kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ocak 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Dağlıca, Hrant, 301

Türkiye'nin yıllardır birikmiş kritik sorunları var.
Uluslararası arenada ülkemizi "yarı özgür" klasmanına sokan yasal düzenlemelerimiz var.
Cemevi konusunda önlerindeki engelleri aşamayan Alevilerimiz var.
Kültürel hakları konusunda sıkıntıları tam olarak çözülememiş Kürt yurttaşlarımız var.
Sadece etnik kimliği nedeniyle öldürülen gazetecilerimiz var.
Nobel Ödülü kazanmış ama Türkiye'de yaşamaktan ürken yazarlarımız var.
Romanları yüzünden hakkında 301'den soruşturma açılan yazarlarımız da var.
Yıllardır başörtüleri yüzünden üniversite kapısında bekleyen, eğitim hakkından mahrum bırakılan gençlerimiz var.
Bunların hepsi ortak bir kaynaktan besleniyor. Bireyi temel almayan, bütün dünyayı devletin çevresinde dönüyor gören bir anayasadan.
Özgürlükçü bir siyasi hareket olduklarını savunanlar, bu sorunların içinden birini cımbızlayarak sorunlara çözüm getiremez.
Getirmeye kalkarlarsa nasıl dolambaçlı bir yola girdiklerini kendileri de görürler.
Asıl sorun AB sürecinde yaşanan yalpalamadan kaynaklanıyor aslında.
Kopenhag Kriterleri'ne Ankara Kriterleri demekle hiçbir sorunun üstesinden gelinemeyeceği açık. Türkiye, AB sürecinden bağımsız olarak tüm yurttaşlarına inancı, etnik kökeni ne olursa olsun, nötr bakan, kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyen bir hukuk düzeni kurmak zorunda. Kamu görevlilerini de böyle bir anayasaya uygun biçimde eğitimden geçirmek ve anayasanın ruhunu içselleştirmeyi de sağlamak zorunda.
O nedenle, bu anayasanın bir-iki maddesinde yapılacak değişiklikler içinde bulunduğumuz çarpık durumu aşmaya yetmez.
Sorunun temel kaynağı bellidir.
Bunu kökten çözmek yoluna gitmezseniz, orasından burasından çekiştirilen bir metinle baş başa kalırsınız ve bu parçalı bohçanın yarın öbür gün nasıl yorumlara yol açabileceğini de bugünden kestiremezsiniz.
Herkesin sıkıntılarını görecek yepyeni bir metin en doğru çözümdür.