kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
BELGİN ÇOBAN
kitap

Edebiyat eleştirmeni neye, nasıl bakmalı?

Semih Gümüş... Edebiyat dünyasının dikkatle takip ettiği bir isim... Eleştirinin diğer adı olarak kabul ettiğimizde, yazdıklarını dikkate almamak gibi bir lüksümüz olamaz! Aslında olmamalı da... Buraya kadar tamam... Can Yayınları'ndan yeni çıkan ama eski yazılarından oluşan 'Eleştirinin Sis Çanı' isimli kitapta, Gümüş bir edebiyat eleştirmeni olarak bakış açısını ve özgürlüğünü anlatmış... Eleştirmenin kitaba nasıl bakması gerektiğini ele almış... Pek çok başlık altında günümüz Türk edebiyatının yanı sıra dünya edebiyatından da örneklerin yer aldığı kitabında Gümüş, kendi eleştiri sistemini anlatarak girmiş mevzuya... Diyor ki usta: "...Çözümleyici eleştiri, yargılamaya gönül indirmek yerine, metin içinden tek tek seçtiği ilk anlamların başka anlamları olup olmadığını araştırır, okura bir yapıtı görüp anlamanın yollarını gösterir. Kendini okutmanın eleştiriyi yaratıcı bir yazı olarak almaktan başka bir yolu olmadığı da orada görülür. Öyle ki bir romancının, öykücünün ulaştığı düzeyde yaratıcılık düzeyine ulaşmayan eleştiri, eleştirinin saatini kurma becerisini taşıyamaz..." Buraya kadar da tamam mı? Anladık mı? Varsayalım ki, evet! Neyse... Öğrenmeye devam... Türkçe'nin Dili Olsa (Türkçe'deki ' işaretini ben koydum, ustanın bir kabahati yok) başlıklı bölümde anlatıyor Gümüş; noktasına, virgülüne dokunmadan aynen aktarıyorum: "Osmanlıca merakını anlıyorum, ama sonuçlarına bakınca, bu merakın pek iyiye kullanıldığı söylenemez. Yaşça ve başça Osmanlıcayla içli dışlı olması şaşırtıcı sayılabilecek kimi yeni yazarlar, Türkçeye yapıştırdıkları Arapça ve Farsça sözcüklerle aslında bir biçem büyüsü yaratmaya çalışıyor. Gerçekten de buna dil değil de, biçem demek daha doğru. Sonunda yeni Türkçenin yapısına bağlıdırlar, onu yadsımak için çılgın olmak gerekir ama kanavası Türkçe, ipliği Arapça ve Farsça dokumadaki arabesk seçimler de hoşlarına gidiyor. Bu dil kırmadır, arabesktir; kendi olamayacağı da en azından üstünde adamakıllı durulan son yirmi yıl içinde belli olmuştur?" Sonuç: Ey okur! Sizin için Semih Gümüş'ü anladıktan sonra gerisi kolay! Sağdan sola, üstten alta, baştan sona eksiksiz anlattığı kitapları sadece almalısınız, daha fazla düşünmeye gerek yok. Bu kitaptaki yazılarla edebiyat hakkında daha çok şey öğreneceğiniz ise kesin! Bu arada... Gümüş'ün kendisini eleştirdiği yazarlar da zaten ne yapmaları gerektiğini anlıyordur! Sanırım... En azından temennim bu!