kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Avrupa Yakası'nın son bölümünde oynarım

Bu pazar röportaj konuğumuz Ata Demirer'di. Yeni stand-up'a başlayan, 140 kilodan 127 kiloya düşen Ata Demirer'le uzun uzun konuştuk. Sayfaya sığdıramadıklarımız sıcak sıcak burada...

* Bazı şeyler üzerinize yapışır ve kurtulamazsınız ya, Avrupa Yakası da biraz öyle galiba. Hala 'oynayacak, geri dönecek' polemikleri var. Ne diyorsunuz bu duruma?
- Bu haberler Volkan Sütçüoğlu karakterinin bir fenomen olduğunu gösteriyor. Yani iyi oynamışız, iyi yazılmış, özlemle ilgili bir haber herhalde. İstemezdim ama öyle oldu, ayrıldım. Bu 'Tanju Çolak Galatasaray'dan niye ayrıldı?' demek gibi bir şey. Ben 96'ncı bölümde diziye veda ettim ama bu, diziyi sevmiyorum ve seyretmiyorum anlamına gelmiyor. Bir kere Gülse Birsel'i çok seviyorum, birlikte çok şeyi başardık o dönem. Ben Gülse'yle her zaman çalışırım. Avrupa Yakası'yla ilgili sadece "Son bölümünde olmak isterim" dedim. Eğer onlar da isterse... Ama ne konuşma geçti aramızda, ne de başka bir şey.

* Pişmanlık duydunuz mu hiç ayrıldığınız için?
- Hayır pişmanlığım yok. Kendi vücudumu havlu peçete gibi kullanmak dışında da pişman olduğum bir şey henüz olmadı. Sünnet olduğum için de pişman değilim. (kahkahalar) Yani gayet iyi gidiyoruz.

* 'Avrupa Yakası'ndan ayrılanlar iflah olmuyor; Evrim Akın, Bülent Polat silindi gitti, Ata'nın da TV programı tutmadı... Bu konuşmalara ne diyorsunuz?
- Benim dikişlerim sağlam, fermuarlı yani! Şöyle söyleyeyim, ben Avrupa Yakası'na başlamadan önce 700 kişilik salonu dolduran, televizyonda Korsan TV gibi kendine özel bir işi yapmayı başarmış, iyi bir komedyendim. Şu anda da iyi bir komedyenim, yeni bir oyunum var, yine çok şükür seyirci sıkıntısı çekmiyorum. Yani çok popüler olmakla çok başarılı olmak aynı şey değildir. Bence başarı birilerinin evinden kalkıp sana gelmesidir, tiyatro salonudur, orayı doldurmaktır, konser salonudur. Hacıyatmaz'ı bırakmak da etkilemedi beni çünkü kalbiyle işini yapan bir adamım, seyirci beni biliyor. Mutsuz bir şeyi götürmek iki motivasyonla olabilir. Bir, para. İki, 'eller ne der' sorusu. İkisi de benim kitabımda yok. Bir noktadan sonra hayat kadınlığı olur inanmadığım bir şeyden para kazanmaya çalışmak. Hayat adamıyız ama hayat kadını değiliz!