kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 11 Ocak 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERDAL ŞAFAK

9'uncu madde

Dünyanın en etkin gazetelerinden "Financial Times" üç gün önce "Türk kadınları Ankara'nın 'koruma' fikrini reddetti" başlığıyla uzun bir haber yayınladı.
Konu: Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki 6 üyeli kurulun hazırladığı ve geçen Eylül'de açıklanan yeni Anayasa önerisinin 9'uncu maddesinin 3'üncü fıkrası. "Eşitlik" başlıklı maddenin söz konusu fıkrası şöyle: "Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz."
Yeni Anayasa Kadın Platformu'na göre bu madde "Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınları erkeklerin korumasına ihtiyaç duyan bir konuma sokarak alçaltıyor." Dahası cinsiyet eşitliğinde 1982 Anayasası'nın 10'uncu maddesinde 7 Mayıs 2004'te yapılan değişiklikle sağlanan kazanımlar şimdi geri alınmak isteniyor. O değişiklikle 10'uncu maddeye "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" fıkrası eklendi.
Özbudun ve arkadaşlarının taslağında bu fıkranın çıkarılmasının "Kadınları eş ve anne olarak evde tutmak" niyetinin dışa vurumu olarak değerlendirilmesi doğal. Çünkü bu kuşkuyu besleyecek başka işaretler de var. Örneğin, "İstihdam üstündeki yüklerin azaltılması" çerçevesinde işyerlerinde kreş ve emzirme odası zorunluluğunun kaldırılmasının öngörülmesi gibi. Gerçi hükümet bu hizmeti devletin üstleneceği güvencesi veriyor ama 2007-2009 Yatırım Programı Hazırlama Rehberi'nde "Kamunun çok zorunlu olmadıkça kreş, bakım evi yatırımı yapmayacağı" belirtiliyor.
Bunlara asla hükümetten kaynaklanmayan ama bazı kamu görevlilerince sergilenen anlayışın veya zihniyet değişikliğinin yol açtığı kaygıları ekleyin... Örneğin bir imamın vaazında "Çalışan kadın nefsine hakim olamaz, kocasını aldatır" demesi gibi... Örneğin bir ilçe milli eğitim müdürünün liseye gidebilmek için servis isteyen 28 kız öğrenciye "Liseyi okumak zorunda değilsiniz. Paranız varsa okursunuz. Okuyamıyorsanız gidin evlenin" cevabı vermesi gibi...

Maddenin gerekçesi iyi niyetli
Bununla birlikte biz Özbudun ve arkadaşlarının Anayasa taslağıyla kadın-erkek eşitliğinde sağlanan gelişmeleri geriye çevirme niyeti taşımadıklarını, sadece madde metninin kötü düzenlendiğini düşünüyoruz. Zaten maddenin hayli uzuncu olan gerekçesinde de bu açıkça görülüyor:
"1982 Anayasası'nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10'uncu maddesi 2004 yılında değiştirilerek, maddeye kadınlar açısından pozitif ayrımcılığa imkan tanıyan bir ifade eklenmiştir. Bu değişiklik, Türk pozitif hukuku açısından önemli olmakla birlikte, yeterli değildir. İnsan hakları alanındaki gelişmeler incelendiğinde, eşitlik ilkesini güçlendirmek amacıyla sadece kadınlar lehine değil, aynı zamanda toplumun özel olarak korunması gereken başka kesimleri için de pozitif ayrımcılık kuralının benimsendiği görülecektir. Bu yüzden maddenin 3'üncü fıkrasındaki hüküm, eşitlik ilkesinin pozitif ayrımcılık kuralıyla değişmekte olan içeriğine ve bu yöndeki çağdaş gelişmeye uyum sağlayacaktır. Öte yandan, AB Temel Haklar Şartı'nın 23'üncü maddesine göre, 'Eşitlik ilkesi, eksik temsil edilen cinsiyet lehine olan tedbirlerin muhafazasını veya kabul edilmesini engellemez.' Benzer hükümler, yaşlılar, çocuklar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren toplum kesimleri için de söz konusudur. Bu sebeple, Anayasa'nın 'Eşitlik' maddesinde yer alan bu hüküm, AB hukukuyla uyumun sağlanması bakımından da önemlidir."
Sadece kadınların değil, hukukçuların da maddenin bu haliyle "Özel koruma tedbirleri"ni "Pozitif ayrımcılık" olarak yorumlamaları elbette hayli zor. Ama gerekçede niyetin o olduğu ifade edildiğine göre inanmak zorundayız.
Neyse... Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu "Taslağın 10'uncu maddesini kadın örgütlerinin talebi doğrultusunda değiştirdik" güvencesi verdiğine göre, "Financial Times"in "Türk kadınları barikatlara yönelebilir" diye ifade ettiği "Savaş"a galiba gerek kalmayacak.
Bir de taslağın son hali açıklansa da görebilsek...