kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Pazar SABAH 
KAZIM KANAT

Biz erkekler akıllı kadınları sevmeyiz!

Efendim! Bayan okurlar ısrarla, "Kadınları yazsana," dedi. Ben de yazdım! Kadınları anlama konusunda sorunu olan biri olarak acemi aşkların yazarı, bakın kadınlar hakkında neler yazdı. (Bu yazı, biraz da kadınlardan bilgi desteği alınarak yazıldı. Ama olsun...) Ne diyor uzmanlar? Kadınlar kendini güldüren erkekleri seviyormuş. Televizyon kanallarının birinde, muhabir hem kadınlara hem de erkeklere bu konuda yapılan bir araştırmanın sonucunu soruyor. Çoğunluk araştırmanın sonucunu destekleyen cevaplar veriyor. Bir kadın hariç... O kadın evli. Kocasının kendisini güldürmesi bir yana sohbet dahi etmediğini söylüyor. Kocasının yemekten sonra televizyon izlediğinden, sonra da uyuduğundan yakınıyor. Aynı evde iki yabancı olarak yaşamak, bir yastıkta iki yabancı kalarak yaşlanmak... Biz erkekler de güldürülmek isteriz. Biz erkekler, güldürdüğümüz ve bizi güldürebilen kadınları severiz. Çünkü biz erkekler de her ne kadar "Erkek adam gülmez, ağlamaz," dense de mutlu olmayı en az kadınlar kadar isteriz. Gülmek, birlikte gülebilmek, işte mutluluk bu...

GÜLDÜRMEK ZEKÂ İSTER
Ne güzeldir âşık olduğunuz insanın sizi güldürüyor olması... Sevdiğinizle birlikte söyleşip, yürek dolusu gülüşmek... Ben, beni güldüren kadınları sevdim hep. Güldüren kadının akıllı olduğunu bilirim. Gülmek de güldürmek de öyle kolay değildir. İkisini de yapmak zekâ ister, birikim ister. İyi bir espri yapacaksınız ve karşınızdaki de bunu anlayacak. "Erkekler, akıllı kadın sevmez," gibi yaygın olan bir düşüncenin aksine, biz erkekler, bizi düşündüren, zekâ kapasitemizi zorlayan kadınları severiz. Sevgili Can Dündar'ın da dediği gibi, "Artık kimse elmanın diğer yarısını aramıyor, aynı dalda yan yana iki elma olmak istiyor." Çünkü hiç kimse yarım değil. Artık herkes bir bütün elma, yanına yaraşacak diğer elmayı bulmak istiyor. Kabul ediyorum zordur akıllı kadınlar, ama kendi adıma söylemek isterim ki hep zor olanı seçtim. Göçebe bir kavmin çocuğuyum ben. Kolay işler bana göre değil. Onca yaşımdan sonra denizlere açıldım. Deniz ve kadın birbirine benzer, o yüzden mi bilmem; denizin hırçın olduğu zamanları severim. Onca yaşımdan sonra küpe taktım, ehliyet alıp otomobil kullanmaya başladım Otomobil seçimim bile herkesten farklı. Son model bir otomobil yerine benimle yaşıt bir araba kullanıyorum şimdi... HHH İncinen kadın geri döner mi? Geri dönse de eskisi gibi olur mu? Eskiden olduğu gibi sever mi? Aldatan adamlar, aldatılan kadınlar... Peki, aldatılan kadınlar bir daha aldatan adamları affeder mi, bir daha onlara geri döner mi? Kadın uyanır mı? Gözlerindeki perde kalktı mı bir daha inmez mi? Bir kadını, bir zamanlar uğruna her şeyden vazgeçecek kadar çok sevdiğimiz kadını kaybetmez miyiz sanıyoruz? Kırıp incitsek de... Gitmez, gidemez mi sanıyoruz? Bu yazıya şöyle nokta koyalım: Her aşk kendini yaşar, herkes kendi aşkını! Bir kadını değil, bir hayatı seçeriz! Seçilen bir kadın değildir, bir hayattır aslında... Kötü şeyler hep iyi insanların başına mı gelir?