kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 25 Kasım 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Sanal da olsa soğuk bir gazoz ister misin yavrum?

MÜJGAN HALİS
11.11.2007
80'lerin kötü adamı Nuri Alço yeniden hayatımızda. Bugünlerde Kumkapı'daki eski Maksim'i tekrar canlandırmaya çalışan Alço, Facebook'taki gruplarda bir efsane halini almış durumda..
Onun sayesinde genç kızlar yıllar yılı ilaçlı gazoz korkusuyla yaşadı. Genç erkekler hoşlandıkları kızlara bir gazoz bile ikram edemedi. Gazoz, içimizdeki tecavüzcünün meşrubatıydı, kirli emellerin en kolay bulunabilen silahıydı. Nuri Alço'dan bahsediyoruz. Bugünlerde önce Müjde Ar'ın 'gazozlu' esprisiyle, sonra da Facebook'ta 10 binlerce kullanıcının birbirine Nuri Alço oyunları oynamasıyla yeniden gündeme gelen Alço, bir yandan da Kaz Dağları'ndan Küba'ya, İngiltere'den Fransa'ya her ülkenin duvarlarını süsleyen bir isim.

FACEBOOK'TA ALÇOLAŞMA


10 binlerce Türkiyeli Facebook kullanıcısı, 'Hepimiz Nuri Alço'yuz' sloganı altında çok eğlenceli bir oyun oynuyor. Oyunu oynamak için önce davete "Evet," demeniz gerekiyor, sonra da hangi arkadaşlarınızla oynayacağınıza karar vermeniz. Sonrası daha eğlenceli: İçkinizi seçiyorsunuz, sonra da içine hangi tecavüz hapını atacağınıza karar veriyorsunuz. Facebook kutunuzda her an size gelen bir Jack Kola ve içine atılan Virigen tecavüz hapıyla karşılaşmanız olası. Bu arada olayın gerçekleşeceği mekânı da bu bölümde seçiyorsunuz. Olanlar olduktan sonra malum Nuri Alço replikleri başlıyor: "Hiç çırpınma senin de hoşuna gidecek, rahat ol yavrum bu sana çok iyi gelecek," gibi. Bunun yanı sıra, Facebook'ta şimdiye kadar Alço adına 54 grup açıldı ve Alço hayranları bununla da yetineceğe benzemiyor.

KORKUTMAKLA İYİ YAPTIK

Nuri Bey, internetteki ününüzün farkında mısınız?
- Evet duyuyorum, adıma siteler açılıyormuş. Yeni bir şey çıkmış, o kadar çok ilgi varmış ki kilitleniyormuş. Açıkçası bu kadar idolleşeceğim hiç aklıma gelmezdi. Böyle sevgi bu dünyada kimseye nasip olmaz.

- Sizi sadece filmlerin kötü adamı olarak tanıyoruz, gerçekte kimsiniz?
- Oynadığım karakterler ben değilim, zaten o kadar çok hayranım var ki, bunu anlatmama gerek bile yok. Zaten normal çizgideki bir adamı herkes oynar, ama karakteri oynamak beceri ister. Sinemaya geçmeden Eskişehir'de bankada çalıştım, bir süre de ilaç mümessilliği yaptım.

- Kaç yaşındasınız?
- Yarım asrı devirdik işte.

- Filmleriniz bir kuşağı çok korkuttu, bunun farkında mısınız?
- Biz o filmleri ailelere güzel mesaj vermek, gençliği eğitmek için yaptık. Yapmasaydık Anadolu'dan daha birçok kız gelip burada kadın satıcılarının, uyuşturucu kaçakçılarının eline düşerdi. Korkutucu olması da güzel, aileler yıllarca kızlarına bizim filmlerimizdeki repliklerle öğüt verdiler.

- Uyuşturucuyla bu kadar çok anılmak gerçek hayatınızı etkilemedi mi?
- Olumlu yönde etkiledi tabii. Yıllardır Narkotik Şube'nin sempozyumlarında, üniversitelerde konferanslar veriyorum. Çünkü sanatçı aynı zamanda eğitmendir. Tabii çağrılmamda gençlerin beni çok sevmesinin de etkisi var.

- Sizce neden bu kadar seviliyorsunuz?
- Tipimle ve fiziğimle güzel bir insanım. Kızlara saldırarak değil, yılan gibi ruhlarına girerek beyinlerini yıkıyorum, belki de bu imajım yüzünden. Seyreden genç kızlara bir şeyler verebildiysek, sanatçılık budur.

- Kadın hayranlarınız da çoktur...
- Evet hatta erkekler karılarını, sevgililerini benden kıskanmıyor. Bu bir ayrıcalık. Sigara içmememe rağmen, cebimde bayanların sigaralarını yakmak için her zaman Dupont çakmağım olur. Çünkü kim olursa olsun, kültürlü ya da kültürsüz bayan bayandır bana göre. Yolda yürürken yanında sevgilisi olan kız gelip benimle fotoğraf çektirmek istiyor. Erkek de, 'Sana o kadar âşık ki, seninle yatıyor, seninle kalkıyor, sana feda olsun Nuri abi,' diyor.

ALÇOLU SİGARA PAKETİ


- NARO'cuları biliyoruz, onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
- İyi çocuklar, sevgiyi işliyorlar. İlk ortaya çıktıklarında ürkmüştüm ama sonra onları anladım. Bu öyle bir hayranlık ki, Bilkent Üniversitesi'nden gençler üzerinde fotoğraflarımın ve 'izindeyiz' ibaresinin olduğu sigara paketleri bile yapmış. Giyimimi, kuşamımı, hareketlerimi, jantiliğimi, kızlara yaklaşma tarzımı, hitap şeklimi takip ediyorlar.

- İlk filminizi anımsıyor musunuz?
- Evet. Sevda Karaca ve Ünsal Emre ile O Kadınlardan Biri filmiyle başladım sinemaya. Daha sonra Feryada Gücüm Yok, Kayıp Kızlar, Telekızlar'ı ardı ardına çektik. Türker İnanoğlu bana senaryo bile vermemişti, "Sen ne oynayacağını biliyorsun, kadın satan, uyuşturucu satan pezevengin birini oynayacaksın. Senaryo falan yok sana, başrol oynuyorsun," demişti.

- Bu kadar şık kalmayı nasıl başarıyorsunuz, sinema bu kadar kazandırdı mı size?
- Hayır sinemadan kazanmadım. Ama ben böyle bir adamım. Bir gün çıkardığımı ertesi gün giymem, evimde tek bir kirli gömlek bulamazsınız. Her zaman yeni bir film teklifine hazır olarak yaşarım. Gömleğim, kravatlarım, aksesuarlarım her zaman dolaptan alıp gitmeye hazırdır.

- Yeni projeleriniz var mı?
- En çok polisiye oynamak istiyorum; bir ajanı, bir deliyi, köprü altında yatan bir alkoliği canlandırabilirim. Yakında Türker İnanoğlu ve Fatih Aksoy'la yeni projelere başlayacağım. NARO'cuların etkisinden olsa gerek, üniversitelilerin hayatını yazdığım bir proje üzerinde çalışıyorum. Onların sıkıntılarını, parasızlıklarını, gece hayatlarını, uyuşturucu kullanmalarını anlatan bir öykü yazıyorum.

- Neden Maksim diye bir restoran açtınız?
- Daha önce de butikler, restoranlar, oteller işlettim. Maksim hayalini yıllar önce Selçuk Aslan'la kurmuştuk. Ama o rahmetli olunca iş başa düştü. Amacım, ailelerin birlikte Türk Sanat Müziği dinlediği bir mekân yaratmaktı.