kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Hevesinizi gelecek bölümlere saklayın!

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
08.12.2007
"Sinema tarihinin en pahalı filmi" olarak lanse edilen ve merakla beklenen Altın Pusula'nın bizde uyandırdığı temel duyguyu üç sözcükle özetleyebilirim: Bir hayal kırıklığı... Philip Pullman adlı İngiliz yazarın, Harry Potter'ın ilk kitabıyla aynı zamanda yayımlanan ve giderek bir üçlemeye dönüşen Karanlık Cevher serisinin, özellikle Harry Potter filmlerinin gördüğü ilgiden sonra sinemaya aktarılması kaçınılmazdı. Çünkü iki seri arasında önemli benzerlikler var. İkisi de temelde çocuklar için yazılmış (bu elbette büyüklerin de okumasını ve filmlere gitmesini engellemiyor), ikisinde de bir okul çevresinden gelip olmadık maceralara atılan çocuklar başrolde. İkisinde de büyünün, sihrin, garip yaratıkların ve bitmeyen bir fantastik duygusunun egemen olduğu açık. Ne var ki, son yıllarda yine aynı kökenlerden -çizgi romanlar veya çocuk kitapları- gelen, dur-durak bilmez biçimde hayal gücümüze seslenen ve yaşadığımız dünyaya koşut başka dünyalar sunan filmlerin tersine -ki bunların arasında Superman'den Yıldız Savaşları'na, Yüzüklerin Efendisi'nden Harry Potter'a sayısız örnek var- Altın Pusula kendi dünyasını kabul ettirmekte zorlanıyor. Birçok dünyanın koşut biçimde varolup birbirleriyle ancak gizemli bir toz aracılığıyla temas ettiği bir âlemde, o dünyalara erişmek isteyenlerle bunu yasaklamaya çalışanların mücadelesi biçiminde özetlenebilecek olan hikâye, hiçbir biçimde inandırmıyor hatta ilgilendirmiyor. Çünkü o dünyanın temel özellikleri yeterince güçlü olarak belirmiyor. Yanlarında birer cin (yani bildiğimiz evcil hayvanların çok bilmişi!) olmadan yaşayamayan bireyler, güçlü bir otoriteye karşı çocukların ve de Çinganlar gibi aykırı halkların önderliğinde isyan eden insanlar, ölümsüz cadılar, çocukları kaçırıp kötü şeyler yapan 'hamhumlar', konuşan iyiliksever ayılar... Tüm bunlar pitoresk ayrıntılar gibi duruyor, o dünyayı perdede kuramıyor. Geriye elbette özel efektler kalıyor. Bunların hayli iyi olduğunu kabul etmek gerekir. Özellikle cinler, ayılar, finaldeki görkemli savaş gibi bölümlerde... Bunlar filmi özellikle küçükler için ilginç hale getiriyor. Ama yetişkinler için? Kuşkuluyum. Filmin en hayal kırıklığı yaratan yanlarından biri, kimi ünlülerin kullanılma biçimi. Nicole Kidman'ı yüzde yüz 'kötü' olarak izlemek örneğin... Ya da afişlerde başta yazılan Daniel Craig'in sadece birkaç dakika gözükmesi. Herhalde gelecek bölümlerde kendini gösterecek! Ama mesele de bu zaten... Yani filmin en sinir bozucu yanı hikâyenin bitmemesi ve beklenen final yerine, bunun gelecek filme kaldığının açıklanması. Seriye dönüşen bütün filmlerin sonunda gelecek bölümler için ipuçları verilir. Ama bu filmde ipuçları filan değil, resmen "gelecek program sinemamızda!" mantığı var! Bunun da seyirciye hayal kırıklığı yarattığı rahatça söylenebilir.

ALTIN PUSULA * *

(The Golden Compass) Yönetmen: Chris Weitz, Senaryo: C. Weitz, Philip Pullman, Görüntü: Henry Braham, Müzik: Alexandre Desplat, Oyuncular: Dakota Blue Richards, Nicole Kidman, Ben Walker, Jim Carter, Eva Green, Sam Elliott, Tom Courtenay, Clare Higgins, Daniel Craig/ New Line Pictures yapımı

Haberin fotoğrafları