kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Aralık 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Tiyatro sahnesi koca bir aşk çığlığıyla inliyor

ECE SARUHAN GÜNAYDIN
Josiane Balasko'nun yazdığı, Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği 'Koca Bir Aşk Çığlığı' adlı oyun, seyirciyi aşkın büyülü dünyasında eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor. Selçuk Yöntem, Tilbe Saran, Hazım Körmükçü ve Bekir Aksoy'un muhteşem oyunculukları bu yolculuğa son derece gerçekçi bir hava katıyor. Öyle ki seyirci oyundan ayrılırken, aşkın tiyatro sahnesinden yükselen çığlığını tam da dilinin ucunda hissediyor..
Büyük aşk yaşayıp 12 yıl ayrı kaldıktan sonra, tanıştıkları yer olan tiyatroda yolları yeniden kesişen bir erkek ve bir kadın. Onları buluşturmak için elinden geleni yapan tamamen 'duygusal' bir menajer. Ve sahneleyeceği oyundan çok bu iki aşığın egolarını idare etmeye çalışan eşcinsel bir yönetmen. Selçuk Yöntem, Tilbe Saran, Hazım Körmükçü ve Bekir Aksoy'un muhteşem oyunculuklarıyla önce kulaklarınızda, sonra kalbinizin tam ortasında çınlayan koca bir aşk çığlığı...

CANINIZ KRAMP ÇEKİYOR
Işıl Kasapoğlu'nun sahneye koyduğu oyundan ayrılırken seyircilerin söylediklerine kulak kabartıyorum. Kimi, "Gülmekten mideme kramplar girdi" diyor, kimiyse aşkın insanın midesinde yarattığı krampları çok özlediğini söylüyor. Benim içimdense aşka doğru koca bir çığlık atmak geliyor: "Tamam 'elma' diyorum, çık artık ortaya. Böylesine gerçek olacaksa razıyım bir kez daha kahkahanla ve acınla kavrulmaya..."

* Önce karakterlerinizden söz edelim... Tilbe Saran: Tutkulu bir ilişkinin ardından aşkını ve kariyerini kaybedip alkol bağımlısı olan Gigi Ortega adlı bir oyuncuyu canlandırıyorum. Sonradan teklif alıp koşa koşa tiyatroya gidiyor. Ancak olabilecek en kötü şey gerçekleşiyor ve eski sevgilisiyle karşı karşıya kalıyor. Selçuk Yöntem: Eski sevgili Hugo Martial de benim. Gigi'yle yıllar süren bir beraberlik yaşayıp ayrılmışlar ama aşkları devam etmiş. Hazım Körmükçü: Ben de bu ikiliyi bir araya getiren, Hugo'nun kurnaz menajeri Daniel'im. İşini yaparken Gigi'den bol bol hakaret ve tokat yiyor ama bunları hiç umursamıyor. Bekir Aksoy: Leon adında bir yönetmenim. Yönetmen yönlendiren kişidir ama burada idare eden anlamına geliyor. Hem Gigi ve Hugo, hem de Dainel ile onlar arasındaki ilişkileri dengelemeye çalışıyorum ve kendimi telef ediyorum.

KAVGASIZ OLMAZ!

* Oyunun adı 'Koca Bir Aşk Çığlığı'. Aşkı cılız bir ses olarak mı yaşarsınız, yoksa koca bir çığlık gibi mi?
T.S.: Aşk cılız yaşanamaz. Gümbür gümbür bir şeydir. Niagara Şelalesi gibidir.
S.Y.: Kocaman bir şeydir aşk.
B.A.: Her zaman öyle çok keyifli bir şey de değildir ya. İçinde travmalar da barındırır.

* Ama çığlık da her zaman sevinçten atılmaz zaten. İnsan acıdan da çığlık atabilir....
T.S.: Evet. Bence kavgasız aşk olmaz.
S.Y.: Kesinlikle. Oyunun birçok yerinde Hugo ve Gigi birbirlerine bağırıyor, hakaret ediyor. Tüm o çığlıklarda aslında aşk var.

* Işıl Kasapoğlu oyunun tanıtım yazısında, "Turneler boyunca, aylarca sevgilerini göremeyenlerin, 'Ya ben, ya tiyatro sözünü' duyanların çokluğunu bilir misiniz? Acaba aşk bu mu?" demiş. Böyle bir restle karşılaştınız mı?
S.Y.: Hayır ama bu durumda refleks olarak mesleğinizi seçersiniz.
B.A.: Ben onu seçerdim. (Kahkahalar)
H.K.: Karşımdaki benim bu işi yaparken ne kadar huzurlu olduğumu bilerek böyle bir rest çekerse, "Tiyatroyu seçiyorum, hadi sana güle güle" derim.

* Oyunun bir bölümünde Hugo kendinden geçiyor ve 'Hay ben bu mesleği yapanın anasını, avradını' diyor. Hiç bu lafı ettiniz mi?
S.Y.: Vallahi ettim.
T:S.: Her gün ediyorum. (Kahkahalar)
S.Y.: Sadece tiyatro yaptığımız o yıllarda pek böyle bir şey denmedi ama yaşamın süratine ayak uydurmaya çalışıp, hem dizi, hem film çekmeye başladığınızda bu yaşanıyor.
B.A.: Asla o noktaya gelinecek bir meslek değil bence. Selçuk Ağabey'in şu anda aldığı keyfi biliyorum. Diziler ve tiyatro bir arada insanı zorluyor. Ama onun dışında bence biz dünyadaki en keyifli mesleği yapıyoruz. Çünkü birçok farklı kimliğe bürünüp, birçok farklı mesleği yapıyoruz.
T.S.: Tiyatro gerçekten aşkla yapılan bir şey. Zorla bir sürü iş yapılabilir ama tiyatro asla olmaz. Bütün ruhunuzla, aklınızla ve yüreğinizle yapılacak bir iştir. Çok yoruluyorsunuz. Kendi en iyinizi bulmaya çalışırken de, her şeyden kırılıyorsunuz. Çünkü en iyiyi bulmanız mümkün değil, hep daha iyisi var. Onu da bilince, "Gidip limon satacağım" diyorsunuz. (Gülüşmeler)

AŞKIN KURALI DA YOK, PLANI DA!

* Son olarak size bir aşk çığlığı atın desem ya da aşka doğru bir çığlık atmanızı istesem...
T.S.: Halim yok. (Kahkahalar)
S.Y.: O iş öyle planlı programlı olmuyor. O çığlığı attıracak bir organizasyon yapmalı hayat. Zamanı geldiğinde atarız merak etme. (Gülüyor)
T.S.: Birden Cemal Süreyya'nın bir şiiri geldi aklıma. Şiir gider, gider, gider ve der ki: 'Bir çiçek yolumu kesti.' İşte bazen aşk insanın yolunu keser. Siz defalarca onun yanından geçmişsinizdir ama o gün fark edersiniz. Kuralı yoktur aşkın.

* Siz eşiniz Hilal Özdemir'e mi sesleneceksiniz Hazım Bey?
Evet. Ben 'Hilal Özdemir' diye bağırabilirim. (Gülüyor) Fransız bir şairin çok güzel bir dörtlüğü var: 'Sevgi öyle bir parfümdür ki, başkalarının üzerine sıkarken size bulaşmaması imkansızdır. Tıpkı aşk gibi.' Benim aklıma da bu dörtlük geldi. Böyle bir çığlık atılabilir bence.
Haberin fotoğrafları