kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Kasım 2007, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Prof. Dr. Tevfik Özlü
Sağlık Hakkı

Eski tahliller ve röntgen filmleri saklanmalı mı?

3 ay önce, akciğerlerimde çok sayıda küçük nodül saptandı. Kontrole gittiğimde, doktor benden eski filmlerimi istedi. Ben nasıl olsa yenisi çekilir diye, eski röntgen filmlerimi atmıştım. Bundan dolayı doktor bana kızdı. Oysa bazı doktorlar, hastalarının eski film ve tahlillerine bakmıyorlar bile. Hemen yenisini çektiriyorlar. Hangi tavır daha doğru? Ayşegül Ç./İstanbul

Doğru olan; herkesin evinde bir klasör oluşturması ve sağlığıyla ilgili her türlü döküman ve belgeyi saklamasıdır. Tahlil sonuçları, çekilen röntgen ve tomografiler, ameliyat ve biyopsi raporları, kullanılan reçeteler, aşı kartları gibi sağlığınızla ilgili sakladığınız herhangi bir belge günün birinde çok işinize yarayabilir. Eğer böyle bir dosyanız varsa, doktora veya hastaneye her gittiğinizde, onu da yanınızda götürün. Bu, sizi muayene ve tedavi edecek hekimin işini çok kolaylaştırabilir. Ayrıca sizi zahmetli müdahalelerden de koruyabilir. Bazı hastalar, doktora giderken kasıtlı olarak eski film ve tahlillerini yanlarına almazlar. Doktorun, bunları görünce yeni film çektirmeyeceğini düşünürler. Ellerinde çok yakın tarihli tahlil ve filmler olsa bile, 'Bir daha yapılsın' diyerek, öncekilerin sonuçlarını teyit etmek isterler.

GEREKLİ OLMAYABİLİR
Böyle bir endişeye mahal yoktur. Çünkü, eğer elinizde bulunan tahlil veya röntgenler eksik, teknik olarak sorunlu ya da şimdiki durumunuzu yansıtmayacak kadar eski ise zaten hekim yenilerini ister. Hekim bunları yeterli görüyorsa, yenilerini yaptırmanın size bir artısı olmayacağı gibi; fazladan röntgen ışını almak, sıra beklemek, zahmet çekmek gibi götürüleri de olacaktır. Ülke kaynaklarının boşa gitmesi de işin cabasıdır. Doktorların, hastalara ait eski tahlil ve filmleri görmek istemeleri, genellikle daha faklı bir nedene bağlıdır. Hastalığın gidişinin ve hastanın tedaviye verdiği cevabın değerlendirilmesi, yeni film ve tahlillerin eskileriyle karşılaştırılmasıyla mümkün olabilir. 3 ay önceki filmde görülen nodüllerde büyüme-küçülme ya da sayılarında artma-azalma olup olmadığına ve bunlara farklı lezyonların eklenip eklenmediğine, ancak yeni filmin eskileriyle kıyaslanması yoluyla karar verilebilir.

KESİNLİKLE ATMAYIN!
Şunu da vurgulamakta yarar var; röntgen, tomografi ve MR filmlerinin sadece raporlarının değil, kendilerinin de saklanması gerekir. Eski filmler, sizi gereksiz tıbbi müdahalelerden korur. Örneğin, şu anda akciğerinizde bulunan nodüllerin, 2 yıl önce çekilmiş bir filminizde de aynı şekil, yerleşim ve sayıda mevcut olduğunu görseydi, sanırım hekiminiz sizi kontrole çağırmaya bile gerek duymazdı. Aslında olması gereken, hastalara ait tıbbi bilgilerin ulusal bir ağda elektronik olarak saklanmasıdır. Her hastanın kimlik numarasıyla açılan bir dosyada, doğumundan itibaren tüm tıbbi kayıt ve verileri depolanmalıdır. Hastanın başvurduğu tüm hekimler de, şifre kanalıyla bu dosyaya ulaşabilmelidir.

DOSYA TUTMAK LAZIM
Bu uygulama hayata geçirilebilirse, hekimler her seferinde hastalara tıbbi geçmişlerine ait sorular sormak durumunda kalmazlar. Böylece öncelikle vakit kaybı yaşamazlar. Ayrıca hastaların hatırladıklarına oranla, çok daha doğru ve güvenilir bilgilere ulaşabilme imkanını yakalarlar. Ne var ki, burada da önemli bir sorun, bu bilgilere hastanın tıbbi bakımıyla ilgisiz üçüncül tarafların ulaşmalarının engellenmesidir.