kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 6 Ocak 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Canınızı verseydiniz'

Ersan ATAR ANKAR
Dağlıca saldırısında PKK'nın kaçırdığı 8 asker hakkında dava açan askeri savcı, iddianamede "Asker, gerektiğinde canını verme pahasına da olsa, görevi yerine getirmekle yükümlüdür" dedi..
Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde Irak sınırındaki Dağlıca Piyade Taburu'nu basan PKK'lıların kaçırıp iki hafta sonra berbest bıraktığı tutuklu 8 askerle ilgili askeri savcının hazırladığı iddianame tamamlandı. Askeri Savcı Hâkim Yarbay Hakan İleri, üzerindeki gizlilik kararı kalkan iddianamesinde ilginç iddialarda bulundu. İddianamede, kaçırılan askerlere ait tüfeklerden hiçbirinin tutukluk yapmadığı, tam tersine bazı askerlerin tüfeklerini hiç kullanmadıkları ileri sürüldü. Bu durumun, teröristlerin bölgeye sızmasını kolaylaştırdığını savunan askeri savcı, askerleri üstleri tarafından "ne pahasına olursa olsun mevzilerinizi terk etmeyeceksiniz" emri almalarına rağmen teslim olduklarını ileri sürdü.

SAVUNMAYI KABUL ETMEDİ
Rehin askerlerin, kendilerine destek kuvvet gelmediği için silahlarını bırakıp teslim olmak zorunda kaldıkları yönündeki savunmalarının kabul edilemez olduğunu belirten savcı, iddianamesinde, "Vazife ve hizmetteki şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği şüphesizdir" dedi. İddianamenin ilgili bölümünde, Askeri Yargıtay'ın başka bir karardaki şu görüşünden de destek alındı: "Sanık asker kişi olup, gerektiğinde canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Sanığın kendisine teslim edilen ve namusu gibi koruması gerektiği silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde başkalarına vermemesi kanun gereğidir."

'DAĞDAKİ KIZLAR DAHA GÜZEL'
İddianamede, baskın sırasında Kürtçe konuşan Er Ramazan Yüce ile Uzman Çavuş Halis Çağan'ın söz ve davranışlarına geniş yer verildi. Savcı, Er Yüce'nin, silahını hiç kullanmadan teslim olduğunu ve terör örgütü militanları ile Kürtçe konuştuğunu ve teslim olmaları konusunda arkadaşlarına ısrar ederek onların mukavemet gücünü kırdığını ileri sürdü. İddianamede, Er Yüce'nin saldırıdan 1-2 gün önce arkadaşlarına şöyle dediği ileri sürüldü: "Bizim dağdaki kızlarımız daha güzel. Ben de terhis olunca dağa çıkacağım. Ben teröristim." Askeri savcı, telsiz dinleme görevi bulunan Yüce'nin yine saldıran 1-2 gün önce, o günlerde terhis olacak arkadaşlarına, "İnşallah köprü patlar da havaya uçar, paramparça olur ve gidemezsiniz" dediğini iddia etti. Askeri Savcılık, Yüce'nin tanık askerler tarafından ileri sürülen bu iddianın doğruluğundan emin olunmadığını belirtmesine rağmen bu sözleri suçlamaya dayanak yaptı.