kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Aralık 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

IMF gitsin mi kalsın mı?

1999'da başlayan IMF programlarında yeni bir kavşak noktasına doğru yaklaşıyoruz. 2005 Mayıs'nda başlayan üç yıllık stand-by da 2008 Mayıs ayında sona eriyor. Yeni bir karar vermemiz gerekecek. Ek Rezerv Kolaylığı, Kurallı Maliye Politikası ve sonunda İhtiyari Stand-by derken IMF ile yola devam edecek miyiz, edersek hangi programla edeceğiz, bu tartışılıyor.
Olayın taraflarından biri IMF ise asıl karar verici Türkiye Hükümeti. Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek alternatifleri hükümete sunacağını, kararı hükümetin vereceğini söyledi. Şimdilik iktidar partisinin kesinleşmiş bir kararı yok. Ancak IMF ile devam etmeme eğiliminin ağır bastığı söylenebilir. Bugünkü koşullar itibariyle finansman ihtiyacımız pek kalmadı, IMF'ye olan borcumuzu da ödeyip tamam diyebiliriz.

Körfez sermayesi
Üstelik özelleştirmeler gündemde ve Körfez fonları da getirilebilirse ihtiyaç duyulan dış kaynak fazlasıyla sağlanmış olabilir. Böyle bir sermaye girişi döneminde IMF çıpasının son bulmasını ekonomi ve finansal piyasalar önemsemeyebilir. Hükümet de zaman zaman elini kolunu bağlayan IMF'ten kurtulmuş olur ve ekonomik uygulamalarda kendini daha rahat hissedebilir.

Siyasi malzeme mi?
IMF'yi yollamanın bir siyasi primi olur mu bilemem, belki 2009 yerel seçimlerine doğru kısmen propaganda malzemesi yapılabilir. Ama iktidar partisi 2007 seçiminde yüksek oy alarak IMF ile ilişkilerin kendisine zarar vermediğini kanıtladı. Bu açıdan IMF'yi yollamak bir kriter olmayabilir.
Buna karşılık IMF'yi yollamanın maliyeti, genel kabul görmüş uluslararası kurallardan ve referanstan yoksun kalmak olacak. IMF yılın belli dönemlerinde ekonomiyi denetleyip raporlamayacak, sadece 4. Madde çerçevesinde yılda bir kez yapacak.
IMF olmadan da dış finansal kaynak bulabiliriz ama Fon'un bırakacağı boşluğun doldurulması için hükümetin kredibilitesi lazım. IMF olmadan da hükümet uluslararası standartlara uygun yapısal reformları yapmaya devam etmeli, bütçe disiplinini sağlamalı, enflasyonu kontrol altında tutmalı ve benzer ülkeler seviyesine çekmeli.


Hükümet ne yapacak?
Üstelik Türkiye'nin yıllık 40 milyar dolara yaklaşan cari açığını finanse etme gereği var. Bunları yapmak için ille IMF programının olması şart değil. Asıl hükümetin ne yapacağı önemli. Ekonomiye nasıl bir senaryo yazdığı ve bunu nasıl oynacağı belirleyici. IMF işin kolaylaştıcısı, uluslararası kamuoyuna ve iş çevrelerine yapılanın tanıtıcısı gibi. Denilebilir ki hükümet iyi işler yapacaksa bunun bir tanıtıcısı da olsun. Ama tersini de söylemek mümkün. Madem hükümet iyi şeyler yapacak, IMF'ye neden ihtiyaç olsun ki? Ya da IMF, iyi iş yapmanın garantisi değil. Tıpkı 2001 krizinde olduğu gibi. Galiba 'IMF gitsin' demek en kolay karar. Ama içinde bulunduğumuz konjonktürde yapılabilecek en büyük hata da güven sorunu çıkarmak olur.

Sonuç
"Eğer bir kimse tırmanmaya istekli değilse, onu merdivenlerden yukarı itemezsiniz."
Andrew Carnegie