kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Aralık 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Bir saniye, korkunç zaman..

Magazin gazetelerinden birinde kaza resmini gördüm.. Tam da benim yaşımdaki Tankut Öktem Hocayı, daha yaratacağı neler, yetiştireceği ne öğrenciler varken aramızdan alıp götüren kazanın..
Daha yarım saat evvel kızı Oylum'un heykel sergisinin açılışına gitmişti gururla.. Ben de orda olacaktım, aklımda, çarşamba, perşembe diye kalmamış olsa.. Yarım saat önce onu keyifle, gururla dostları arasında dolaşırken görecektim. Belki de iki çift laf edecektim, son defa olduğunu bilmeden..
Oylum'u düşünebiliyor musunuz?.. Belki hâlâ galeride, son kalan dostları uğurlarken telefonu çalıyor..
"Baban"
Resmin yüz kısmı mozayıklanmıştı. Gömleğine dökülen kanlar görülüyordu. Emniyet kemeri görünmüyordu..
Tam o sırada Ali Kemal dostuma rastladım.. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı.. Eski Trafik Müdürü..
"Müdürüm" dedim.. "Resme göre, hocam kafasını cama vurmuş. Emniyet kemeri olsaydı ölmezdi gibi geliyor bana" dedim.. "Şu kazanın ölüm raporuna bir baksana.. Ölüm sebebi ne?. Kemer var mıymış?.."
Ali Kemal Müdür "O gece kazadan hemen sonra ordaydım" dedi.. İlk haber alanlardan. Koşmuş hemen..
Kazayı anlattı..
Kamyon otobanda, Harem'e devam edeceğine Kadıköy istikametine sapmış..
"Buradaki kaçıncı kaza.. İşaretlemeler eksik.. Yanlış yapan çok.. Doğru yöne gitmek için durup geri basıyorlar ve kaza oluyor. Bunları düzelttiremedik."
Kamyon durmuş, ama geri gidememiş. Çünkü kaza raporuna göre vitesi geriye geçmiyor.. Bu konu şimdi incelemede..
"Emniyet şeridine de girememiş. Çünkü kavşaklardaki zebralı bölümlere girilmesin diye belediye buralara renkli çubuklar dikti. Emniyet şeridi iptal oldu.."
Yani yanlış yola giren kamyon en sağ şeritte duruyor.. Bu arada az ilerde daha önce olmuş bir kaza var.. Yani ortada zincirleme kaza yok.
Hocanın şoför yanında oturduğu otomobil otobandan Kadıköy yönüne giriyor. Sağ şeritteki kamyonu görüyor. 29 metre fren izi var, ama araba durmuyor. Durmayınca sürücü, sola çeviriyor direksiyonu..
Arabanın solu kurtuluyor, ama sağ tarafı o hızla duran kamyonun arkasına çarpıyor. Kamyon arabanın sağ tarafını, camı tutan çelik direk dahil alıp götürürken, önde oturan hocayı ve tam arkasında oturan eşini eziyor.. Bu arada savrulan araba en solda bankete vurunca, sürücü ve onun arkasında oturan kızı da hafif yaralanıyorlar.
Kaza bu..
Şimdi sayın bakalım, bu cinayetin suçlularını, yeni baştan..
Tabii, kader de var işin içinde..
Mesela ben, kokteylin çarşamba olduğunu hatırlayıp gecenin bir vakti koşsam.. Oylum "Bak Hıncal Ağbi, babam da tam çıkıyordu" dese, ayaküstü iki dakika konuşsak, Tankut Hoca, yanlış zamanda yanlış yerde olmayacaktı.
Ya da kamyon sürücüsü, kamyonlara yasak Boğaziçi Köprüsü yoluna yanlışlıkla girip trafik tarafından çevrilmese, o kamyon orada hiç olmayacaktı..
Bakar mısınız, hayatımız, ne kadar ince şeylere bağlı..
Peki Tankut Hocanın arabasının hızı neydi?..
"29 metre fren izi fazla bir hız göstermiyor" dedi, Ali Kemal Müdür.. "Ama fazla bir anlamı yok. İz kamyona çarpınca bitiyor.. Kamyon 60 metre ötede olsa, fren izi uzar mıydı, uzamaz mıydı, emin olamazsınız.."
Sonra anlattı..
İnsanın görmesi, intikal etmesi ve harekete geçip arabayı etkilemesi arasında, normal insanlar için bir saniye geçiyor..
Yani kırmızıyı gördünüz. Beyniniz algıladı, dur emri verdi, bu emir ayağa ulaştı, ayak frene bastı, süre 1 saniye.. Yani görmenizden itibaren 1 saniye süreyle arabanın hızı hiç azalmıyor.. Korkunç..
Yani diyelim ki, şehir içi azami hız, 50 ile gidiyorsunuz.. Durma kararı ile uygulama arasında geçen bir saniyede arabanız tam 13 metre 50 kilometre hızla aynen devam ediyor. 13 metreden sonra yavaşlamaya başlıyor..
Otobanda 120 ile gidiyorsanız eğer, frene nasıl basarsanız basın, 33 metre 120 ile devam ediyorsunuz demek bu..
Diyelim yola bir yaya fırladı.. Ne olacak?..
İstatistikler gösteriyor ki, ona 32 kilometre hızla çarparsanız, adamın kurtulma şansı yüzde 95.. 64 kilometreyle çarparsanız, bu sayı yüzde 15'e düşüyor.. 120 ise, hiç yok gibi..
Ali Kemal Müdürüm dedi ki..
"Sürat felaket' diyoruz da.. Asıl felaket duracağı mesafeyi tayin edememek.. Süratini belirleyen şey, senin durabilme mesafen olmalı, bulunduğun yol şartlarında.."
Müdürün ne demek istediğini benim emektar şoförüm Ercan anlayabildi mi acaba?.. İçinizde anlayan var mı?.
Mesela?..