kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Kasım 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Kıymetli insanlar... Enişte neden öptü?

Bence de Jak Kamhi, KKTC vatandaşlığından çıkartılmasına hakikaten üzülmüştür.
Merak ediyorum, başka kimler üzülmüştü de "eşeği bulma" ihtimaline sevindi?
Denktaş döneminde çok sayıda T.C. vatandaşına KKTC vatandaşlığı, pasaportu verildi.
KKTC'de bunların önemli kısmını iptal eden yeni bir mahkeme kararıyla konu yine gündeme geldi. Hürriyet "Jak Kamhi'ye ayıp" ı iki gün manşetten işledi.
Ama başka kimlerinki iptal edilmiş, öğrenemedik.

KKTC Başbakanı Soyer, "Çok kişiye kanuni temeli olmadan vatandaşlık dağıtılmış. İptal için mahkemeye gidildi. Yıllar süren davalar ardından birçoğu iptal edildi. Kamhi'ye karşı özel uygulama olmadı. Arada birçok kıymetli insan da Kıbrıs vatandaşlığından çıkartılmış oldu. Şimdi bu insanlara uygun şekilde yeniden vatandaşlık vereceğiz. Hatayı düzelteceğiz" demiş.
Bu açıklama, Hürriyet'te manşetten "Hatadan dönülüyor" başlığıyla verildi.
KKTC Başbakanı, Kamhi dışında "birçok kıymetli insan" ın kimler olduğunu, içlerinden bir ikinci ismi dahi açıklamamış.
Açıkçası, manşet haber de merak etmemiş. Sormamış, Araştırmamış. Yazmamış:
"Hatadan dönülünce" hangi "kıymetli insanlar" KKTC'den "yeniden vatandaşlık" ile pasaport alacak?
Bu tür haberler bize, "onur belgesi" filanlığın dışında, "dünyanın tanımadığı" KKTC vatandaşlığı ile pasaportunun ne tür bir cazibesi olduğunu da anlatmıyor.
Çok sayıda KKTC vatandaşı, "AB pasaportu" olarak "Kıbrıs pasaportu" yani bizim deyişimizle "Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu" da alırken, bir T.C. vatandaşının bir de "K.K." T.C. vatandaşlığı, pasaportu edinmesinin fiili manası ne?
Bugün ne? Gelecekte ne? Duygusal mı yoksa duygusal mı?
"Kıymetli insanlar" ın bir kısmı daha önce de merak konusu olmuştu.
Hürriyet'ten Akşam'a geçmiş olan Serdar Turgut, 2004 şubatında birkaç yazıda ısrarla "KKTC pasaportuna sahip gazeteciler, yazarlar, yayın yönetmenleri var mı? Kimler?" diye sormuş, "iyi bilgilere sahip" olduğunu belirtmiş ama isim vermemişti:
"Sevgili okurlar, sizin yerinizde olsam, bu açığa çıkıncaya kadar bizim basında okuduğunuz tek bir yoruma, tek bir habere bile güvenmezdim.
Bu tür bir Avrupa'nın en geri ülkesinde yaşansa, büyük medya skandalı, siyasi skandal patlardı. Bu, Türk basınının Watergate skandalıdır."
Turgut, Kıbrıs'ta referandum öncesinde, pasaportlar ile "Annan Planı" nı destekleyenler ve birleşme olursa AB pasaportu edinme arasında bağlantı kurmuştu.
Ben de 22 Şubat 2004'te "Durduğun yere gölge düşer" başlıklı yazıda, vatandaşlıkların çoğunun Denktaş yönetimi tarafından kendisini destekleyenlere dağıtıldığını hatırlatmış, kimsenin pasaport aldı, vatandaşlık ve o sayede mülk edindi diye "satılmış sayılmayacağını", ama özellikle gazetecilerde bu gizli vatandaşlığın "gölge" olduğunu yazmıştım.
Tabii siyasetçiler ve sık sık görüş açıklayan akademisyenler, şimdi sansüre maruz kalan "emekli askerler" için de.
Turgut, o yazıma atıf yapıp "KKTC yetkilileri de uyardı" diyerek, vatandaşlık hediyesinin birbirine karşıt kesim ve isimleri kapsayabileceğini kabul etti. Ve dedi ki:
"İşin utanç verici yanı bizim meslektaşların hemen hepsi ne olup bittiğini biliyor. Ancak kimse konuşmak istemiyor. Basın Konseyi'nden, sendikalardan ses yok. Ne kadar utanç verici, ne kadar iğrenç bir durum!
Bu meslekte bunca yaşadığım rezillikten, ahlaksızlıktan sonra yeni bir şeyin bana pes be dedirtebileceğini hiç düşünmezdim.
KKTC
vatandaşı gazeteciler ortaya çıkmadıkça hepimiz zanlı kalacağız. Böyle bir meselede gazeteciler şeffaf olmalı ."

Turgut artık yayın yönetmeni. Herhalde "Tek yoruma, tek habere güvenmeyin" demez şimdi. Zaten öyle denemez asla.
Ama madem Hürriyet önayak oldu, arka ayakları da bekleriz:
Kim bu kıymetli insanlar? Kim bu kıymetli gazeteciler, yönetmenler, yazarlar? Kimler vatandaş yapıldı, kimler mahkeme kararıyla atıldı, kimler yeniden KKTC'li olacak?
Sadece Jak Kamhi midir bu büyük mesele!