kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 24 Aralık 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Elektrik zammı imzaya açıldı

Yeni Haber
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, elektrik zammıyla ilgili kararnamenin Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını belirterek, ''Konutlarda yüzde 15, sanayi sektöründe yüzde 10'luk bir zam söz konusu olabilecektir'' dedi.

Bakan Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken, ''elektrik zammının Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelip gelmediğine'' ilişkin soruya, şu yanıtı verdi: ''Bu konuyla ilgili kararname imzaya açıldı. Konutlarda yüzde 15, sanayi sektöründe yüzde 10'luk bir zam söz konusu olabilecektir. Aslında uzun süredir bu artışlar yapılamadı. Yani elektriğin girdilerindeki bütün fiyat artışlarına... Hatta belli bir süre de indirildi. Dolayısıyla mecburi, 4 seneyi aşan bir süreden beri ilk kez böyle bir ilave getirilmektedir. Mecburiyetten kaynaklanıyor ama bugün kararname imzaya açıldı.''

Cemil Çiçek, Türkiye'nin AB üyelik sürecini, bir devlet ve çağdaşlaşma projesi olarak gördüklerini belirterek, ''Hükümet olarak da tam üyelik perspektifi açısından konuyu kararlılıkla sürdürmeye çalışıyoruz. En azından biz kendi üzerimizine düşen yükümlülükleri ve taahhütleri yerine getirme çabası ve gayreti içindeyiz'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, toplantıda, Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin konuların ele alındığını söyledi.

Bu konuda Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan'ın kurul üyelerine bilgi verdiğini kaydeden Bakan Çiçek, Aralık ayının AB toplantılarıyla geçtiğini ve bu toplantılara ilişkin bilgi sunulduğunu söyledi.

Türkiye-AB ilişkileri açısından bu ayın her zaman önemli olduğunu kaydeden Çiçek, son açılan 2 fasılla birlikte toplam 6 faslın açıldığını anımsattı.

Bundan sonra yapılacak çalışmalarda bu konulara daha fazla ağırlık vereceklerini belirten Çiçek, şöyle konuştu: ''Esasen bizim için AB meselesi önemlidir, öncelikli konularımız arasındadır. Ancak Türkiye'nin gündeminde başka önemli olaylar gündeme geldiğinde AB konusu bizim gündemimizde devamlı olmakla birlikte, Türkiye'nin gündeminde, en azından sizlerin gündeminde 1. gündem maddesi olmuyor ama hükümetin her zaman gündeminde olan bir konudur. Çünkü bunu biz, bir devlet projesi olarak, bir çağdaşlaşma projesi olarak görüyoruz. Hükümet olarak da tam üyelik perspektifi açısından konuyu kararlılıkla sürdürmeye çalışıyoruz. En azından biz kendi üzerimizine düşen yükümlülükleri ve taahhütleri yerine getirme çabası ve gayreti içindeyiz. 2008 yılının bu manada önemli bir yıl olacağını ifade etmek istiyoruz.''

Bu açılan fasıllara ilaveten yeni bazı fasılların bulunduğunu, bunlarla ilgili de yasal bazı düzenlemelere ihtiyaç bulunduğunu belirten Çiçek, buna Şirketler Hukuku'na ilişkin yapılması planlanan düzenlemeyi örnek verdi.

Kararlılıklarının devam ettiğini anlatan Çiçek, çıkarılması gereken yasalardan birinin de Türk Ticaret Yasası olduğunu belirterek, ancak bununla bağlantılı olan Türk Borçlar Kanunu'nun da çıkarılması gerektiğini anlattı.

Geçen yasama döneminde hem Borçlar Kanunu'nu hem de Ticaret Kanunu'nun Başbakanlığa geldiğini, hatta Türk Ticaret Kanunu'nun TBMM Genel Kuruluna kadar indiğini ifade eden Çiçek, bununla eş zamanlı olarak Borçlar Kanunu'nun da çıkarılması gerektiğini belirtti.

Bir kısım bilim çevreleri ve meslek kuruluşlarından, Borçlar Kanunu ile ilgili itirazlar geldiğini belirten Bakan Çiçek, bunun Bakanlar Kurulunda değerlendirildiğini, bugün Türk Borçlar Kanunu Tasarısı'nın Bakanlar Kurulunda imzaya açıldığını bildirdi.

ÖZEL KREŞLER, GÜNDÜZ BAKIM EVLERİ VE ÇOCUK KULÜPLERİ

Çiçek, topqlantıda, Özel Eğitim Kurumları Kanunu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nda değişiklik yapılmasıyla ilgili bir kanun tasarısının da ele alındığını belirterek, şunları söyledi: ''Son yıllarda özel kreşler, gündüz bakım evleri ve çocuk kulüplerinin hizmetlerinin denetiminin bir kısmı Milli Eğitim Bakanlığı, bir kısmı da Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapılıyordu. Bunların tek elden sürdürülmesi gerekmektedir. Eğitim ve öğretim faaliyeti Anayasa gereği, devletin gözetimi ve denetiminde sürdürülmektedir. Dolayısıyla bu ikiliği kaldırmak adına bu saydığım özel kreşler, gündüz bakım evleri ve çocuk kulüplerinin denetiminin Milli Eğitim Bakanlığınca yapılmasına imkan veren yasal düzenlemeyi konuşmuş olduk.''

İSTİHDAM

Bakan Çiçek, toplantıda ayrıca istihdam konusunun da ele alındığını ancak bu konunun yeni yılda yapılacak ilk Bakanlar Kurulu toplantısında daha geniş bir şekilde ele alınacağını kaydetti.

İstihdamın, Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olduğunu kaydeden Bakan Çiçek, işsizliğin azaltılması bakımından birçok düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi. Hükümet olarak bu konuya öncelik verdiklerini kaydeden Bakan Çiçek, istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması ve yatırım yapan insanların teşviki bakımdan ilgili bakanlığın geniş çaplı bir çalışma yaptığını belirtti.

Cemil Çiçek, Irak'ın kuzeyinde terör örgütüne yönelik operasyonlara ilişkin olarak ''Sivillerin bu işlerden zarar görmemesi, doğrudan doğruya hedef olan PKK terör örgütüne yönelik bu operasyonlar yapılsın diye çok ciddi, önemli çalışmalar yapılmıştır. Sivilleri hedef alan, sivillerin zarar gördüğü bir durum söz konusu değil'' dedi.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklama sonrasında soruları cevaplandıran Çiçek, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesut Barzani'nin PKK'yi hedef alan sınır ötesi operasyonlarda ''bazı sivillerin de hedef alındığı ve öldüğü'' şeklindeki açıklamaları da hatırlatılarak yöneltilen bir soru üzerine, operasyonlarda hedefin doğrudan doğruya PKK terör örgütü olduğunu ifade etti.

''Bizim sivillerle, Irak'ın Kuzeyi ile Güneyi ile ilgili bir ilgimiz bir rahatsızlığımız yok. Irak halkıyla bizim herhangi bir alıp veremediğimiz husus da yok. Bizim Irakla ilgili düşüncelerimiz bellidir'' diyen çiçek şunları söyledi:''Irak'taki kaostan en çok zarar gören ülke biziz. Bunun başında terör örgütü geliyor. Terör örgütünün Türkiye'de koyduğu eylemler var. Ve bunlar Kuzey Irak'taki kamplarından, oradan kaynaklanıyor. Dolayısıyla bizim hedeflerimiz gayet açık ve net... Kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri, o bölgeye, bu olayların başladığı günden beri sayısız operasyon yapmıştır. Ve bu operasyonlardan hiçbirisinde de 'siviller öldü, sivillere şu oldu, bu oldu' tarzında herhangi bir şey de geçmişte çıkmamıştır. Hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti hem de onun Türk Silahlı Kuvvetleri bu konuda son derece hassadır, titizdir, çalışmaları da buna göre yapıyor. Geçmişte 'Bu iş neden bugün olmuyor, yarın neden olmadı?' tarzındaki suallerin altında da zaten sivillerin bu işlerden zarar görmemesi, doğrudan doğruya hedef olan PKK terör örgütüne yönelik bu operasyonlar yapılsın diye çok ciddi, önemli çalışmalar yapılmıştır. Bu tür beyanlar doğru değildir, gerçeği yansıtmıyor.''

''ŞİKAYET EDENLERDEN TALEBİMİZ...''

Operasyonlarda ''sivillerin hedef alındığı, sivillerin zarar gördüğü'' gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Cemil Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ama şu da açık ve nettir; daha evvel bunlar bu netlikte kabul edilmiyordu, demek ki orada bir PKK terör örgütü var. O örgüt Türkiye'yi rahatsız ediyor. O zaman şikayet edenlerden bizim de talebimiz şu ki bunları orada barındırmasınlar. Bu operasyona gerek kalmaksızın biz bu belanın oradan def edilmesini her platformda söyledik. Türkiye durup dururken, keyfi olarak bir operasyon yapmadı. Türkiye'nin bu operasyonlarından rahatsız olanların, evela PKK'nın varlığından rahatsız olmaları gerekir. Çünkü bu, Irak'ın da ABD'nin de Türkiye'nin de düşmanı. Demek ki her 3 ülkenin de düşmanı olan unsurlar, kötü adamlar orada varlıklarını sürdürüyor, kışı, yazı orada geçiriyor, kampı var, eğitim imkanları var, lojistik destek oradan sağlanıyor. Bunu ortadan kaldırmak noktasında daha ileri adımların atılması lazım, daha ciddi bir çabanın sürdürülmesi gerekir.''Cemil Çiçek, bu konudaki gelişmelerin dünyaca iyi anlaşılması bakımından bir diplomatik ve siyasi çabanın devam ettiğini belirterek, ''Sayın Bush'la yapılan görüşmeyi de bu çerçevede değerlendirmiş olmanız gerekir. Yani 'terörle mücadelede bir kez bir makamla konuştuk, veya bir tedbir aldık, bundan sonra bu görüşmelere, konuşmalara, temaslara ihtiyaç yoktur' denilemez. Bu bela tümüyle ortadan kaldırılıncaya kadar, bu türlü görüşmeler de operasyonlar da temaslar da olacaktır.''

221. MADDE


Hükümet Sözcüsü Çiçek, sorunun çözümüne yönelik siyasi mesajların bir hukuki zemine oturtulmasının gerektiğini de ifade ederek, şunları kaydetti:''Bununla ilgili eğer ihtiyaç hasıl olursa, yapılacak düzenleme 221 çerçevesinde yapılacaktır. ayrıca özel bir yasaya ihtiyaç olmaksızın, bir değişiklik, bir esneklik gerekecekse, 221. madde üzerinde bunu yapmak hukuk tekniği açısından daha doğru olabilecektir. Bununla ilgili çalışmalar, geçmişte güvenlik birimlerinin talebi doğrultusunda oldu. Şimdi önümüzdeki günlerde toplantılar var. Bunlardan bir tanesi bu ayın 28'inde Milli Güvenlik Kuruludur. Burada gelip gelmeyeceğini, buradan söyleyemem, ama o toplantıları da görelim, yapılacak çalışmalar uzun zaman alacak çalışmalar değil. Bir çalışma yapılacaksa süratle yapılabilir.''

Çiçek, ''Temenni ederiz ki buna ihtiyaç kalmaz biz bunu arzu etmeyiz, ama o bela orada durduğu, Türkiye rahatsız olduğu sürece de operasyonlar, ihtiyaç olduğunda devam edecektir'' dedi.

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasındaki açıklamasının ardından soruları cevaplandıran Çiçek, terörle mücadele konusundaki tedbirlere ilişkin bir soru üzerine, terörle mücadelenin Türkiye'nin en önemli meselesi olduğunu ifade etti. Çiçek, özetle şunları söyledi: ''Alınması gereken tedbirler neyse almaya çalışıyor. Bu tedbirlerin bir kısmı askeri, bir kısmı hukuki, bir kısmı sosyal, bir kısmı ekonomik tedbirlendir. Şimdi bir takım yasal düzenlemeler geliyor. Mesela Anayasa düzenlemesi var. Anayasayı gündeme getiriyoruz önümüzdeki günlerde. Başka türlü düzenlemeler var. Hak ve özgürlükleri daha fazla teminat altına alan, demokratik standartları yükselten çalışmalardır, bunlar. Bunları biz, Türkiye'nin ihtiyacı olduğu için yapıyoruz, belli olayların sonucunda değil. Biz bir şeyi yapıyorsak Türk insanına gerekli olduğu için yapıyoruz.''

Terörle mücadelede askeri tedbirlerin devam ettiğine dikkati çeken Çiçek, şöyle devam etti: ''Alınan yetki çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, ihtiyaç duyduğunda, daha evvel kendisine verilmiş direktif çerçevesinde, bunun zamanını, şümulünü, miktarını kendisi tayin ediyor, bunu hükümetle mutabık kalarak, bu operasyonları yürütüyor, bundan sonra da yürütecek. Ne zamana kadar? Evvela yetki açısından bakıyorsak, 17 Ekim 2008'e kadar. Çünkü bir yıllığına verilmiş bir yetkidir. Temenni ederiz ki buna ihtiyaç kalmaz, biz bunu arzu etmeyiz, ama o bela orada durduğu sürece, Türkiye rahatsız olduğu sürece de operasyonlar, ihtiyaç olduğunda devam edecektir.''

TANIK KORUMA YASASI

Hükümet Sözcüsü Çiçek, ''Tanık Koruma Kanunu'' ile ilgili çalışmalar konusundaki bir soruyu şöyle cevaplandırdı: ''Tanık Korumu Yasası, ben Adalet Bakanıyken hazırlandı. Yasa çıkamamıştı. Tekrar Hükümet olarak yeniledik, Meclis'in gündeminde. Arzu ediyoruz ki bu hafta, mümkünse Meclis de karar verirse... Bizim arzumuz; hem ceza yasasına uyum yasası niteliğinde 176 yasada değişiklik yapan önemli bir yasaydı onun ve akabinde de Tanık Koruma Yasası'nın bu hafta içerisinde yasalaşmasını arzu ediyoruz. Hükümet'te bir hazırlığa gerek yok. Ama Genel Kurul sırasında ola ki muhalefet partilerimiz veya görüşmeler sırasında ihtiyaç hasıl olursa önergeyle bir iki değişiklik yapılabilir. Ama onun dışında değişikliğe gerek görmüyoruz. Batı'daki uygulamaları neyse oradan yola çıkılarak yapılan bir düzenlemedir.''

ANAYASA TASLAĞI

Hazırlanan Anayasa taslağına ilişkin bir soru üzerine Cemil Çiçek, şunları söyledi: ''Prensip itibariyle anayasa konusunun 2008 içinde görüşülmesini arzu ediyoruz. Anayasa değişikliği Meclis'in işidir. Bizim yaptığımız hükümet faaliyeti değil, partinin işidir. Parti olarak belli hazırlıkları yapmaya çalıştık. Meslek kuruluşları 'sürece dahil olmak istiyoruz' dediler. Onların çalışmalarını bekledik. Önerilerini getirdiler. Onlardan istifade edeceğiz. Kamu Yönetimi Reformu, Personel Reformunu gündeme alamadık. Gündeme alsak bu anayasaya göre almamız lazım. Bu Anayasanın ilgili maddelerinden şikayet ettiğimize göre doğru bir yasayı, yanlış bir anayasa maddesiyle ilişkilendirmiş olacağız. Anayasa ne kadar erken çıkarsa bundan sonraki mevzuat açısından, hükümet ve Meclis çalışmaları açısından o derece faydalı olur. En temel sözleşme, yasa olması hasbiyle de uzun süre askıda tutmanın anlamı yok.''Hükümet Sözcüsü Çiçek, ''istihdam üzerindeki yüklerin hafifletilmesine'' ilişkin bir soruya karşılık, ''İstihdam üzerindeki yük olarak, birtakım meslek kuruluşları işçi sendikaları ve TOBB gündeme getiriyor. Önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda bir içerik olarak gündeme gelebilir. Paketin tümünü konuştuktan sonra açıklama yapılabilir'' dedi.

''BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ, BASIN SORUMSUZLUĞU MU?''


Cemil Çiçek, ''Ankara'da geçtiğimiz günlerde bir hücre evinde yakalananların bir suikast hazırlığı içinde olduğu iddia edildi, bunun için ne söyleyeceksiniz?'' sorunu şöyle cevaplandırdı: ''İlgili arkadaşlardan sorduk polis ifadelerinde yok. Mahkemelerde var mı bilemem, hazırlık soruşturması devam ediyor. Kişi güvenliğini doğrudan ilgilendiren konular, acaba ne ölçüde basın özgürlüğü oluyor. Biz bunlara alışkınız, Allah insanlara bir kader tayin etmiş, biz o kaderi yaşarız, bizim bu işlerden en ufak bir çekincemiz olmaz. Allah'a ve kadere inanan insanlarız, ama bu türlü haberleri sorumsuzca yazanları da burada kamuoyu önünde kınıyorum, telin ediyorum. İnsanların hayatını ve yakınlarının hayatını karartmaya kimsenin hakkı yok. Emniyet diyorsa ki 'biz bu bilgiyi vermedik', yarın savcılıktan da soracağım, orada da yoksa, siz bu türlü şeyleri kamuoyunun gündemine getirerek acaba beni örgütün hedefi haline getiriyor musunuz, getirmiyor musunuz? Beni seven insanları üzmeye hakkınız var mı, yok mu? Bu basın özgürlüğü mü, basın sorumsuzluğu mu? Eli kalem tutan herkes istediğini yazabilir mi? Bu tür soruları siz de bana sormayın. Özgürlükler, hiçbir zaman sorumsuzluk değildir. Yazdığınız şeylerin, insanların nelerine mal olduğunu iyi bilmeniz lazım. İçişleri Bakanı'na sordum, dedi ki 'Hayır, sizinle ilgili bir durum yok', savcılıkta da yoksa ve bu haberin aslı yoksa, o takdirde bunun kararınını da sizin vermiş olması gerekir. İnsanlara bu kadar sıkıntı çektirmeye özgürlükler müsaade ediyor mu? Ben kendim şahsen durumum söz konusu olsa bundan hiç eyvallahım yoktur. Ben Allah'a inanan insanım vatan ve millet uğruna bir şey yapmak gerekiyorsa buna da varım. Ama yoksa bütün bir aileyi, eşimi, dostumu hedef haline getirmenin anlamı var mıdır? Bunu vicdanlarınıza havale ediyorum. Eğer, bunu yazanın da vicdanı varsa, 'kaynağımızı gizleriz' tarzında bir şey yok insanların hayatı söz konusu olduğunda, herkes mertçe bu bilgiyi nereden aldı, devletin kayıtlarında olmayan bir bilgiyi.''

(AA)