kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Aralık 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
OKUR TEMSİLCİSİ
Okur Temsilcisi

Haksız tahrik indirimi

Hukuk gibi netameli alanlarda öyle bilgiler gelir ki, haberleştirmeden önce defalarca araştırmak, ince eleyip sık dokumak gerekir. Yargıtay'ın kararını yansıtan bir ajans haberinin okurları yanılttığı anlaşılıyor.
Gazetenin 26 Kasım tarihli sayısı evlilik içi cinsel ilişkiyle ilgili ilginç bir Yargıtay kararını manşetten gündeme taşımıştı.
Kocaya Azgın Teke İndirimi başlıklı haberin spotu şöyleydi:
"Cinsel ilişki teklifini reddedip yataktan iten eşini tabancayla öldüren kocaya hâkim 'tahrik' indirimi yaptı, Yargıtay da bunu onayladı".
ANKA Ajansı'nın geçtiği haber iç sayfadan da Sevişmeyen Karısını Öldüren Eşe İndirim başlığıyla olduğu gibi verilmişti. Buna göre, eşinin cinsel birleşme teklifini kabul etmeyen Ü.Y. ısrar eden eşini iteleyerek yataktan düşürmüş, adam da buna öfkelenerek ruhsatsız tabancasıyla karısını öldürmüştü. Katil koca, mahkemede "haksız tahrik" yönlü savunma yapmış, 24 yıl hapis cezası almış, savcının "haksız tahrik" indirimine itirazı Yargıtay'da kabul görmemişti.
Haber böyle diyordu.

Yargıtay'ın itirazı sert
Peki, doğru mu söylüyordu?
Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Gürsel Kasım'a göre, "Hayır".
Gönderdiği itiraz metnini okuyalım:
"Yargıtay Birinci Ceza Dairesi'nin bir kararının çarpıtılarak; ciddi ve üzücü bir olayın magazin boyutuna indirgendiği gözlenmiştir. Haberin konusu, eşini öldüren sanığın cezasından yapılan indirimdir. Oysa manşete taşınan gerekçeyle sanık lehine indirim yapılmamış, daire kararında görüleceği üzere bu husus açıkça belirtilmiştir. Söz konusu olayda, eşin cinsel birleşme talebini reddetmesinin indirim nedeni olmadığı net bir şekilde vurgulanmıştır. Sanığa hakaret etmesi, iteklemesi, yataktan atması sanık lehine haksız tahrik olarak kabul edilmiştir. Uygulamadaki indirim, dosya kapsamına göre, yasal ve farklı gerekçeler taşımaktadır. Yukarıda da açıklandığı gibi, sorumlu haberciliğin gereği bu konunun basın kuruluşunun hukuk bürosuna danışılarak yazılmasıdır. Duyarlı insanların infiale kapılmasına sebebiyet verecek boyuttaki sarsıcı manşet, ne olayla ne de verilen kararla örtüşmektedir. Basın kuruluşlarının ve habercilerin taşıdıkları ağır sorumluluğun bilincinde olup, buna uygun davranmaları, kamuoyunu yanıltıcı ve yanlış yönlendirici haber ve yorum yapmamaları gerekmektedir. Yapılan her hatanın tekziple düzeltilmesi de mümkün değildir. İki gün sonra yapılacak düzeltmenin kaç kişinin dikkatini çekeceği, kaç bulanmış zihni berraklaştıracağı bilinemez. Önemli olan konuları çarpıtmamak, zihinleri karıştırmamaktır."
Haber, SABAH kökenli değildi. Gazetenin Ankara Bürosu Yargı Muhabiri Ersan Atar, haberi görünce hemen "Bunda bir hata var dikkat!" alarmı vermiş Istanbul'a.
Atar, sonradan ombudsmana gönderdiği bilgi notunda şunları yazmakta:
"Bizdeki başlık ve spotun ajans haberinin içeriğinde de tekrarlanması, gerçek indirim nedenlerinin 'itekleme', 'yataktan düşürme' ve 'hakaret' olduğunun haberin son satırlarında yer alması, sunum ile birlikte değerlendirildiğinde gerçeğin gizlenmesidir. Oysa bu haberin, 'Yargıtay, cinsel birleşme isteğini reddetmenin haksız tahrik olmadığı sonucuna vardı' şeklinde sunulması gerekirdi. Çünkü kararda, cinsel birleşme talebi reddinin haksız tahrik teşkil etmediği açıkça belirtilmiş. Kaldı ki, reddedilen bir cinsel ilişki; Türk Ceza Kanunu'nda,"cinsel saldırı" ve "cinsel taciz" olarak tanımlanmıştır. Yani tecavüzdür. Bu durumda ANKA haber ajansının haberini ve gazetelere yansıyan halini düşündüğümüzde 'Yargıtay, aile içi tecavüze indirim yapılsın dedi' diyebilir miyiz? Elbette hayır."

'Titiz çalışma gerekiyor'
"Haberin ajanstan geldiği şekline uygun mantıkla gazetemizde de sunulması, yargı kararlarını haberleştirirken titiz çalışılmasının önemini bir kez daha hatırlatıyor. Aksi halde okurun önemli bir bölümü, ne Yargıtay Başkanlığı'nın açıklamasına dikkat eder, ne de bundan sonra sürecek tartışmaları izler. Konuyla doğrudan ilgili kadın derneklerinin basına yansıyan beyanları, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu'nun bir gazetede yer alan sözleri ve köşe yorumları, yapılan ilk hatanın devam ettiğinin göstergesidir."
Yorum: Gerek manşet gerek başlık gerekse sunum okurları yanıltıcı nitelikte. Arada sırada başa gelen bir sorun, ajanslardan gelen bu tip hazır haberlerle ilgili bir "ek denetim" yapılıp yapılmayacağı. Evvelce rastlanan benzer sorunlar, her zaman olmasa da, bir "ek denetimin" gereğine işaret ediyor. Hele o haber manşet olacaksa veya ön sayfadan büyütülüp verilecekse. Hukuk, din, bilim ve kamuoyu araştırma sonuçları gibi çetrefilli alanlarda gelen ajans haberlerini o konunun uzmanı muhabir ve editörlere iletip yorumlarını almak son derece yararlı olur.