kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Kasım 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Biz mikrop muyuz!

"Emekli paşalara sus" diye yorumlanan bir "TSK İç Hizmet Yönetmeliği Değişikliği" yapıldı.
Maddeye ek şöyleydi:
"Özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları... tespit edilenlerin orduevleri, askeri gazinolar ve diğer askeri sosyal tesislere girişleri, Genelkurmay Başkanlığı'nca geçici veya sürekli yasaklanabilir."
Başta, "Orduevine bir generali nasıl almayacaklarmış. Hangi yetkiyle! Sosyal tesisler halka açık mekanlardır. Böyle bir yönetmelik suçtur. Vicdanı olan her Türk vatandaşı konuşur ve konuşmaya devam edecektir" diyen Emekli Tümgeneral Osman Özbek, çeşitli tepkiler oldu.
Birçok köşe yazarı, emeklilerin konuşması gerektiğini yazdı.
Genelkurmay da açıklama yaptı ve "Emekli generallere konuşma yasağı getirildi gibi tamamen gerçek dışı beyanlar... Hayali senaryolar, yanlı ve maksatlı yorumlar" deyip "Kişilerin fikirlerini beyan etme özgürlüğünü kısıtlamayı değil, TSK'da varolan silah arkadaşlığı, ahde vefa geleneğini korumak amaçlanmaktadır" diye vurguladı.
Bunu son olaylara, TV'lerde çoğalan emekli generallere bağlamak da yanlıştı, çünkü Genelkurmay'ın değişiklik talebi nisanda yapılmıştı.
Dikkatli bakarsanız;
1. Yönetmelik özel olarak "general" demiyor. Yönetmelik "genel"
manasında "general" zaten; her kademeden "emekli profesyonel asker"i kapsıyor.
2. Medyadaki yorumlar, emekli tepkileri, Genelkurmay'ın açıklaması ise hep "general" üstüne.
Niye böyle?
Konuşma, anlatma, eleştiri, yakınma, talep etme ihtiyacında başkaları yok mu?
İlle askeri harekat değerlendirmesi, eleştirisi mi söz konusu? "Ast üst münasebeti" nden kasıt sadece "emekli general" açıklamalarını mı kapsıyor?
Garip bir refleks var. Başta medyada. Hemen her yerde.
Önce "üsttekiler" mesele oluyor.
Bakın, haklı veya haksız, "emekli generalin konuşma hakkı, fikir beyan etme özgürlüğü" üstüne yorumlar, tartışmalar, açıklamalar, düzeltmeler görürsünüz...
Ancak alttakilerin, en alttakilerin, bırakın askeri mevzuları, kendi hayatları, dertleri, kırıklıkları üstüne konuşabilmelerinin imkansızlığı, konuşanın yönetmelik bir yana, hapsi öngören "ast üst münasebetini zedeleme" gibi Askeri Ceza maddeleriyle yargılanabileceği, yönetmeliğin belki de en çok onları hedef alıp mağdur edebileceği hemen hiç gündeme gelmez.
"Orduevi yasağı" nın doğruluğu, haklılığı, yanlışlığı, ayıplığı gayet güzel tartışılır ama ölümün kıyısına koşabilen on binlerce "uzman çavuş" ile
"uzman jandarma" ve ailelerinin, "kahraman" ken dahi hiçbir orduevine alınmaması üstüne ne yorum çıkar, ne Genelkurmay açıklama yapar, ne "Emekli General Özbek" ve arkadaşları, "Bir ordu mensubunun orduevine alınmaması nasıl bir şey! Sosyal tesisler halka açık alandır. Böyle bir yasak suçtur. Vicdanı olan her Türk vatandaşı konuşur ve konuşacaktır" diyemez.

Sadece askerlik değil. Sivil halimiz, hayatımız da öyle.
Muhtemelen vicdanımız tamamen astüst münasebetine, emirkomutaya, hiyerarşiye zincirli.
Yukarıdan bakıyor veya yukarıya bakıyoruz hep.
Esas acı, sıkıntı, vicdan ihtiyacı, konuşmaya susamışlık, konuşulmaya açlık astlarda, altlarda, en altlarda;
Lakin, hayat yukarda kurgulanıyor. Oralar sanki Tanrı katı.
Alttakilerden biri bana yazmış, size de sormuş:
"Bir emekli paşamız, 'Biz mikrop muyuz' ki bizi orduevine almayacaklarmış diyor. Peki biz mikrop muyuz?"
Biliyor musunuz, öğretmen olacaksın diye okutulup işsiz, okulsuz, öğrencisiz boşluğa atılan en alttaki 200 bin öğretmen (adayı) da öyle soruyor: "Biz mikrop muyuz?"
Varlıklılar, güçlüler, sağlamlar, kudretliler ağzıyla; "Kara delik" diye, tutunacak tek dalları olan sosyal güvenlik haklarına vurulan yüz binlerce insan da soruyor: "Biz mikrop muyuz?"