kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Kasım 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Ataşehir planları ve finans merkezi

KONUK YAZAR: ERHAN DEMİRDİZEN
Ataşehir planları çok konuşuldu, daha da konuşulacak. Ankara'daki kamu bankalarının merkezleri İstanbul'a gelecek mi, bu da çok tartışılacak. Kurumlar kendi programları çerçevesinde işlerini yapmaya çalışacaklar. Ama tüm bu tartışmaların odağına Başbakanın bir talimatı ve TOKİ yerleşecek. Çünkü bütün bilinen beklentileri tersine çevirecek bir talimat bu. Başbakan'ın Ataşehir konusundaki talimatından söz ediyorum. Orada henüz konut yapımına başlanmamış hazineye ait geniş alanların "finans merkezi" haline getirilmesini istiyor. Ankara'daki kamu bankalarının merkezleri buraya taşınıyor. TOKİ de hemen kolları sıvayıp işe girişiyor. Orada işe girişmek demek, TOKİ ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin daha birkaç ay önce birlikte onayladıkları taze imar planlarını yeni baştan değiştirmek demek. Ama bu göründüğü kadar basit bir teknik işlemden daha fazlasını gerektiriyor. Neden mi? Çünkü bu alanın çevresinde "gelir paylaşımı" yöntemiyle arsalar konut yapımı için firmalara tahsis edilmiş. 2004 yılında onaylanan imar planları ile bu firmalara ne kadar konut yapabilecekleri de söylenmiş. Bu firmaların bazıları hemen inşaata başlarken, bazıları mahkemenin imar planına verdiği yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle konutların yapımına başlayamamışlar. Durum karmaşık bir hale gelince, TOKİ yeni bir imar planının hangi yaklaşımlar üzerine bina edilmesi gerektiği arayışına girdi. Böyle olunca da, ilk olarak, 2004 yılında onaylanan planlardaki yoğunlukların yüksek olduğunu ve donatı alanlarının yetersiz kaldığını herkes kabullendi. Bu sorunu çözebilmek için, taze onaylı imar planında yapı yoğunlukları Kadıköy ortalama yoğunluğuyla denkleştirildi. Bunun için de henüz konut yapımına başlanmamış alanlardaki yapı yoğunlukları epey düşük tutulmalıydı. Öyle de oldu zaten. Şimdi, Başbakan'ın "finans merkezi olsun" dediği alanlar burası. Yani Ataşehir bütününde yoğunlukların dengelenmesine olanak sağlayan düşük yoğunluklu konut ve donatı alanları. Bu fonksiyonlar kaldırılıp yerine yüksek yoğunluklu bir finans merkezi önerisi imar planlarına aktarıldığında, şu anda yürürlükte olan planın hiçbir geçerli dayanağı kalmayacak demektir. Bu değişiklik planlama açısından konuşulacak teknik bir konu olarak görülmemeli. Farklı etkileri olabilecek gibi görünüyor. En başta da, geçerli imar planlarına göre inşa edilmiş ve edilecek konutlar "finans merkezi" kararından doğrudan etkilenecek. Geçerli dayanakları kalmamış bir imar planına göre ruhsatlandırılmış konut alanları olarak görülecekler ve hukuki bir belirsizliğe sürüklenebilecekler. Bu olay bize bir kez daha gösteriyor ki, ülkemizde kamu kurumlarının birbirinden habersiz ve şehircilik ilkelerine uzak uygulamaları, hem 20 milyona yaklaşan nüfusuyla İstanbul'a hem de kamuyla arsa alışverişine giren konut yapımcısına zarar verebiliyor. Oysa bu alan 1970'li yıllardan beri İstanbul'un tüm planlarında "konut gelişme alanı" olarak belirlenmiş. 1990'lı yılların başında buraya yerleşen eski Ataşehirliler karşı çıksalar da, İstanbul'da konut gelişmesine en uygun alanlar buralar. Bu nedenle TOKİ'nin burada konut yapımını teşvik etmesi anlaşılır bir durum. Konut yapımcılarının da tüm bu verilere bakarak buraya yönelmeleri sürpriz değil. Eski Ataşehirlilerin karşı çıkmaları da aslında sürpriz değil. Çünkü yeni konutlarla birlikte eski konutların değeri çok düşmüş. Buradaki tek sürpriz, Başbakan'ın "finans merkezi" talimatı. En azından bizim gibi meslek insanları için tam bir sürpriz