kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Ocak 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Rahiplere suikast

Kimi kesimlere göre Türkiye hızla ılımlı İslam'a doğru yol alıyor.
Böyle düşünenlerin ülkemizdeki Hıristiyanlar ve onların kiliseleriyle bir problemi olmaması gerekir.
Çünkü farklı inançların varlığı ve gücü, tek başına Sünni mezhebinin iktidarı karşısında bir fren etkisi gösterecektir.
Ancak ülkemizde laikliğe sonuna kadar sahip çıkan siyasilerin, aynı zamanda Hıristiyanlık karşısında en büyük eleştirel güç olduğunu da görüyoruz.
Bu bir açmaz.
Tıpkı 80 yıldır Türkiye'de var olan kilise sisteminin ve onun temsilcilerinin birdenbire karanlık ilişkiler içindeki gençlerin hedefi olması gibi.
80 yıldır çeşitli baskılarla varlığını sürdüren kilisenin temsilcileri, AK Parti iktidarı ile birlikte garip bir terörün hedefi haline geldi.
Anlaşılması zor bir durum. Çünkü kimi kökten laikler ülkenin hızla ılımlı İslam'a kaydığı iddiasında.
O kökten laiklerin bir biçimde ilişki içinde olduğu kesimler ise ülkenin Hıristiyanlaştırılacağı iddiasında.
Bir ülke aynı anda hem kökten İslamcı, hem de Hıristiyan olamayacağına göre ortada bir oyun var demektir.
Aslında bu oyun çok basit.
Türkiye'de Müslümanlığa sıcak bakan ve bunu gizlemeyen bir iktidar var. Bundan hoşlanıp hoşlanmamanız sizin kişisel tercihiniz.
Ama bu bir gerçek. Türkiye'de bu gerçeklikten hoşlanmamakla kalmayıp bunu çeşitli yollarla değiştirmek isteyen kesimler de var.
Bunların en büyük hedefi, Avrupa'da Türkiye'ye çeşitli nedenlerle kuşkuyla bakan kesimlerin elini güçlendirmek.
Bunun en kolay yolu ise papazları hedef haline getirmek.
Türkiye'de öldürülen veya yaralanan her papazın Avrupa'da ses getireceğini, AK Parti hakkında kuşku yaratacağını biliyorlar.
Trabzon'daki rahip cinayetinin üstüne yeterli cesaretle gitmeyen iktidar da aslında onların elini güçlendiriyor.
Ancak son papaz suikasti girişiminin önlenmesi iktidarın eskisi gibi bir tutum içinde olmadığının göstergesi.
İçişleri Bakanlığı'nda farkını göstermeye başlayan Beşir Atalay'ın bu işlerin kökünü kurutacağına inanıyorum.
Türkiye, rahiplerin siyasi meseleler yüzünden kim vurduya gittiği bir ülke olmaktan çıkmalı.
Aynı zamanda, bu suikastler yoluyla Avrupa ile ilişkilerinin zedelenmesine olanak vermemeli.
Daha da önemlisi, bu katil adayları ve arkasındakilere, "Seni ve oyununu biliyoruz. Buna izin vermeyeceğiz" diyebileceği bir yapılanmayı kurmalı.
2008'den en büyük beklentimiz aslında bu.