kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Ocak 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Roma'nın vârisleriyiz

Türkiye Avrupalı mı, yoksa Ortadoğulu mu? Neden bütün yenilikçiler gözünü Batı'ya dikiyor? Niçin Ortak Pazar'ın kuruluşundan itibaren Batı ile bütünleşme bizim devlet politikamız olarak mütalâa ediliyor?
"Kan çekiyor" dersek, Radi Dikici'nin Remzi Kitabevi'nden çıkan "Şu Bizim Bizans" kitabını okumayanlar anlamayabilir.
Anadolu, zaten, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail, Mısır ile birlikte Roma İmparatorluğu'nun Doğu Eyaleti'nin bir parçası idi. İstanbul ise, Roma İmparatorluğu bölünmeden önce bütün imparatorluğun, sonra da Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti.
İstanbul'da ilk yerleşim, milattan önce 657'de başladı. Megara Kralı Byzas tarafından kurulduğu için, yüzyıllar boyu "Byzantium" diye anıldı. Efsaneye göre, Atina Şehir Devleti'nin tehdidinden kaçarak, kendisine güvenli bir yer arayan Megara Kralı Byzas, Delhi Tapınağı'nın kahininin sözü üzerine, "körler ülkesinin karşısına yerleşmek üzere" yola çıkar. Yolculuk 2 yıl sürer. Çanakkale Boğazı'nı geçip, bir süre Marmara'da seyrettikten sonra, sağ tarafta bir yerleşim yeri görür. Onlar Fenikelilerdir. Solda ise, muhteşem bir manzarayla karşılaşırlar. Orası da Sarayburnu'dur. Hükümdar Byzas, "İşte Delhi Tapınağı'nın kahininin söylediği yer. Böyle bir dünya cenneti dururken, başka bir yeri tercih etmek için insanın kör olması gerekir. Körler ülkesinin (Kalkedon, Kadıköy) karşısına yerleşiyoruz" der.
İstanbul'un ismi ise, bu şehri, Büyük Roma İmparatorluğu'nun merkezi ilân eden, Büyük Konstantin'den gelir. Konstantin, İstanbul'a, "Nouva-Yeni Roma" adını verir ama, şehir, daha sonraki yıllarda, "Konstantinople"
olarak anılır.
Gene kitaptan öğrendiğimiz ilginç bir bilgi: İstanbul'u Büyük Roma İmparatorluğu'nun başkenti yapan Konstantin, Tayyip Erdoğan gibi 27 Şubat'ta doğmuş. Delhi Tapınağı'ndaki kahin, günümüzde de yaşasaydı, belki, bu tesadüf için de bir şeyler söyleyecekti.
Latifeyi bir kenara bırakırsak, şu gerçeğin altını çizebiliriz: Önce İzmit (Nikomedia), sonra da İstanbul, Roma İmparatorluğu'nun başkenti olmuştur. Üstelik İstanbul, sadece Doğu'nun değil, bütün Roma'nın başkentidir. İznik ise, Hıristiyanlıktaki görüş ayrılıklarını gidermek amacıyla bir araya gelen rahiplerin toplantısına ev sahipliği yapmıştır. İsa'nın hem Tanrı, hem Tanrı'nın oğlu, hem de Kutsal Ruh olduğu kararı İznik Konsili'nde alınmıştır.
Osmanlı sultanları, Roma İmparatorluğu'nun vârisleri olduklarının bilincindeydi ve kendilerini Diyar-ı Rum'un yöneticisi olarak ilân etmişlerdi.
Avrupa'nın temelinde Roma İmparatorluğu ve kültürü varsa, bunun merkezinde de İstanbul ve Anadolu bulunuyor.
Yazımın başında, neden "kan çekiyor" dedim, şimdi anlatabildim mi?
YOLLAR İSTANBUL'A ÇIKAR

Hepimiz, "Bütün yollar Roma'ya çıkar" cümlesini duymuşuzdur. Sözü edilen, İtalya'nın başkenti Roma değil, İmparator Konstantin'in kurduğu yeni Roma, yani İstanbul'dur. Dünyada, 330'dan başlayarak 1453'e kadar bütün mesafeler, İstanbul'daki Milion Taşı esas alınarak ölçülmüştür. Bu taş, halen Ayasofya'nın karşısında durmaktadır. Milion Taşı, sıfır kilometre noktasıdır. Hatta Roma İmparatorluğu zamanında, Milion Taşı'nın hemen yanında bulunan bir ofiste, isteyenlere, gidecekleri yolun İstanbul'a mesafesini gösteren haritalar satılıyordu.