kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Kasım 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Türkan Şoray yüzüğünü almış

Türkan Şoray'la sohbet ettik önceki akşam... Kayıt dışı sohbetleri çok seviyorum ben. O zaman karşı taraf daha rahat oluyor çünkü. Ve konuştuğunuz her şey de çok sahici oluyor. Bizimki de böyle bir sohbetti işte; hayattan, işlerden, çocuklardan konuştuk... Sohbetimiz kayıt dışıydı ama yazmadan yapamadım. Çünkü Türkan Hanım'ın anlattıkları, sanat dünyasındaki çelişkileri göstermesi açısından çok ilginçti. Yeni TV dizisi nedeniyle haftanın dört günü sabahlara kadar çalışıyormuş. Bir önceki dizi çekimlerinde de aynı tempoyu yaşıyordu ve sürekli ayakta durması nedeniyle dizlerinde problemler oluşmuştu. "Koskoca Türkan Şoray'ın artık paraya mı ihtiyacı var?" diyenleriniz olabilir. Öyle değil işte... Ama tuhaf tabii... Türk Sineması'nın en büyük payesi ile taçlandırılacaksın, 47 yıl boyunca film çevireceksin ve hâlâ çarkı döndürmek için çalışacaksın! 47 yıl dile kolay... 13 yıldır aynı arabaya biniyormuş... Televizyon programlarında izliyorsunuzdur, kulüp kapılarının önlerinde kimlerin ne marka arabalara bindiğini... Kimlerin nasıl dolaştığını... Kimlerin nasıl hava attığını... Tuhaf tabii... Türkan Hanım'ın başka bir sohbetimizden aklımda kalan bir sözü vardır; "Yıllardır çok istedim ama bir tektaş yüzüğüm olmadı" demişti. Yazmıştım da o zaman bunu. O kadar tuhafıma gitmişti ki onun bu sözleri. Hayatını adadığı bu meslekte, manevi anlamda çok şımartılmıştı belki ama maddi anlamda şımaramıyordu işte. Sohbet ederken, "Madem ki evin borçları bitti, şimdi bir tektaş yüzük almanın zamanıdır" dedim şaka yollu. "Aldım" dedi. "Ama takmıyorum; utanıyorum." İnsanın ruhunun da, yaşamının da sadeliğini bu tavırdan daha güzel ne anlatabilir? Ben bu meslekte Türkan Sultan ve onun kuşağını da çok yakından tanıdım, gençleri de... Dolayısıyla 47 yıl boyunca bir milletin gönlünde böyle güzel yer etmenin nerelerden geçtiğini de çok iyi bilirim; koşarak gelen şöhretin aynı hızla nasıl kaçıp gittiğini de... Devir değişti diyenler olabilir. Tabii ki de devir değişti... Ama kaç kişi meslek yaşamının 47'nci yılında kendini hâlâ zirvede hayal edebiliyor acaba?