kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Aralık 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ABDURRAHMAN YILDIRIM

Bankalara yeni hikâye

Reel sektörün borçlanmasının yarıdan fazlası yabancı parayla. Aynı sektörün yurtdışından aldığı krediler yerli finansal sistemden kullandığı kredilerle neredeyse eşit.
- Geçen dönem BDDK Başkanı'nın "Türklerin yurtdışında 100 milyar doları var" açıklamasını burada hatırlatmalıyım.
- Hisse senedi yatırımcılarının belli bir bölümü yabancı maskesi taktı, bıyıklı yabancı oldu.
- Bonoda yerlilerin vergisi yüzde 10, yabancıların ise sıfır olunca aynı bıyıklılar burada da ortaya çıktı. Yerlilerin parası dışarıya çıkıyor, yabancı parası olarak Türkiye'ye geliyor. Para, Avrupa turu atıyor. Bu turu atarken de belli bir komisyon ödüyor.
- Türkiye ekonomisi dünyanın 16. büyük ekonomisi. Ama İstanbul Borsası'nın dünyanın 26. büyük borsası olması bir övünç kaynağı olabiliyor.

- Ekmeği kaptırdılar- Halbuki ekonomik büyüklüğüne göre 10 basamak yukarıda olması gerekiyor. Ekonomi büyümüş ama menkul kıymetler borsası büyüyememiş.
Bütün bunlar finansal sektörün ve bankaların ekmeğini giderek dışarıya kaptırdığının göstergeleri. Yerli ile yabancı arasındaki vergi ayrımından, finansal aracılık maliyetlerinin vergi ve benzeri kamusal yüklerin fazla olmasından dolayı pazar kaybediliyor. Bu yükler fazla, çünkü sektör yüzde 100 kayıt altında. Kayıp ve kaçak yok.

- 150 kişilik istihdam- Böyle bir tablo karşısında Türkiye Bankalar Birliği, Başbakan tarafından İstanbul'un bölgesel bir finans merkezi yapılması için görevlendirilmiş. Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren de, sorumluluğu ve yürütücülüğü üstlenmiş. Birlik, uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte&Touche'a bir rapor hazırlattı ve bunu önceki akşam medya ile paylaştı. Zaman geçirilmeden harekete geçilir ve 2 milyar euro harcama yapılırsa, 2025'te 20 milyar euro geri dönüşü olacak ve 150 bin istihdam yaratılacak. Sırf bu istihdamı sağlamak amacıyla bile böyle bir yatırım yapılabilir.

- Olmaz diyen- Ancak Başbakan başta olmak üzere siyasi otorite bu işin arkasında olacak ve bunun gereklerini yerine getirecekse, en azından finansal sektörün yabancılara kaptırtığı ekmeği yeniden geri alması mümkün olabilir. İstanbul'u finans merkezi yapmak demek, bu sektöre uluslararası standartların getirilmesi demek. Hiç küçümsenecek bir durum değil. Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince'nin şu uyarısı da tam yerinde: "Limanlarımızda dalgakıran olmadığı için, en ufak çalkantılarla gidip gelen spekülatif piyasa yapısına sahibiz. Ya biz gücümüzle birikimimizle uyumlu kimlik biçelim, kendimize ya da bunu yapamayacaksak bu kadar sığ piyasaya bu kadar serbestiyetlik gitmez. Tabii ben ikincisini düşünüyorum. Göreceli olarak yörede bizden daha iyisi yok... Burada bizim gelecekte yanaşacağımız kadar liman yapılmazsa, hissedarlarımız bizi götürüp başka limanlara yanaştırır. Biz bugün sabit getirili menkul kıymeti başka limandan ihraç ediyoruz. Yarın hisselerimizi de götürüp ortaklarımız başka limana kaydettirir. Bugün İstanbul finans merkezi olmaz diyen bize uygun finans merkezi göstersin."
Ortaya konulan bu tablo en azından finans sektörü için iyi bir hikâyedir.

- Sonuç- "Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur." Cicero