''Dini siyasete alet ederek siyasi kazanç sağlamaya karşı gerek hukuki, gerek sosyal alanda her yurttaşın karşı çıkma görevi vardır. Ben sizi bu göreve davet ediyorum. Türkiye'nin türban ve başörtü sorunu yoktur, ama Türkiye'nin çağdaş kalma sorunu vardır'' şeklinde konuştu.Türkiye'nin çağdaş bir ülke olduğunu, karanlığa yuvarlanmayı hazmedemeyeceğini kaydeden Kanadoğlu, ''Giyinme özgürlüğüne saygımız sonsuzdur, ama bunun bir dayatma halinde Türkiye'nin başına türban sarmasına iznimiz kesinlikle yoktur'' dedi.

EGE-KOOP BAŞKANI

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan ise sempozyumun amacının bilgi kirliliğinin doğruları gölgeleyerek kararttığı bir ortamda, halkın doğru, sağlıklı bilgi edinmesini ve gerçeklerin daha kolay algılanmasını sağlamak olduğunu söyledi.Çağdaş anayasaların temel karakteristiğinin, demokrasinin profilini çizmesi, toplumun tümünü kucaklaması ve devlet felsefesiyle yurttaş hakkını belirleyip güvence altına alması olduğunu ifade eden Aslan, ''Sivil anayasa sadece askerlerin müdahil olmadığı, üniformasız kişilerin parlamento çoğunluğuna dayanarak hazırladığı bir anayasa değildir. Sivil anayasa çoğulculuğun hakim olduğu, en geniş katılımın sağlandığı, hazırlık aşamasının özgür bir ortamda gerçekleştiği bir toplumsal mutabakat metnidir'' dedi.

AA