kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Ocak 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERDAL ŞAFAK

Umudumuz AİHM

Meclis Anayasa-Adalet Karma Komisyonu bünyesinde oluşturulan üç hazırlık komisyonu dün yoğun bir gün geçirdiler.
Bu komisyonların görevi 77 milletvekilinin dokunulmazlık dosyalarını değerlendirip Genel Kurul'a sunmak. (Not: Boşuna çaba harcıyorlar: AK Parti Merkez Yürütme Kurulu "Tüm" dosyaların yasama dönemi sonuna bırakılmasına karar verdi.)
Komisyonların dün pürtelaş çalışmalarının nedeni ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) gelen talep: "Yargının dokunulmazlıklarının kaldırılmasını istediği milletvekillerinin savunmalarını gönderin."
İşte dün Başbakan Erdoğan, Maliye Bakanı Unakıtan ve CHP lideri Baykal başta olmak üzere dosyalı milletvekillerinin savunmaları alındı. AİHM'e takdim edilecek.
Peki AİHM niye bu talepte bulundu? Öyküsü ilginç: Bir avukata ve bir kamu görevlisine hakaret ettiği iddiasıyla mahkemeye verilen CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yargılanıp suçsuzluğunu kanıtlamak için geçen dönem Meclis'ten dokunulmazlığını kaldırmasını istedi. Ama dosyası dönem sonuna bırakıldı. O da "Adil yargılanma hakkının engellendiği" gerekçesiyle 8 Şubat 2005'te AİHM'e başvurdu. Kabul edildi, 3 yıl boyunca tarafların iddiaları değerlendirildi, deliller toplandı ve 15 Ocak 2008'de ilk duruşma yapıldı. Talebin reddini isteyen hükümeti 11 hukukçu temsil etti, Karşı tarafta sadece iki kişi vardı: Kart ve avukatı Gülin Egeli. Sonuç: Dokunulmazlık kapsamının belirlenmesi için, dosyalı milletvekillerinin savunmalarının istenmesine... Mahkeme heyetinde görevini Galatasaray Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Işıl Karakaş'a devretmeye hazırlanan Türk yargıç Rıza Türmen de yer aldı.

Yeni Anayasa mı, AİHM mi?
AİHM'in alacağı kararı tahmin etmek pek güç değil. Türkiye'de parlamenter dokunulmazlığının daraltılması gerektiği yönünde görüş bildirecek. Çünkü ortada emsal var: SHP eski İzmir Milletvekili Erol Güngör, oğlu Mustafa Güngör'ün 1991'de Meclis lojmanlarında öldürülmesiyle ilgili soruşturmada, milletvekillerinin ve yakınlarının ifadelerinin alınmadığı iddiasıyla 1995'te AİHM'e başvurdu. Avrupa Mahkemesi kararını 1994'te verdi: "Türkiye kamu görevlilerinin yargılanmalarının önündeki yasal engelleri yumuşatmalı, milletvekili dokunulmazlığını da adi suçların soruşturulmasını önlemeyecek biçimde değiştirmeli."
Ama bu karardan sonra bile dokunulmazlıklara dokunulmadı. Hem de AİHM'deki yeni yargıcımız Karakaş'ın "Bu karar sonrası milletvekili dokunulmazlığı yeniden düzenlenmeli" uyarısına rağmen.
Ve sorun 2002'den günümüze iktidar-muhalefet arasında başlıca polemik malzemelerinden biri oldu. Baykal "Yargılanmak istiyorum" diyerek dokunulmazlıkların sınırlandırılmasını istedi, Erdoğan "Tüm kamu görevlilerini kapsarsa varız" diye geçiştirdi.
Tuhaf çelişki de kimsenin dikkatini çekmedi. Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Kemal Gözler, "Yasama Dokunulmazlığı, Bir Karşılaştırmalı Anayasa Hukuku İncelemesi" adlı yazısında şöyle diyor: "Yasama dokunulmazlığı olmazsa, parlamento üyesi iktidar tarafından bir suç soruşturması bahanesiyle tutulabilir, mahkemeler tarafından tutuklanabilir. Bu durumda milli irade tam olarak parlamentoda oluşamaz. Örneğin hükümet aleyhine yapılan kritik bir güvensizlik oylamasında, birkaç muhalefet partisi üyesi tutulma veya tutuklanma nedeniyle parlamentoya gelip oy kullanamazsa, normalde düşmesi gereken hükümet görevde kalır ki, bu demokrasiyle bağdaşmaz. İşte bu nedenle parlamento üyelerine yasama dokunulmazlığı tanınmıştır."
Yani muhalefetin yasama dokunulmazlığını korunmasını, iktidarın ise daraltmasını savunması gerekiyor. Türkiye'de ise tam tersi oluyor.
Bir ayrıntı: Gözler'in bu yorumunu dayandırdığı kaynaklar arasında Prof. Dr. Ergun Özbudun da var. Yeni Anayasa taslağını hazırlayan kurulun başkanı Özbudun.
Ve Erdoğan dokunulmazlıkların düzenlenmesi için yeni Anayasa'nın beklenmesini söylüyor. Ama iş türbana gelince "Yeni Anayasa'yı beklemek niyetinde değiliz. Bir an önce olsun bitsin" diyor. Neden? Cevabı kendi ağzından verelim: "Yeni Anayasa olayı uzun bir süreç."
Anlaşılan umutlarımızı AİHM'e bağlayacağız.