Türk hastalığı!

Karşılaşmayı bir puan mücadelesinden ayırarak, Turkcell Super Lig'in iki genç teknik adamının sergisi olarak seyrettim. Abdullah Avcı, Kalli'nin yardımcılığını kabul etmeyerek, kendi gösterisini yazmayı tercih etti. Ve lige damga vuran bir isim oldu. İkinci lig kadrosunun iskeleti oluşturduğu takımını başarıyla yönetiyor. Beşiktaş karşısında galibiyeti kaçıran teknik adam olarak karşımızda duruyor.
Belediye büyük takım fobisini minimumda yaşayarak, morali, seyirciyi arkasına alan bir rakibe karşı oynadı. Beşiktaş'ın durumu klasik "Türk hastalığı" şeklinde önümüze geldi. Liverpool zaferini yaşamışlar ve o günde kalmışlar. Biz saatleri geri alıyoruz, Beşiktaş bir türlü bugüne gelmiyor. Zor günlerinde, zor günler yaşayan büyük rakibine sahayı dar ettiler ya, üç gün sonra kaldıkları yerden hayatına devam edeceğini zannedenler çoğunluğuna sahiptiler.
Beşiktaş taraftarı şovunu sürdürüyordu. İnönü'de istikrar sahibi tek birim onlar. Ama Sağlam'ın Beşiktaş'ı titremeye, gedikler vermeye başlamıştı. Üstünlük Beşiktaş'ta gözükse bile kontrol Avcı'nın talebelerinin elindeydi. Efe ve İlyas arkadaşlarını mükemmel yönettiler. Elde ettikleri pozisyonlar tesadüfün ötesinde planın ürünüydü. İki dakika içinde üç net pozisyondan gol çıkaramamaları, Beşiktaş'ın çarbamba günkü zaferine, ilahi güçlerin leke getirmek istememesinden kaynaklandı. 62'de Ali Tandoğan'ın koluyla topu uzaklaştırması hem hakem, hem de Büyükşehir adına talihsizlikti.

İŞ OYNAMAYA GELİNCE...
Ertuğrul hoca klasiğinden uzaklaşıp, Tello'yu göbekte Cisse ile tutarak, Delgado'yı serbest adam oynatmak istedi. Arjantinli bu güveni hak edecek özveriyi gösteremedi. Burak kendini atıp devamlı hakemden çare aradı. Bobo çarşambada kalanlardandı. Bunlar futbolun içindeki gerçekler. Ne yazık ki, bizim oyuncularımızın aşamadığı gerçekler. Zaten böyle olmasalar Malta'ya, Moldova'ya neden puan kaybettiğimizi de sorgulamayacağız. Beşiktaş oyuncuları futbolu sadece mücadele etmek sandıkları zaman problem yok. Ama iş oynamaya geldiğinde, yetenek ve vizyon gerekiyor ki, işte işin zor tarafı burada.