kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Özgür Yılmaz, Alican Tezer, Altan Sebüktekin (soldan sağa)

2007 model düğün salonu orkestrası

NUH KÖKLÜ
Orhan Gencebay'dan Ümitsiz Aşk, hafiften Erkin Koray, çokça düğün salonu sound'u. Ayyuka'nın, grupla aynı adı taşıyan albümündeki tanıdık seslere kulak kabartın. Aşk acısı, göbek havası, dram, komedi hepsi bir arada..
İLİŞKİLİ HABERLER
2007 model düğün salonu orkestrası
Bir röportajın gidişatı başlangıçtaki temasla ilgiliymiş. Biraz da 'Neden müzik?' diyerek başlayan röportajlara nazire edercesine Ayyuka ne demek diye soruyorum; Moğolca'da su perisi mi? Ya da Sümerler'de bereket tanrısı mı? Hissettiğim ilk temas doğru kanalda ilerliyor. Oysa ki ilk temas çok daha önce gerçekleşmiş. İzahı şöyle; 1970'li yıllarda La Comparsita dahil her şarkıya ayak uyduran orkestraları hatırlayın; bateri takımı, ortalığa çiğ ses veren bir anfi, çoğunluğu cepkenli, uzun favorili gençler kâh oyun havası çalıyor kâh Santana'dan bir şarkı... Onlar düğün salonu orkestrası, 'bizim mahalle'nin delikanlıları. Onların çağı kapanıp Elf'ler gibi uzak diyarlara göçünden yaklaşık 35 yıl sonra, Ayyuka namlı bir grup ortaya çıkıyor, aynı ses, aynı hava... İlk temas dediğim de bu 35 yıl sonra geri dönen hava. Grup elemanlarından Özgür (Yılmaz) "Etrafımızda olmayana bir öykünme," diyor ama nostaljiden de pek haz etmedikleri açık. Onlar o çiğ sese kulak kabartmışlar, tabii modern zamanlarda yaşadıkları için dijital efektler, modern teknolojinin nimetleri de devreye girmiş. Ama Ayyuka'yı diğer gruplardan farklı kılan bir şey var. Bu farklılığı anlamak için Orhan Gencebay, Erkin Koray, Baba Zula ve Replikas'dan müteşekkil bir hat var mı? diye soruyorum. Altan'dan (Sebüktekin) gayet cool bir cevap çıkıyor: "Evet, sanırım var." Cool havayı bozan tek itiraz Alican'dan (Tezer) geliyor. "Zen'in (müzik grubu) ilk dönemlerini o hatta koyarsak daha doğru olur." Peki o hatta hareket eden bir müzik nereye varır? Nasıl tarif edilir? Tarif yapmaktan pek hoşlanmıyorlar. Pekala pyschedelic-Türk rock sınıfına sokabileceğiniz bir albüm var ortada ama onlar 'hissetikleri şarkıları dile getirmek' olarak tarif ediyorlar durumu. Peki en büyüğü 29 yaşında olan bir topluluğun elemanları nasıl oluyor da 1970'li yılların havasını bugüne taşıyorlar. Vokalist Özgür ciltlerce anlatılabilecek sosyolojik bir gözlemle cevap veriyor: "Bizim doğduğumuz yıllarda içten içe bir müziğin bastırılıp yok edildiğini hissetik ama bastırılan şey neydi diye merak ettik." Öyle araştırmalar yapıp 1970'li yılların sound'u üzerine de çalışmış değiller. Bütün hikâye tuhaf ama tanıdık bir sesin peşine düşülmesi hikâyesi, o kadar.

BİZE DAİR BİR SES
Çok Tuhaf Fazla Tanıdık, Metin Erksan'ın Vesikalı Yarim filmi üzerine yapılan bir kitap (Metis Yayınları). Erksan sineması bu toprağın dilini konuştu, kahramanları fazla tanıdıktı. Moğollar, Fikret Kızılok, Cem Karaca Anadolu-pop'un peşine düşüyordu. Halk hikâyeleri şarkılara dökülmüş, Erkin Koray pyschedelic bir tını tutturmuş... Popçular neşeli ve hareketli hayatın içinden konuşuyorlar... Orhan Gencebay, kentte direnmeye çalışanlara merhem niyetine Bir Tesellli Ver şarkısını dillendiriyor... Mahallede herkes birbirine yardım ediyor, Adile Naşit'e benzer akrabalar, Tanju Gürsu'ya benzer ağabeyler ortada dolaşıyor... Ayyuka elemanları hiçbir zaman o dönemleri yaşamamışlar, bu onlarda biraz burukluk yaratmış çünkü o dönemki yaşamın daha samimi ve sahici olduğunu düşünüyorlar. Onları bu samimiyet havasına sokan ise Eskişehir'de bir araya gelmiş olmaları. Eskişehir'deki ev toplantılarını, günlük hayatın karmaşasına düşmeden sakin sakin istedikleri müziği icra etmelerini şans olarak değerlendiriyorlar. Peki bir 'Eskişehir sound'dan bahsedebilir miyiz? Gevende, Harman ve daha sırasını bekleyen onlarca grup düşünüldüğünde Eskişehir'de bir şeyler olmalı? Cevap gayet cool: "Bahsedemeyiz." Ama sıcak temasın hatırına, İstanbul'da olsalar o kadar da sakin müzik yapamayacaklarını da itiraf ediyorlar.