kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Aralık 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Bir kez de hayatın için söyle!

Star'daki Hayatın İçin Söyle yarışması iyi niyetli bir sosyal sorumluluk projesi gibi sunulsa da, ekrana getiriliş tarzı, pek çok soru işaretine yol açıyor. Peşinen söyleyeyim: Seda Sayan'ın da İbrahim Tatlıses'in de, Muazzez Abacı'nın da hayırseverlikleri, bu programla sınırlı değil, bunu herkes biliyor. Onlar fakir fukaraya, muhtaca, düşküne her fırsatta yardım eden yüce gönüllü sanatçılarımızdan. Ama programdaki bazı diyaloglar "ajitasyon" gibi algılanıyor. Yarışmacıların tüm aile sırlarını sayıp dökmeleri için onları zorlamak, ille de ağlatmak, en mahrem konuları milyonların önünde didiklemek bana pek doğru görünmüyor. Bu hafta yarışmacılardan biri, utancından stüdyoyu terk etmek zorunda kaldı. Bir başkasına "Babanla aranda ne geçti, doğruyu söyle" diye manevi baskı yapıldı. Ama evlat ile baba, etle tırnak gibiydi. Kızcağız, "Her şeye rağmen babamın geçmiş bayramını kutluyorum, ellerinden öpüyorum" deyiverdi. Annesinin ölüm anını ısrarla anlatması istenen bir başkası, anılarında canlanan o dehşet anına dayanamayarak canlı yayında düşüp, bayılıverdi. Amacı; yardım etmek, çare bulmak bile olsa acıların bu kadar fütursuzca ekrana taşınmasına, mağdurların bu denli "yalvar yakar" hale getirilmesine, aile mahremiyetinin bu kadar uluorta ekrana serilmesine karşıyım. Zira büyüklerimiz bize "Hayrın ve sevabın en makbulü gizli yapılandır" diye öğrettiler. Eğer birine yardım edecekseniz, onu mahcup etmeden, ele güne rezil etmeden yapmak en kıymetli olanıdır. Ama gelin görün ki işin içine reyting hesapları girince, iş dönüp dolaşıp "gözyaşı sağmaya" geliyor. Tatlıses, Sayan ve Abacı'nın yüreklerindeki iyi niyetten zerre kadar kuşkum yok. Eleştirmen sıfatıyla değil, sıradan bir izleyici olarak onlardan tek ricam, "televizyonun acımasız gerçeklerine" daha fazla direnç göstermeleri... Zira ortaya çıkan manzara, herkes için çok rahatsız edici... Star'daki programın ertesi sabahında gözüm FOX'taki Dobra Dobra'ya ve Kanal D'deki Sabahların Sultanı'na ilişti. Birinde Cenk Eren diğerinde Seda Sayan vardı. Ve karşılarında hayatın sillesini yemiş iki eski sanatçı... Dobra Dobra'da Cenk Eren, bir dönem Yeşilçam'ın yıldızlarından olan Saadet Gürses'in perişan hali karşısında dayanamayıp, stüdyoyu terk etmek zorunda kaldı. Sabahların Sultanı'nda ise şimdilerde sokaklarda sabahlayan eski jön Mesut Engin'in dramı vardı. İki hafta önce de çöpten yiyecek toplayan Serpil Örümcer'in dramı burun direğimizi sızlatmıştı. Hep söylüyorum, "Devlet, sanatçısına sahip çıksın" diyorum. Ama belli ki "Mevzuat Hazretleri" buna engel. Öyleyse zor durumdaki eski sanatçılara yardım eli uzatmak, bugün eli ayağı tutan sanatçılara düşüyor. Demem o ki, İbrahim Tatlıses'ten, Bülent Ersoy'a, Muazzez Abacı'dan Ebru Gündeş'e, Orhan Gencebay'dan Seda Sayan'a, Cenk Eren'den Armağan Çağlayan'a ve Osman Yağmurdereli'ye mağdurlar için ekranda gözyaşı döken herkes, bir araya gelip seri konserler düzenlesin. Elde edilecek gelir, zor durumdaki eski sanatçılar için oluşturulacak fona aktarılsın. Hayalin İçin Söyle'ye inat, organizasyonun ismi "Hayatın İçin Söyle" olsun. Reyting hayallerinden önce, hayatlar kurtulsun. Var mısınız?