kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Hikmet Şahin’in Türk sinemasında en çok etkileyen an, Şener Şen’in Eşkıya’da İstanbul’a bakıp "Burası Cudi’ye benziyor!" dediği sahne olmuş.

Şehir yönetmek film yönetmekten zor

Kaya GENÇ
Hikmet Şahin, 2004 yılında yüzde 52 oy alarak Bursa'ya belediye başkanı olduğunda, buna pek çok kişi şaşırmıştı. İnegöl İmam Hatip Lisesi'nde uzun yıllar boyunca öğretmenlik yapan Şahin, Bağdat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun, Milli Görüş çizgisinden biriydi. Belediye başkanı seçildiği yıl Bursaspor'a da başkan olan Şahin, perşembe günü sona eren İpekyolu Film Festivali'yle Bursa'yı bir kültür kenti olarak cazip hale getirmeye çalışıyor. Festivalin son gününde, Şahin'in çevresinde, alışık olduğumuz gibi belediye görevlileri, siyasetçiler ve danışmanlar değil bundan çok farklı bir insan grubu vardı: Film eleştirmenleri, festival yönetmeni Burçak Evren ve hatta gelişiyle büyük bir heyecan yaratan ünlü İtalyan yıldız Gina Lollobrigida... Sorularımızı cevaplayan belediye başkanı, tüm bu koşuşturmadan yorgun düşmüş gibiydi.

-En son köşe yazarı Ahmet Hakan, sizden 'sinema hastası başkan' olarak bahsetti, yeni izlediğiniz filmlerle eski filmler arasında bağlantılar kurma yeteneğinizi anlattı.
- Herkesin farklı merakları, hobileri, ilgi alanları vardır. Ben de, kültür ve sanata karşı büyük ilgisi olan bir insanım. İlgi alanlarımdan biri de sinema, film seyretmek... Türk sinemasına ve Türk sinema sanatçısına katkıda bulunmak için de İpek Yolu Film Festivali'ni düzenledik.

-Yani siz sinemayı çok seviyordunuz ve 'Hadi arkadaşlar bir film festivali düzenleyelim,' dediniz, öyle mi?
- Bursa, Türkiye'nin dördüncü büyük kenti. Şehre pek çok proje yaptık, ama çağımızda bir şehre sadece altyapı-üstyapı projeleri çerçevesinde bakmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu düşünceyle de kültür ve sanata ağırlık vermeyi istedim. Sonra baktım, Adana'da Altın Koza var, Antalya'da Altın Portakal Film Festivali var... Cannes Festivali her yıl yapılıyor, bütün dünya bu olaydan bahsediyor! Bursa'da böyle bir projeyi gerçekleştirip şehrin ismini hem ulusal hem de uluslararası alanda duyurmak amacıyla yola çıktık ve bu festivali yaptık.

TERCİHİ TÜRK FİLMLERİ

-Festival için düğmeye siz bastınız...
- Evet ben bastım, sonra ekip oluşturuldu. Festivalimizi yöneten kişi ise Burçak Evren'dir.

-Türk sinema camiasıyla ilişkileriniz var mı? Eleştirmenlerle, oyuncularla, yapımcılarla tanışıyor musunuz?
- Çok tanıdığımı söyleyemeyeceğim. Ama festival münasebetiyle Fatma Girik Hanımefendi'ye onur ödülü takdim ettim. Türk sinemasına gönül ve emek vermiş bir sanatçıya onur ödülü vermek çok özel bir duyguydu. Halil Ergün, Selma Güneri, Yılmaz Köksal da festivalimize gelip renk kattı. Sinema, magazinel değil, eğitici yönü öne çıkarılması gereken bir sanat; festivalimizde buna önem veriyoruz.

-Film zevkinizi merak ediyoruz, ne tür yapımlara meraklısınız?
- Son dönemde sinemaya gittiğimde Türk filmlerini seyretmeyi tercih ediyorum. En son Mahsun Kırmızıgül'ün yönettiği ve rol aldığı Beyaz Melek'i seyrettim.

-Bizim için Beyaz Melek'i değerlendirebilir misiniz?
-
Beyaz Melek, Türk toplumunun karakterlerini ortaya çıkaran bir film. Bu tür filmler seyretmek bana keyif veriyor. Büyüklerimize belli bir dönemden sonra önem vermediğimiz vurgulanmakta. Bunu ortaya koyarken devletin bu insanlara baba şefkatiyle, bir kardeş ve ana şefkatiyle yaklaşmasını gerektiğini söylüyor yönetmen. Aynı zamanda Avrupa ve Amerikan kültürüyle Türk ve Doğu kültürü arasındaki farklar vurgulanmış.

EŞKIYA'YI UNUTAMADIM


-Türk sinemasını daha genel bir çerçevede değerlendirirsek...
- Eşkıya'dan sonra Türk sineması çok daha fazla önem kazandı. Eşkıya'yı izleyeli uzun zaman olduğu için konuyu tam olarak işleyemeyeceğim. Ancak karakterleri, çekim tarzı beni çok etkilemişti.

-Eşkıya'da sizi çarpan tam olarak neydi?
- Unutamadığım bir sahne vardır. İstanbul'da bir apartmanın çatısına çıkıyor Eşkıya, manzaraya bakıyor. "Burası İstanbul mu?" diye soruyor, yanındaki de "Evet İstanbul'dur," diyor. Bunun üzerine Eşkıya: "Ama burası Cudi'ye benziyor!" diyor. (gülüyor) Bakın hâlâ unutmamışım.