kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 1 Aralık 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

Üniversite cebe girdi

Geçen günkü ilginç haberi bazı gazeteler küçük yer verdi, bazısı hiç 'görmedi'. Halbuki o haber bize geleceğimizden ipuçları veriyordu. Okuyalım:
"Tüm dersleri internet üzerinden veren tek Japon üniversitesi olan ' Sanal Üniversite', internetten bilgisayara indirilen metinler ve video görüntüleriyle öğrencilere ders veriyor. Üniversite şimdi de sanal eğitim programına cep telefonlarını da dahil etti. Cep telefonuna uyarlanan dersleri de benzer yöntemlerle öğrencilere aktaran üniversitenin ilk ders konusu ise ' Piramitlerin Gizemi' oldu.
Tokyo'daki bir otelde yapılan yeni programın tanıtımında, cep telefonu ekranında açılan pencerede piramit görüntüsü ve hoparlöründen duyulan hocanın sesiyle dersin metni gösterildi.
Japonya'da nisan ayında açılan, diploması geçerli olan Sanal Üniversitenin 1850 öğrencisi bulunuyor."
Bu tip haberleri gördükçe, Abant Platformu'nun iki yıl önce Erzurum'da düzenlediği " Eğitimde Yeni Arayışlar " başlıklı sempozyumunu hatırlıyor...
Ve bir kere daha öfkeleniyorum!
Sebebini anlatmaya çalışayım...
Benim de ' katılımcı-gözlemci' olarak yer aldığım 40-50 kişilik komisyonda özellikle Anadolu üniversitelerinden gelen profesörler, eğitimde " milli ve dini değerlerin " öneminin altını çiziyordu.
Bir gün böyle geçti. Çaykahve ve yemek aralarında ülkenin dört bir yanından gelmiş genç akademisyenlerle sohbet ediyorduk.
Onlar internetin öneminden söz ederek, bu konudaki çeşitli örnekleri ve tecrübelerini birbirleriyle paylaşıyorlardı. Gerçekten hayranlık uyandıracak fikir ve uygulamalardı bunlar.
Ancak aynı genç akademisyenler, toplantıya girdiklerinde sus pus oluyor, hocalarının milli ve dini değerlerden söz etmesini uyuklayarak dinliyor ama itiraz etmiyorlardı.
İtiraz etmiyorlardı, çünkü karşılarındaki hocalar, akademik kariyerlerinde köstek olabilirdi. Karşı gelmek başlarına iş açabilirdi.
İkinci gün dayanamadım: Söz alarak, bağıra çağıra, üniversite seviyesine gelmiş bir öğrencinin artık bilim öğrenmesi gerektiğini... Milli ve dini değerlerin zaten yeteri kadar ilköğretimde ve lisede vurgulandığını... Bizim ise, eğitimde geleceği konuşmak üzere orada toplandığımızı söyledim.
Böyle dan dun konuşmama çok bozuldu Anadolu profesörleri. Alışkın değillerdi. Duymazdan geldiler. Bildiklerini söylemeye devam ettiler.
Ben de " İnternetin kelime olarak dahi geçmediği bir eğitim bildirisinde yerim olamaz " diyerek imzamı çektim.

Bana sorarsanız, o sempozyumda Abant Platformu'nun harcadığı tüm emek boşa gitmişti.
Adamlar, internetten sonra cep telefonu ile üniversite eğitimi veriyor, biz hâlâ "milli ve dini" değerlerin önemini konuşuyoruz.
Bu değerler elbette önemlidir ama... 1) Bunlar üniversite düzeyinde artık anlatılmaz. Hatta tersine, üniversite o değerlerin analize ve icabında eleştiriye tabi tutulduğu yerdir. 2) " Yeni arayışlar " demek, ileri teknolojilerin, eğitimde yaratıcı biçimde kullanılması demektir. Halbuki " değerler " eğitimin " içeriğiyle " ilgilidir. Bizim ise Türkiye nüfusuna daha iyi eğitim verecek yeni organizasyon biçimlerine ihtiyacımız var. Konuşmamız, tartışmamız gereken budur.

Bazen akademisyenlerle yazışıyoruz. " Aramızda kalsın " diyerek, inanılmaz, akla hayale gelmez tutuculuk ve cehalet örnekleri veriyorlar. Üniversiteler yüksek liseye dönmüş durumda.
Bir hafta sonra, 8 Aralık'ta YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç'in görevi bitecek. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yeni bir başkan atayacak.
Bence kişiler ikinci planda gelir. Asıl bu köhne yapının baştan aşağıya değişmesi gerekiyor.