kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Hikmet Altınkaynak

Edebiyat hayata ayna tutar

Figen YANIK
Hikmet Altınkaynak'ın hazırladığı 100 Temel Eser adlı kitap, bugünden itibaren 14 gün SABAH'ın kuponlarını biriktirenlere verilecek. Kitap, bakanlık tarafından ortaöğretim öğrencilerine önerilen 100 eseri ve yazarlarını tanıtan ayrıntılı bir kaynak..
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2004 yılında başlattığı, Türk ve dünya edebiyatından tavsiye edilen 100 temel eserin okutulması projesi, öğrencilere okuma alışkanlığını ve sevgisini kazandırma amacı taşıyor. Bu kitaplar, seçici kurullar tarafından ilk ve ortaöğretim öğrencileri için ayrı ayrı belirlendi. Araştırmacı-yazar, öğretim üyesi Hikmet Altınkaynak'ın ortaöğretime yönelik hazırladığı ve SABAH yayınları arasında çıkan 100 Temel Eser adlı kitap da önerilen eserleri tek tek ele alarak, yazarlarının yaşamlarını ve eserlerini ayrıntılarıyla tanıtıyor. Altınkaynak, 100 Temel Eser'in öğrencileri tembelliğe yöneltmeyeceğini aksine onları araştırmaya, okuduğu edebiyat eserini çok yönlü değerlendirmeye ve kavramaya yönelteceğini söylüyor ve ekliyor; "Yeter ki okusunlar... Okumanın hiçbir yan etkisi yok."

- Milli Eğitim'in öğrencilere tavsiye ettiği 100 eseri ve yazarlarını tanıtıcı bir kitap hazırlamaya nasıl karar verdiniz?
- 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın projesi üzerine, bu çalışma için bir öneri geldiğinde tereddütsüz 'Yaparım,' dedim ama işin içine girince olağanüstü bir söz verdiğimin de farkına vardım. Bir taraftan hem süre çok kısaydı hem de 100 temel eser gibi çok geniş bir alanı kapsıyordu. Çok kısa bir sürede bitirdim kitabı, ama bir taraftan da bu şiddetli sorumluluk ve baskı, sağlık sorunları yaşamama neden oldu.

- Ne kadar sürede tamamladınız?
- Sanırım dört ay içinde.

- Bakanlığın hem ilköğretime hem de ortaöğretime yönelik başlattığı bu proje, uygulanmaya başladıktan sonra farklı yazar ve yayınevleri tarafından 100 Temel Eser yayımlandı. Sizin hazırladığınız kitabın diğerlerinden farkı nedir?
- Benim hazırladığım kitap, bakanlığın birtakım kurullar aracılığıyla belirlediği listenin topluca yazarlarını tanıtan, o kitapların konusunu, eleştirisini bir arada veren; o kitapların hangi yayınevleri tarafından verildiğini ve yayınevlerinin adresleri, telefonu gibi iletişim bilgilerini de içeren bir kitap. Benzeri yok. Ben ayrıca önerilen kitapların en sağlıklı çevirilerini, en düzgün yayınevlerince yayımlananlarını da yazmaya dikkat ettim. Sadece kitabı tanıtmak değil, emeğini vererek, gönlünü vererek yapanların kitaplarını göstermeye çalıştım.

OKUMAYI SEVDİRDİ


- Kitap eleştirilerinin hepsi size mi ait?
- Elbette, hem benim değerlendirmem olduğu gibi değerlendirmesine önem verdiğim edebiyat eleştirmenleri ve yazarlardan da var.

- Hayatta olan yazarların bu seçkide yer almaması doğru bir karar mı sizce?
- Bu yanlış aslında, neden olmasınlar? Tam tersine Batı'da hayatta olan çağdaş yazarları daha çok okutuyorlar. Dolayısıyla başlangıçta bunu değiştirmek gerekiyor.

- Gerçekten tembelliğe yöneltme riski hiç yok mu bu tarz kitapların?
- Tam tersi tembelleştirmektense okumayı artırdı. Özellikle yayınevleri, önerilen kitapların satışını artırdığını, hatta o yazarların başka kitaplarının da alındığını söylüyor. Aydınlar çizgi romanın da tembelleştirdiğini iddia ederek karşı çıkıyorlardı, ama daha sonra okumaya geçişte bir işlev yarattığı ortaya çıktı. Herkes çizgi romanı savunmaya başladı. Dolayısıyla böyle bir referans kitabın hem çocuklara hem de büyüklere okumayı sevdirme yönünde yardımcı olduğuna inanıyorum.

- Önerilen kitaplar arasında çok sayıda klasik eser de var. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sı, Gogol'un Ölü Canlar'ı, Flaubert'in Madam Bovary'si... Öğrenciler, 'Bu eserler bizim için ağır değil mi?' diye şikâyet ediyormuş. Sizce ortaöğretim çağındaki öğrenciler, klasikleri rahatça okuyup anlayabilir mi?
- Günümüzdeki yapıt sayısı olağanüstü çok. Ama belli dönemleri ortaya koyan klasik yapıtlar sınırlı. Yani karşılaştırmalı bir tarih, edebiyat, toplum bilinci kazanmak istiyorsak, mutlaka o dönemi ya tarihi ya ekonomik ya da arkeolojik yönüyle okuyacağız. Eğer bunları roman yoluyla kazanmak istersek de hem edebi, estetik bir tat almış olacağız hem de o romanlardan bu bilgileri alacağız. Yani bu, kişinin kendisini yetiştirmesi sorunu bence... Stendhal'e göre: "Edebiyat aynaya benzer; yol üstüne aynayı tutarsak hem çamurlu kaldırımları hem de aynı anda masmavi gökyüzünü gösterir." Dolayısıyla klasikleri okumak isteyen biri için, eğer o dönemin aynasını görmek istiyorsanız, orayı okursunuz. 'O dönemle benim işim yok sadece şimdiyi, geleceği yaşamak istiyorum,' derseniz, günümüz yazarlarını okursunuz. Ama bence karşılaştırmalı bir edebiyat, tarih, toplum bilinci kazanmak istiyorsanız onu en iyi yansıtan, edebiyat kitaplarıdır. Sözcüklerle ortaya konan bir edebiyat, sanırım insanın beyninin başka yollarla düşünmesini, yaratıcı olmasını sağlar. Klasik, her dönemde okuma tadı veren, değeri hiç yitmeyen eser demektir. Klasikler okunmadan edebiyat tadı almak ya da öğrenciye eğitim vermek mümkün değil. Aynı şey şiir açısından da söylenebilir. Her ne kadar çağdaş şiir ortaya çıkmış olsa da Divan şiiri de bir tarihsel gerçeklik olarak okullarda okutulmalıdır. Eski nasıldı, değişiklikler nedir, bu fark görülebilmeli.