kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Ocak 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

Madrid çağrışımları

"Güzel mekanlarda bu toplantıları yapmak, güzel yemekler yemek, sonra dağılmak, ne yazık ki netice getirmiyor."
Başbakan Erdoğan, 27 Kasım 2005'te Mayorka'daki "Medeniyetler İttifakı Girişimi" forumunda konuşmasını böyle noktalamıştı.
Aradan 26 ay geçti. Bu iki yılı aşkın sürede Doha, Dakar, New York ve İstanbul'da geniş katılımlı konferanslar yapıldı. Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde, İslam Konferansı Örgütü'nün çeşitli etkinliklerinde, Arap Birliği'nde yaptığı konuşmalarda ve birçok liderle ikili görüşmelerinde konunun önemini vurguladı. BM bünyesinde "Âkil Adamlar Komitesi" oluşturuldu. Kalın raporlar yazıldı, sayısız öneri paketi hazırlandı.
Ve geldik bugüne. Tilkinin kürkçü dükkânına dönmesi gibi, "Medeniyetler İttifakı", bu ittifakın en nostaljik örneği olarak her fırsatta hatırlatılan Endülüs uygarlığının beşiği İberik yarımadasında, yani yine İspanya'da, başkent Madrid'de bugün başlayacak forumla yeni bir dinamizm kazanacak. Çünkü söylenecek her şey söylendi, artık icraat zamanı: Başta eşbaşkanlar Başbakan Erdoğan ve Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero olmak üzere, konuyla ilgilenen veya sorumluluk alan her liderin ülkesi bugün "Ulusal Eylem Planı"nı açıklayacaklar.
Türkiye'nin gündemine Erdoğan'ın Alevi açılımının, İspanya'nın ise Zapatero ile Kilise arasında doruğa çıkan gerilimin (Hükümetin eşcinsellere evlilik ve evlat edinme, transseksüellere kimlik kartlarındaki cinsiyet bölümünü değiştirme, boşanma işlemlerini kolaylaştırma, kök hücre araştırmalarını destekleme gibi politikaları müthiş güçlü İspanyol Kilisesi'nin kardinallerini kırmızı görmüş boğaya çevirdi) damgasını vurduğu bir dönemde düzenlenen Madrid Forumu'nu fırsat kabul edip bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda görüyoruz. Önce bir uyarı: "Medeniyetler"i "Kültür" olarak algılayın, "Kültür"ü ise "Din" bağlamında.

Dinler mi savaşıyor, devletler mi?
1-"Medeniyetler İttifakı" adına kanmayın, girişim aslında İslam-Hıristiyan diyalogunu ve uzlaşmasını arıyor. Amaç gerçekten tüm medeniyetlerin ittifakı olsaydı, Hindular, Budistler, Şintoistler, Yehova Şahitleri, Paganlar, Animalistler, hatta Ateistler de temsil edilirdi. (Not: " Renk olsun " diye birkaç haham var grupta ama hiçbiri İsrail'den değil!)
2-İttifakın amaçladığı medeniyetler uzlaşması (Yani İslamHıristiyan barışı veya ortak yaşamı) için tek zemin var: Laiklik. Ama iki tarafta da din "Öze dönüş" adı altında toplumsal ve kamusal yaşamın tüm alanlarına egemen oluyor. İşte Fransa'da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin "Laikliğin Fransa'yı Hıristiyan köklerinden ayırmaya gücü olamaz" diyerek "Pozitif laiklik" adı altında, dini kamusal alanın dışına çıkaran 1905 yasasını delme girişimleri. İşte ABD'de başkan adaylarının kampanyasına dinin damgasını vurması. O kadar ki, akademisyenler muhtıra gibi bildiri yayınlayıp 'Evrim Teorisi'nin dışlanma noktasına gelmesine isyan ettiler. İşte Almanya'da, Polonya'da, Orta Avrupa ülkelerinde, hatta Rusya'da Kilise'nin başlıca iktidar odağı konumuna gelmesi. İşte Vatikan'ın her geçen gün pekişen otoritesi. İşte başta Mısır, Pakistan, Fas olmak üzere İslam dünyasında dinin ve dinadamlarının rejimi değiştirecek kadar güç kazanmaları. (Türkiye'ye gelince; bakalım yeni Anayasa'da nasıl bir laiklik öngörülecek?)
3-Son bir saptama: "Medeniyetler İttifakı" projesini küreselleştiren BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, "Medeniyetler değil, devletler savaşıyor" demişti. Bu bize Birinci Dünya Savaşı' ndan bir anekdotu hatırlattı. Savaşın Osmanlı aleyhine gelişmesi üstüne Padişah ve Halife Vahdettin, "İslam'a savaş açıldı" diyerek "Cihad" ilan etmişti. İslam dünyasında hemen hiç yankı uyandırmayan bu girişime, karşı tarafın, "İtilaf Devletleri"nin liderlerinden, Fransa Başbakanı Georges Clemenceau şu yanıtı vermişti: "Protestan Almanya, Katolik Avusturya, Ortodoks Bulgaristan ve Müslüman Osmanlı aynı cephede yer alıyorlar. Bu nasıl din savaşı böyle!"
Neyse; "Medeniyetler İttifakı"nın yeni aşamasının insanlığa barış, huzur, onur ve refah getirmesini dileyelim. Erdoğan' ın dediği gibi, "Kökü barış olanın dalları teröre uzanmasın." Artık uzanmasın.