kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ocak 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

"İktidar laiklikten sıkıldı"

Yeni Haber
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin hızla din devletine doğru sürüklendiğini öne sürdü. Hükümetin gizli gündeminin, türban tartışmalarıyla alenileştiğini söyleyen Baykal, iktidarın da "laiklikten" sıkıldığını ifade etti.

Baykal, CNN Türk'te yayınlanan Ankara Kulise programında türban tartışmalarını değerlendirdi. Anayasa'da "kamu hizmeti alan ve veren" ayrımı olmadığını, vatandaşa göre tanım yapıldığını belirten Baykal, AKP ve MHP'nin çözüm önerilerinin Anayasal bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Anayasa'nın laiklik ilkesinden vazgeçilmesi durumunda, Türkiye'nin 80 yıllık yol haritasından vazgeçilmiş olacağını belirten Baykal, şöyle konuştu:

"Türkiye'de laikliğin bir anlamı, bir değeri var. Şu ve bu gerekçe ile laiklik ilkesini delmeye başladığınız zaman bunu bir yerde tutmak mümkün değil. Birbirinizi ne aldatıyorsunuz kardeşim. Daha iyi olacaksa, laiklikten şikayetçiyseniz söyleyin kaldıralım. Kenarından köşesinden kemirmeyin. Kimse kimseyi aldatmasın."

DİN DEVLETİNE DOĞRU GİDER

Baykal, "Din devletine doğru gider Türkiye, AKP'nin ve Başbakanın amaçları budur. Bunu mu açmaya çalışıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti'nin laik yapısı gider, yerine din esasına dayalı bir devlet yapısı gelir kadar bir tehlike görüyor musunuz" sorusuna, şu yanıtı verdi:

KRAL ÇIPLAK

"Bunu görmeyenlere hayranım. Bunu nasıl başarıyorlar anlamak mümkün değil. Bunu tehlike sayıp saymamak herkesin kendi tercihi. Bunu daha uygun daha doğru bir gelişme olarak görebilirsiniz. Bir yazarımız yazmış. 'Çankaya'da türban olur mu deniyordu. Dün baktım türbansız kimse yoktu' Çok doğal. O seçimin doğal sonucu bu. Şimdi bu tartışmaların bizi getireceği yer çok açık. İnsanlar bunu nasıl görmez. Nasıl hala bir birimizi avutmaya çalışırız. Bu gidişin buraya doğru olduğunu herkes görsün kardeşim. Ben görüyorum. Kralın çıplak olduğunu görüyorum."

Baykal, Anayasal düzenleme bile "de facto" olarak türbanın takılıp takılamayacağı sorusu üzerine, "Zaten takılmıyor mu şu an. Anayasa değişikliği olursa bir süre sonra başı açık olanların sokakta dolaşması güç olmaya başlar. 'Güç olursa olusun kardeşim. Müslüman ülkede ne dolaşıyor kardeşim, başını açmış insanlar' diyorsak öyle yapalım. Oraya doğru gider, gitmesi kaçınılmazdır" diye konuştu.

ANAYASA'NIN İHLALİ İMKANSIZ DEĞİL

"Bu istikamete girdiğiniz zaman AB tartışması yepyeni bir noktaya gelecektir" diyen Baykal, olası Anayasa değişikliğinin de 367'nin üzerinde bir oyla gerçekleşmesi durumunda Anayasa Mahkemesi'nin değişikliği sadece şekil yönünden denetleyebileceği yorumlarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

"Anayasaların ihlali imkansız değildir. İhlal karşısında Anayasa Mahkemesi'nin denetim mekanizmalarının görevlerini yapamaması da ender rastlanan bir olay değildir. Bunlar mümkündür, bunlar yaşanabilir. Burada söz konusu olan artık türban olayı falan değildir. Bir rejim sorunu haline geliyor bu iş. Böyle ürkek ürkek, 'Sadece üniversite için istiyoruz, sadece kamu hizmeti için istiyoruz' söyleminin geçerli ve kalıcı olmayacağını artık herkes görüyor. Bu bir başlangıçtır.

Karşılaştığımız durum aslında bizi laiklik ilkesi ile hesaplaşmaya götürür. Burada söz konusu olan budur. Kenarından, köşesinden dolaşmakta olduğumuz olay budur. Kimse işin esasını görmeden laiklik ilkesi ile ilgili bir hesaplaşmayı yapmaya çalışıyor. Onun için sayın Arınç bunu yeniden yorumlayalım diyordu. Şimdi oraya doğru geliyor işler. Yeni Anayasa yapalım iddiası aslında bu sorunu aşmak için ortaya atılıyor. Yeni bir rejim arıyoruz. Laikliğin artık belirleyici olmadığı bir yeni rejim arıyoruz."

ARKADAN DOLANMAK İSTİYORLAR

Baykal, bugünkü Anayasaya göre yapılacak bir Anayasal düzenlemenin anayasanın özüne, ruhuna, değiştirilemez maddelerine ve özü laiklik maddesine aykırı olacağını, bu nedenle AKP hukukçularının Anayasa Mahkemesi'ni sadece usulden denetim yapabileceğini öne sürdüklerini anımsattı. Baykal, şunları söyledi:

"Usul hatası yapmaz herhalde bunlar. İki kere görüştürürler, yeterli çoğunlukları sağlarlar. O takdirde o Anayasa denetiminden kaytarılır, by pass edilir demek istiyorlar. 'Anayasa Mahkemesi'nin arkasından dolanabiliriz' demek istiyorlar. Şöyle bir tartışma yaşanıyor. Acaba Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın herhangi bir maddesine değil, değiştirilmesi teklif dahi edilmez bir maddesine açıktan aykırı olan bir Anayasa değişikliği önüne geldiği zaman ne yapar? Aslında böyle bir Anayasa değişikliğinin yapılamamış olması lazım bugünkü Anayasaya göre. Usule aykırılık kavramı içine Anayasa Mahkemesi belki de bilemiyorum tabi, teorik olasılıklar üstünde duruyoruz. Şu anlayışı yerleştirebilir. Der ki, 'Böyle bir teklif meşru olarak yapılabilemez. Siz bunu yapılabilir kabul ettiniz. Gereğini yerine getirdiniz. Mahkeme, Anayasa'nın ikinci maddesine uygun olmayan bir kanun teklifi verilemez mütealası verilmez diyebilir. Bu tartışılabilir. Ben işin siyasi yönüyle ilgileniyorum."

İKTİDAR LAİKLİKTEN SIKILMIŞ

CHP lideri Deniz Baykal, AKP Hükümeti'nin de "laiklikten sıkıldığını" söylerken görüşlerini şöyle sürdürdü:

"Öyle anlaşılıyor ki iktidardakiler laiklikten sıkılmışlar, bunalmışlar. Laikliğe karşı bir arayış var. Bu arayış bizi nereye götürür? Bu arayış iyi midir, kötü müdür? Buna destek verenler var, katkı verenler var. Bunu anlayışla karşılayanlar var. Bir sürecin içinden geçiyoruz. Ben bütün bunların gereksiz, yanlış ve sakıncalı olduğunu inanıyorum. Türkiye'nin gerçek meselesi bunlar değildir. Bütün dünya bizi, laik demokratik Cumhuriyet olduğumuz için saygıyla karşılıyor. Türkiye'de, hem Müslüman toplum, hem laik, demokrasi var. İnsan hakları var. Kadın erkek eşitliği var. Çağdaş hukuk var. Avrupa ile entegrasyona yönelmiş. Hiçbir Müslüman ülkede bunlar yok diyorlar. Burada var. Niye var? O bizim beğenmediğimiz sıkıldığımız artık, rahatsız olduğumuz, mümkünse bunu atalım dar elbise diye şikayet ettiğimiz laiklik varya, onun sayesinde Türkiye dünyada bir numara. Bunlar yapay gündem. Bunu yapanlar siyasi pirim sağlıyor. Eksik olsun o siyasi pirim."

GİZLİ GÜNDEM ALENİLEŞTİ

Baykal, AKP Hükümetinin "gizli gündeminin" ise alenileştiğini savundu. Baykal, şöyle devam etti:

"Eskiden gizli gündem var diye düşünülüyordu. Gizli gündem alenileşti. Gündem çok açıktır. Başlangıçta yoktur denilen şeyin var olduğu ortaya çıktı. Bunda herhangi bir tereddüde mahal yok. Bu iktidarın ikinci döneminde şimdi, seçimlerden sonra ortaya çıkan siyasi tablo, geçmiş dönemde attığı adımlar, onun getirdiği alt yapı Cumhurbaşkanlığı konusunun çözülmüş olması oraya aynı anlayışla bir insanın gelmiş olması. Ona bağlı olarak YÖK başkanının, yakında göreceğiz, yüksek yargı organlarının da Anayasa Mahkemesi'nin de, Başsavcının da bir süre sonra değişecek olması Türkiye'de artık devleti yeni bir anlayışa götürüyor. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Bunun doğal sonuçları yaşanıyor"

DİN SİYASETİN İÇİNE SÜRÜKLENİYOR

Baykal, geçmiş dönemlerden Demirel, Menderes ve Ecevit örneklerini vererek, bu isimlerin hiçbirinin devletin rejimini, temelini değiştirmek gibi bir çalışma içinde olmadıklarını hatırlattı. Baykal, "Şimdi ilk kez maalesef, din siyasetin içine tehlikeli bir şekilde sokuluyor. Din çok önemlidir çok saygıdeğerdir. Günümüzde önem kazanmıştır. Bütün bunlar doğru. Ama onun çok önemli olması ondan kaynaklanan yanlışlıkların yapılmayacağı anlamına gelmez. Milletimize şunu anlatmak lazım. İnançlar tamam, din tamam, ibadet tamam ama yobazlığa, ölçüyü aşmaya siyasete, toplum yaşamına, hukuka ve eğitime taşımaya izin vermeyin ne olur" diye konuştu.

(ANKA)