kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Aralık 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
YÜKSEL AYTUĞ

Kabadayı'nın raconu

Her mafya bozuntusu "Kabadayı" olamaz... Merakla beklenen "Kabadayı" filminin altını çizdiği en önemli cümle buydu. Yavuz Turgul, yazdığı senaryo ile ikinci bir "Eşkıya" fenomeni yaratmaya soyunmuş. Ve bunda da başarılı olmuş. Yönetmen Ömer Vargı'nın sade ama etkili sinema dili, iyi bir senaryo ile buluşunca ortaya "seyredilmeye değer" bir film çıkmış. Şener Şen, bir kez daha senaryo konusundaki "seçiciliğinin" ödüllerini toplayacağa benziyor. Tek sorunu, perdede Şener Şen'e bakan herkesin onu Eşkıya ile kıyaslayacak olması... Filmin gişelere önemli bir hasılat bırakacağını tahmin ediyorum. Bunda iyi senaryo, iyi yönetim ve iyi prodüksiyon kadar, rafine oyunculukların da büyük payı var. Film, baştan sona bir "oyunculuk resitali" şeklinde geçiyor. Oyunculukların bu denli etkili olmasının nedeni ise, oyuncuların "alışıldık" formlarının dışına çıkması. Kenan İmirzalıoğlu ilk kez "zeybek oynayan kahraman" etiketini üzerinden söküp atabilmiş. Psikopat mafya özentisi Devran'ı öyle inandırıcı oynamış ki, galadan sonra elini sıkarken çekindim... İsmail Hacıoğlu, yeni neslin en önemli oyuncularından biri. Kabadayı'daki performansı, kariyerinin önündeki kilitli kapıları sonuna kadar açacak gibi. Aslı Tandoğan da dizilerle başladığı oyunculuk serüveninin "maceradan" ibaret olmayacağını kulaklarımıza fısıldıyor. Süleyman Turan, Rana Cabbar, Kemal İnci, Dursun Ali Sarıoğlu, Ayberk Atilla, Ferdi Akarnur, Atilla Pekdemir ve Tarık Ünlüoğlu'ndan oluşan veteran kadro ise filme büyük keyif katıyor. Ve Rasim Öztekin... Ateşle oynamış ama elinden maşayı hiç bırakmamış. Canlandırdığı eşcinsel karakteri son derece "bıçak sırtı" bir denge gerektiriyor. Rasim, işin üstesinden büyük bir başarıyla gelmiş. "Sürmeli" karakterini "bayağılaştırmadan" perdeye taşımayı başarmış. Rasim'in oyunculuğunu zaten çok beğenirim. Ama "Sürmeli" ile başına pırıltılı bir taç yerleştirivermiş. Filmde gözüme batan çapaklara gelince: Süresini uzun buldum. Belli ki yaptıkları işe montaj masasında kıyamamışlar. Bir de bazı sahneler "aşırı" küfür içeriyor. Sanki bu diyalogları oraya sadece "cesaret gösterisi" olarak iliştirmiş gibiler. Sinemada bazı küfür sahneleri vardır ki dikkatinizi bile çekmez. Çünkü "durumun gereği" olan, "doğal" tepkiyi içerir. Ama Kabadayı'daki bazı küfürleri "gereksiz ve rahatsız edici" buldum. Bir de İsmail Hacıoğlu'nun başındaki çıtçıtlı peruk pek yapay durmuş... Son dönem Türk filmlerine bakıyorum. Bir İhtimal Daha Var, Beyaz Melek ve Kabadayı... Ortak özellikleri; yaşlıların "kahramanlığa" soyunmaları... Acaba artık gençlerden umudumuzu kestiğimizin, "kahramanlığı" ise nostaljik bir duygu olarak rafa kaldırdığımızın bir işareti mi?