kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Kasım 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ERGUN BABAHAN

Demokrasi terörü izole ediyor

"Demokrasi teröristi izole ediyor; sizi dünyanın gözünde haklı hale getiriyor. Teröristin silaha sarılma gerekçesi ortadan kalktığı için de, Avrupa ülkeleri bizden yana tavır alıyor. 'High moral ground' deniliyor ya, bu olayda ahlaki üstünlük artık bizde..."
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, terörle mücadelede demokratikleşmenin önemini bu sözlerle vurguluyor.
Demokratikleşme sürecinin etkisinin bu dönemde görüldüğünü belirten Gül, "Terörle mücadelesinde bugüne kadar Türkiye'ye Batı'dan hep müdahale edilirdi; ilk kez Türkiye'ye destek var. Bu önemli. Herkes, tüm batı ülkeleri teröre karşı çizgi koymaya başladı" diyor.
Demokratikleşme kadar bölgenin kalkınmasına da önem veriyor, son gezisindeki izlenimlerini şöyle özetliyor:
"Gezimde, karın aylarca yolları kestiği nice yerleşim merkezine paletli ambulans götürüldüğünü gördüm; dönem filmlerinde hastalar kızaklar üzerinde taşınır, şimdi öyle şey yok, paletli ambulanslar hizmette. 100 yıllık bir köye şu yakınlarda su verildiğinde köylünün sevinci görülmeye değerdi. Gelişmemişliği bütünüyle ortadan kaldırmamız şart; ancak Kayseri'de ve İzmir'de de gelişmişlikten yeterince nasibini almamış yerlerimiz olduğunu da unutmamalıyız."
Terörle mücadele Gül'ün zihninde önemli bir yer tutuyor.
Son dönemde bu konuda yazılan tüm kitapları okumuş.
Bununla da yetinmemiş bu kitapları yazanları, televizyona çıkıp bu konuda fikir bildirenleri davet edip dinlemiş, kendilerinden rapor almış.
Demokratikleşme, bölgeyi kalkındırmaya yönelik yatırımlar kadar, terörle mücadelede rehavete kapılmamak gerektiğinin altını çiziyor.
Terör örgütü lideri yakalandığında herkesin "Bu iş oldu bitti, örgüt silindi" düşüncesine kapıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı, "Yanlış olduğu sonradan görüldü. Şimdi Türkiye bu mücadelede çok iyi noktada ama rehavet göstermemesi gerekiyor. Aksine tam teyakkuzda ve sıkı durmamız gerekiyor" diyor. Ama yine uyarıyor:
- Ancak bu kararlılık sürerken diğer yandan da demokrasiyi zaafa uğratmamak lazımdır.
- Bölge halkının aidiyet duygusunun güçlendirilmesi yönünde alınacak önlemler atılacak adımlar son derece önemlidir.
- Herkesin ülkeye tam olarak sahip çıkabilmesi için, aidiyet duygusunun güçlendirilebilmesi için öncelikle Türkçeyi herkese öğretebilmemiz lazım.
- Bunun yanı sıra herkesin kendi ana dilini, kendi kültürünü öğrenebilmesi için gereken ortamın yaratılması, kendi farklılığını yaşayabilmesi de bir o kadar önemlidir. Geçmişte Kürtçeyi yasaklayanlar da bugün bunun yanlış olduğunu söylüyor. Yasaklamak iyi bir şey değil artık bunu herkes görüyor.
- İstismar edilebilecek hiçbir malzeme vermemek lazım.

CEVAPSIZ İKİ SORU
Cumhurbaşkanı iki konudaki soruları ise yanıtsız bıraktı.
"Abdullah Öcalan İmralı'da, bir görevli kendisiyle görüşmüyor, iki tavla oynamıyor mu?"
"PKK Irak içlerine çekilsin, liderleri bir başka ülkeye gönderilsin formülü üzerinde çalışılıyor mu?"

AF KONUSU
Peki son dönemde gündeme gelen af söz konusu mu? Cumhurbaşkanı'nın af konusundaki tavrı şöyle:
"Şimdi hadise çok sıcak. Bu olmaz. Ama bir yandan terör örgütünü yok etmek için kapsamlı çalışmalar olur, bir taraftan silahlı mücadele verilir; diğer taraftan da siyasi ekonomik mücadele ve açılım yolları işletilebilir.
Fakat şu anda silahlı bir güç dolaşıyor ve askerinize tuzak kurabiliyorsa bu ortamda af veya benzeri uygulamalar konuşulmaz. Önemli olan öncelikle terörün Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkarılmasıdır."

ASKERİN PERFORMANSI
Gül, askerin bölgede gösterdiği performansın çok başarılı oluğunu söylüyor:
"Mayın bulmada bizim askerlerimiz Amerikalılardan daha başarılı; birçok yerde mayınların nereye gizlendiğini köylü gösteriyor zaten. Teslim olmaya hazır militan sayısı çok; teröristlerden ele geçen mektupları, günlükleri okudum, çekilecek hayat değil onlarınki. Televizyonlardaki görüntülerle mukayese edilmez bir hayat..."
Cumhurbaşkanı, Türk Ceza Yasası'nın 301'inci maddesinin değiştirilmesinin fiiliyatta çok şey değiştirmeyebileceğini kabul ediyor ama arkasından ekliyor: "Ama dışarıda, özellikle de AB'de anayasa değişikliği etkisi yaratacaktır, bize destek veren dostlarımızın ellerini çok güçlendirecektir."

TÜRKİYE'NİN GÜCÜ
Abdullah Gül geleceğe umutla bakıyor. Türkiye'nin dünyadaki birçok konuda katkı yapacak güce eriştiğini vurguluyor.
Onun için başta Amerika olmak üzere, bütün muhataplarına "Bizi terör meselesi ile Ermeni meselesi ile meşgul etmeyin, bırakın dünyanın büyük meselelerine katkı yapabilelim mesajı veriyoruz" diyor.
Türkiye'nin kısa bir süre sonra daha büyük ve önemli bir ülke olacağını, beş yıl içinde trilyon dolarlık gayri safi milli hasıla büyüklüğüne ulaşacağını belirtiyor.
Petrolün varilinin 100 dolara geldiğini, Türkiye'de kimsenin farkına varmadığını söyleyip soruyor, "Kriz mi çıktı? Hayır. 100 dolarlık petrol fiyatıyla herkes çıldırırız zannediyordu ama kimse hissetmedi bile..."
"Türkiye bu kadar güçlendi. Ne içerdeki ne de dışarıdaki şoklar artık eskisi gibi sarsabiliyor Türkiye'yi. Gelecek çok daha parlak. 2010, 2015 Türkiyesi çok daha farklı olacak" diye noktalıyor sohbeti.