kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Kasım 2007, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Gül: Çok üzüldüm...

Karşımızda tarihi bir tablo duruyor...
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sağ ve sol yanında birlikte oturuyor.
TOBB Üniversitesi'ndeki Ankara Forumu yemeğinde, bu ana tanıklık ederken yanımda oturan AB ülkesi büyükelçisi kulağıma şu sözleri fısıldıyor:
"Birçok ülke bu tablonun kendi topraklarında gerçekleşmesi için neler yapmazdı? Türkiye'nin büyük başarısı..."
Cumhurbaşkanı Gül, yemek bitimi konuklarını uğurladıktan sonra, Ankara Forumu'nun gerçekleşmesinde büyük emek veren TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve yönetim kurulu üyeleriyle sohbet ediyor.
Sohbetin bir bölümüne biz de katılıyoruz.
Gül, iki cumhurbaşkanını Annapolis'te (ABD) yapılacak İsrail-Filistin Barış Zirvesi öncesi bir araya getirmenin önemine işaret ediyor, yaşanan süreci aktarıyor:
"Mahmud Abbas bir gün sonra gelecekti; Şimon Peres de bir gün önce ayrılacaktı. Her ikisinden de ricada bulundum. Birine 'erken gelin', diğerine 'durun gitmeyin' ricasında bulundum. Sağ olsunlar kırmadılar. Bu buluşma böyle gerçekleşti..."

Kolay oldu?
Peres-Abbas'ın Ankara zirvesinin gerçekleşmesindeki başarısı dolayısıyla kendisine ve Türkiye'ye dönük övgünün yer aldığı İsrail'de yayımlanan Maariv gazetesindeki makaleye dikkat çekiyor.
Son cümlesini biraz sitem dolu ses tonuyla söylüyor:
"Bunlar kolay oldu sanıyorsunuz?.."
Kendisini uğurladıktan sonra TOBB yöneticilerine Gül'ün sitem eder tonda konuşmasının nedenini soruyorum, şu yanıtı veriyorlar:
"Kral Abdullah'ı kaldığı otelde ziyaret etmesi ile ilgili olarak basın ve muhalefetten gelen tepkilere 'çok üzüldüğünü' söyledi..."
Aslında, Gül bu sitemini önceki akşam görüştüğü bazı diplomatlara da benzer ifadelerle aktarmış. Türkiye'nin son dönemde "bölgenin aktif ve sözü dinlenen bir ülkesi haline geldiğini" vurgulamış.
Anlatıldığına göre, kendisinin Kral Abdullah'ı otel odasında ziyaretine ilişkin de özetle şu bilgiyi vermiş:
"Kral Abdullah'ı uğurlamak ve anlaşmaya imzayı koymak için Swissotel'e giderken Başbakan'ın (Erdoğan) da orada olacağını bilmiyordum. Tesadüf oldu. Hatta, otele gittiğimde Kral aşağı kadar inip beni karşıladı. Uzun yıllar Türkiye'ye gelmeyen Kral bir yıl içinde iki kez geliyorsa, bu geldiğimiz noktayı göstermek açısından çok önemli. Son dönemde Türkiye'yi ziyaret edenlere bir bakın. Bunlar görülmüyor; bazı şeylere takılıp kalınıyor. Bunlara üzülüyorum."

Davutoğlu'nun açılımı
Yemek sırasında Başbakan Dışişleri Danışmanı Büyükelçi Ahmet Davutoğlu ile de sohbet ediyoruz. Kendisi de benzer sitemle söze giriyor; bir noktaya dikkatimizi çekiyor:
"Irak'a yarın da harekât yapma durumumuz var. Ama bugünkü tablo 19951996'daki gibi mi? Geçmişte Irak'a harekat kararı alındığında bölge ülkelerinden, Arap Birliği'nden anında protestolar gelir, ziyaretler iptal edilirdi. Bugün, gelip giden devlet, hükümet başkanlarının sayısına bakın. Türkiye bölgede haklılığını anlatabilen, sözü dinlenen, güvenilir aktör oldu. Geçmişte, Annapolis öncesi bu görüntü yakalanabilir miydi?"
Davutoğlu, ayrıldıktan sonra öğreniyoruz ki, bölgedeki yayın kuruluşları üzerinde etkin de olan bazı devlet ve hükümet başkanı ile görüşmelerde bulunulmuş.
K.Irak'ta yaşanan gelişmeler ve Türkiye'nin haklılığı anlatılmış.
K.Irak'taki KDP, KYP, İslami Birlik, Cemaatı İslam, Kürdistan Demokratik Sosyalist Parti yöneticilerinin önceki gün İstanbul temaslarında "PKK'yı barındırmayacağız; sizinle birlikte mücadele edeceğiz" mesajını iletmelerinde de bu girişimlerin payı olmuş.