kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Ocak 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Merkez Bankası taşınmalı mı?

Çağdaş teknoloji, özellikle de dijital olanı, insanlar arasındaki ilişkileri değiştiriyor. Ancak biz çoğu zaman zihniyetimizi ona göre akort etmiyoruz.
Gazeteci arkadaşlarım bilir: Eskiden 36 pozluk filmler kullanılırdı... Bu filmler gazeteden imza ile alınıp verilirdi... Diyelim ki bir portre çekimi için "koca" bir makarayı harcayan fotomuhabiri, maliyeti yükselttiği için, şefinden fırçayı yerdi... Foto-muhabiri ile "yıkama-baskı" bölümü sık sık kavga ederdi...
Dijital kameralar bu ilişkiyi altüst etti. Artık çek çekebildiğin kadar; yeter ki hafıza izin versin. Şimdi çekişme, " maliyet " değil, çok sayıdaki görüntüden " seçim yapma " hakkında...
Bir örnek daha... Mesela ABD'ye gittiğinden beri tartışılıyor: " Fethullah Gülen, Türkiye'ye dönecek mi? "
Ben de ısrarla aynı şeyi söylüyorum: Eğer amaç Gülen'in fikirlerini öğrenmek ise; dönmese de olur. Şu medya çağında, ha üst katta oturmuş, ha ABD'de... TV, uydu bağlantıları, cep telefonları, telekonferans sistemleri mesafeyi kaldırıyor...
Tabii asıl niyet, Gülen'in elini öperek bağlılık bildirmekse, elbette dijital teknoloji henüz buna muktedir değil.
Bir başka örneği devlet kütüphaneleri hakkında vermiştim: Bina yapmak, raflar kurmak, sandalyeler almak yerine kitapları dijital teknolojiyle taratarak, herkesin kullanımına sunmak gerekiyor.
Cep telefonu sistemiyle okunan her kitap karşılığında cüzi bir ücret de kesilebilir. Yazar ve yayıncı sürümden kazanır.
Ancak biz, eski teknoloji ile düşünmeye alışmışız.
Özellikle de politikacılar!
Siyasetçiler halkın " göreceği ", " elle tutacağı " şeyler yapmayı tercih eder: " Altyapı " yatırımı yerine köprü inşa etmek, kitapları taratmak yerine kütüphaneler kurmak gibi...
Çağdaş teknolojinin mantığı içinde düşündüğümde, Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasını da, "teknik" açıdan henüz anlayabilmiş değilim.
Mesela İş Bankası'nın İstanbul'a taşınması normaldi, hatta "teknik" olarak gerekliydi. Çünkü " kredi piyasası " bu kentte...
Merkez Bankası ise kredi vermiyor. Ekonomik aktörlerle "kişi düzeyinde" bir ilişkisi yok.
Buna karşılık piyasaları izleyebilmesi için; ister İstanbul'da olmuş, ister Kayseri'de... Fark etmez. Zaten bunlar bilgisayarlarla yapılıyor.
" Merkez Bankası, ülkenin başkentinde bulunur " iddiası da saçma. Ekonomik değil, siyasi ve ideolojik bir itirazdan ibaret... "Teknik" açıdan İstanbul'a taşınması gerekmediği gibi, Ankara'da bulunması da şart değil.
Ancak kamu bankalarının, İstanbul'a taşınması (aynı İş Bankası gibi) normal bir durum: Zaten özelleştirildikleri anda bu olacak.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, geçenlerde İstanbul'a taşınmaya itiraz ederken, kıyas yaparak, " Ne yani Turizm Bakanlığı'nı da Antalya'ya taşıyalım " demişti.
Ah, keşke öyle olsa!
Merkez Bankası'nın İstanbul'a taşınmasının "teknik" bir gerekçesi yok... Ama Turizm Bakanlığı'nın Antalya gibi bir turizm merkezine taşınması ne iyi olurdu! Teşvik filan verdikleri sektörün nasıl çalıştığını, nelerle boğuştuğunu yakından izlerlerdi.
Hatta... Gelin fikir jimnastiği yapalım... Ve hangi bakanlıkların Diyarbakır'a taşınmasının uygun olacağını düşünelim!
Efendim, " üniter yapı zayıflar "mış... Palavra!.. " Merkeziyetçilik " zayıflar; "üniter yapı" değil.
O iki kavramı, "bir ve aynı" şey sananların aklına şaşarım. Bunlar " Üniter yapıyı koruyoruz " yalanıyla her işi Ankara'ya bağladılar,
Türkiye yönetilmez hale geldi.
Nasıl, "sinsi" planımı beğendiniz mi?