kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Aralık 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Türkiye'nin kişi başına milli geliri 3.374 dolar, Güney Kore'ninki 10.085 dolar. Ar- Ge çalışanında, bizde 10 bin kişi başına 12 kişi çalışırken, onlarda 188 kişi çalışmış.

Zorlu koşullara rağmen rekabet ve proje üretmek!

MEHMET OKAY
Baskı altında tutulan Türk insanının bugün birçok alanda ve sektörde büyük fark yarattığını görüyoruz ..
İlginç bir araştırma ve çarpıcı sonuçları... Bir ekonomi dergisinde yayınlanan araştırma, aslında her şeyi açıklıyor! Nerede hata yaptık, neden geri kaldık, gibi birçok sorunun cevabını veriyor. Yıl 1954: Türkiye'nin kişi başına milli geliri 245 dolar, Güney Kore'ninki 70 dolar. Yıl 2003: Türkiye'nin kişi başına milli geliri 3 bin 374 dolar, Güney Kore'ninki 10 bin 85 dolar. Ar-Ge çalışanı ve harcamalarına bakarsak, bu süreçte ve ortalamada; bizde 10 bin kişi başına 12 kişi çalışırken, onlarda 188 kişi çalışmışYine ortalamada ve yıllık bazda; bizde 802 milyon dolar harcama ayrılırken, onlarda bu rakam 10.1 milyar dolarYaklaşık 50 yıl önce zor durumlarında yardımlarına koştuğumuz Güney Kore ile karşılaştırılmışız! Milli gelirleri bizimkinin 3'te 1'ini bile bulmazken, 2003 yılı sonu itibari ile durum tam tersine dönmüş. Yukarıdaki rakamlara, aradaki fark ve değişim açısından bakınca, Ar-Ge'ye verilen önemin, gelişmişlikle geri kalmışlık arasındaki tercihinizi belirlediğini görüyoruz.

* Bilgi ve teknoloji Bilgi ve teknoloji üreterek gelişmek, büyümek, işin olmazsa olmazı. Birkaç örnek verecek olursak; camın kilosu 1 dolarken bilgisayarın kilosuna bin 800 dolar ödüyoruz. Ya da demirin tonu 500 dolarken arabanın tonuna 50 bin dolar ödüyoruz. Dolayısı ile bizde pek önemsenmeyen veya gereksiz bulunan bu Ar-Ge harcamaları ile bugünün moda terimi ile "inovasyon", yani yapılan bir buluş ile müthiş bir katma değer yaratılarak gelişmiş dediğimiz ülkeler ile aramızdaki farklar oluşuyor. Gelişmiş ülkelerde gözlemlediğimiz, araştırmacı ve yaratıcı fikirlerin önüne set çekilmemesi, tersine teşvik edilmesi, Ar-Ge ve sonucu inovasyonun özünü oluşturuyor. Bizdeki olay; biraz ezberci, araştırmacılığı özendirmeyen eğitim sistemimizin olduğu kadar, kolaycı toplumsal anlayışımızın da bir yansıması sankiÇarpıcı bir örnekle açıklamaya çalışırsak; Uzakdoğu'da filler yavru iken eğitilmeye başlanır; gücünün kapasitesinin farkına varmaması için! Doğduklarından itibaren zincirlerle kütüklere, ağaçlara bağlanırlar. Uzun bir süre uğraş verirler zincirlerden, kütüklerden, ağaçlardan kurtulmak adınaNe kadar çabalasalar da, küçük bedenleri istedikleri sonucu almaya yetmez ve sonunda pes edip uğraşmayı bırakırlarBüyüdüklerinde ise güçleri yetmesine rağmen, küçükken öğrendikleri ve de şartlandırıldıkları için, aslında çok güçlü olmalarına rağmen zincirleri kırıp, kütükleri veya ağaçları yerlerinden koparamayacakları düşüncesi ile hiçbir çaba harcamazlar. İşte eğitimin sonuçları, "öğretilmiş çaresizlik" sonucu gücünün farkında olmamak! "Biz başaramayız, nerde bizde o güç", "Adamlar yapamamış biz mi yapacağız", "Bırak şimdi başımıza icat çıkarma", "Hayal kurma", "Adam sende" diyerek baskı altında tutulan Türk insanı ve müteşebbisinin, bugün itibari ile özellikle uluslararası piyasalarda birçok alanda ve sektörde, zincirleri kırarak büyük fark yarattığını görüyoruz. Her şeye rağmenBugünlerde büyüme hızı ve yarattığı katma değer ile ülkenin lokomotifi olan inşaat sektöründeki kendine güvenen ve gücünün farkına varan Türk inşaat firmaları; gerek yurt içinde gerekse yurt dışında başarılı projeler üreterek kaliteli, uygun fiyata ve de en kısa sürede yapılan uygulamalar ile öne çıkarak öncelikli tercih edilir hale gelmişlerdir. Bugün itibari ile Türk inşaat firmaları sektörel bazda ABD ve Çin'den sonra dünyada 3'üncü sırada yer almaktadır.

* Büyük projeler İnşaat sektörü olarak, Türk insanının neler yapabileceğini ve de kırılmaz denilen zincirleri kırdığını gösterme adına yeni girişimlerimiz ile hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük projeler gerçekleştirmeye devam ederken, kendimize daha çok güvenerek eğitim, Ar-Ge bilgi ve teknolojiye gereken önemin verilmesini, AB yolunda Türk insanının gücüne ve kapasitesine her zaman güvenmemiz gerektiğini hatırlatarak, girişimcilerin desteklenerek önlerinin açılmasının önemini vurgularız. Bu arada Türkiye Cumhuriyeti'nin mimarı büyük önder Atatürk'ün "Türk milleti zekidir, Türk milleti çalışkandır" sözünü hiçbir zaman unutmadan faaliyetlerimize devam etmeliyiz. Sonuç olarak başka Türkiye yok. O da eğitimli, kültürlü, bilinçli, çalışkan ve inançlı insanlardan oluşan gelişmiş ve güçlü Türkiye diyoruz.