kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Kasım 2007, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Cuma Sabah 
ATİLLA DORSAY

Beni tiyatro böceği mi ısırdı?

Bu sezonun üç yeni oyunu Kadıncıklar, Oyunun Oyunu ve Çıkmaz Sokak Çocukları, tiyatroyu özleyen seyirciler için kaçırılmayacak nitelikte.
Ne oldu sana Dorsay? Tiyatro böceği mi ısırdı? Galiba... Yoksa geçen hafta tam üç gece, üst üste üç oyun görme iştahım nasıl açıklanabilir? Ama doğrusu değdi. Öyle özlemişim ki tiyatroyu, kalabalık bir salonda oyuncu ve seyircilerle birlikte nefes almayı... Önce Küçük Sahne'de hıncahınç bir salonda Kadıncıklar'ın galasına gittim. Sadri Alışık Tiyatrosu, yine çok konuşulacak bir oyuna imza atmıştı. Tuncer Cücenoğlu'nun 1983'ten beri oynanan ve artık çağdaş klasikler arasına giren oyunu, bir genelevde geçiyor ve Türkiye'nin 'kadın sorunu'na yaklaşımını aşarak evrensel boyuta uzanıyor. Galip Erdal'ın yönetimini ve başta Nurseli İdiz, Oya İnci, Yeşim Kızılgeç ve Kerem Alışık olmak üzere tüm oyuncuları kutlar ve oyunu içtenlikle öğütlerim. Aynı zamanda, Cücenoğlu'nun 35. sanat yılını ve Sadri Alışık Tiyatrosu'nun 10. yılını da kutlarım. Yasemin Yalçın'ı da çok özlemiştim. Ama grubun şu aralar Beşiktaş Kültür Merkezi'nde (BKM) oynadıkları Oyunun Oyunu tek kişilik gösteri değil, tam bir ekip oyunu... Michael Frayn'ın oyununu daha önce de izlemiştim: Dormen'den mi, tam hatırlamıyorum. Ama tiyatro denen olaya, iki ayrı cepheden (sahne önünden ve arkasından) bakan bu hınzır oyunun, böylesine hızlı oynandığını görmek bir yana, hayal bile edemezdim. Mehmet Ergen'in yönetimi altında dokuz kişilik tüm ekip, harikalar yaratıyor. Hangi birini sayayım? Üstelik gala olmadığı halde salonu tümüyle dolduran kalabalık da görmeye değerdi. Tiyatro İstanbul'un yeni oyunu Çıkmaz Sokak Çocukları'nın galasını kaçırdım. Cumartesi gecesi Profilo'daki koca salon ise hayli tenhaydı. Oysa ilginç bir oyun bu... Her ikisi de toplum dışına düşmüş iki kardeş ve birden çıkıp gelen bir adamın onların hayatını tümüyle değiştirmesi... Lyle Kessler imzalı oyun, Amerikan Tiyatrosu'nun parlak dönemini (1940-50'ler) ve o dönemdeki Tennessee Williams, William Inge gibi yazarları hatırlatıyor: İsyancı gençleri, baba kompleksi, kuşak çatışmaları ve yalnızlık temasıyla... Gencay Gürün'ün yönetimi ve deneyimli Cüneyt Türel'e eşlik eden iki genç oyuncusu, Ömer Akgüllü ve Serhan Arslan'ın oyunuyla, belleklere yerleşen bir gösteri... Evet, mevsim başında üç güzel oyun. Umarım devamı gelir.