kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
NAZLI ILICAK

Çankaya'daki dostlarım

Abdullah Gül, Çankaya'daki ilk aile dostumuz değil. Babam Muammer Çavuşoğlu Demokrat Parti'ye, Celâl Bayar'ın arzu ve ısrarıyla girmişti. Nafia Vekâleti'nin parlak bir müsteşarı idi. Bayar, Demokrat Parti kadrosunun, bürokrasinin güzide mensuplarıyla zenginleşmesini isterdi. Bu yüzden, babamı, partiye davet etmişti.
Bayar ile sıcak ilişkilerimiz hep sürdü. Cumhurbaşkanıyken onu, Kalender'deki evimizde misafir etmiştik. 27 Mayıs darbesi ile önce Yassıada'ya, sonra Kayseri'ye düştü ama, bizim münasebetimiz gene devam etti. Evlendikten sonra, Demokrat Partililerin ağır toplarını, -Sebati Ataman, Medeni Berk, Mükerrem Sarol, Celâl Bayar, Samet Ağaoğlu, Hayrettin Erkmen, Melik Fırat, Aslan Nihat, Ahmet Gürsoy, Mıgırdıç Şerefyan-evimde ağırladım. Celâl Bayar şeref misafirimizdi. Bayar'ın Gaskonyalı Toma'nın müziğinin eşliğinde dizini yere vurarak harmandalı bile oynadığını hatırlarım; 85 yaşındaydı. Hatta, "Dalya" partisini (100 yaş partisini) eşim Kemal Ilıcak'la, Hilton Oteli'nde birlikte düzenlemiştik.
Çankaya'ya çıkan ikinci aile dostumuz Süleyman Demirel'di. Demirel, cumhurbaşkanı olur olmaz, yakın dostlarına 15-20 kişilik özel davet vermişti. Ben de misafirler arasındaydım. Demirel her aradığımda kolayca ulaştığım biriydi. Samimi dostluğunu benden hiç esirgemedi.
Gül ailesi ile Refahlı yıllardan beri tanışırım. Sadece ikbal döneminde değil, nikbet yıllarında da beraber olduk. Fazilet Partisi'ndeyken, "yenilikçi" grupta Abdullah Gül liderimizdi. Ankara'da, milletvekili lojmanlarında komşuyduk. Geceleri, Hayrünnisa Gül ile az mı yürüyüş yaptık! O kadar hızlıydı ki, bir yandan konuşup, bir yandan yürürken, ben nefes nefese kalırdım. Yürüyüş sonrası, elleriyle hazırladığı birbirinden lezzetli ikramları nasıl unutabilirim! Yasaklanıp, milletvekilliğim düşünce, Ankara'daki evimden bazı aksesuarları hatıra diye arkada kalan arkadaşlara hediye etmiştim. Hayrünnisa Hanım'a, Vakko'dan aldığım Osmanlı motifli yastıkları vermiştim.
Bunları, bazı gazetelerde çıkan yorumları düzeltmek için yazıyorum. Bir cumhurbaşkanının da dostları olabilir; onları pekâla özel olarak ağırlayabilir. Ahmet Necdet Sezer, oğlunun düğününe bütün gazetecileri çağırmış mıydı? Çağırmayınca, bugün mırın kırın edenler onu eleştirmiş miydi? Kendi açımdan tekrar vurgulayayım, Gül, cumhurbaşkanı olan ilk aile dostumuz değil. Celâl Bayar ve Süleyman Demirel'le babadan gelen bir yakınlığım vardı. Ama Turgut Özal'la yıldızım hiç barışmadı. Çünkü Özal, yasaklı yıllarında Demirel ile beraber olmamı içine sindiremedi. Oysa oğlum Mehmet Ali, evlerinden; Başbakanlık Konutu'ndan ve sonra da Çankaya Köşkü'nden çıkmazdı; Efe Özal'ın samimi arkadaşıydı; hâlâ da arkadaşlar.
Bu arada, basına yansıyan haberlerdeki bir noksanı da gidereyim: Gül ailesi, bir dostluk nişanesi olarak, sadece beni değil, kendisine yakın gördüğü Mehmet AliMeyra Ilıcak ile kızım Aslı'yı da davet etti.
Siyasetçi ile kurulan dostluklar, bizim aile geleneğimizdir. Başbakan Tansu Çiller de, arkadaşımdı; hâlâ arkadaşım. Ne yapayım... Politikanın içine doğmuşum; çocuklarım da öyle.
Dostlukla, görev icabı bir toplantıda hazır bulunmayı birbirinden ayıralım. Cumhurbaşkanı Gül tarafından davet edilenler, onun nikbet yıllarından kalan dostları. Farklı cenahta başka örnekler var. Mesela Fikret Bilâ, eski Genelkurmay Başkanlarının yakını. Hatta o, bu dostluğu ile koca bir de kitap yazdı. Oysa bizler, dostluktan, mesleki bir avantaj sağlamaya kalkışmadık.