kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Erdoğan: Geri adım atmayacağız

Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadelede, Türkiye'nin şu anda terörle iç içe olan, terörle mücadelesini sürdüren, yaklaşık 30 bin insanını teröre kurban veren, bu işin acılarını çok iyi yaşayan, bilen bir ülke olduğunu, bu konudaki mücadele kararlılığından adım atmasının mümkün olmadığını belirterek, ''Dostlarımızı bu mücadelede yanımızda görmek istiyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) ile Dünya Bilim ve Sanat Akademisi işbirliğiyle Çırağan Sarayı'nda düzenlenen, ''Geleceğe Bakış, Kazanılmış Dersler Sempozyumu''nun açılışında konuştu.''Farklılıklarda birlik, çoklukta birlik'' yaklaşımının, insanlığın üzerinde buluşması gereken bir anlayış olduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bunu yakalamamız gerekiyor. Bunu yakaladığımız anda, insanlar olarak birbirimize tahammülü kavradığımız anda, inanıyorum ki küresel barışı gerçekleştirmemiz de gayet kolay olacaktır. Aksi taktirde küresel terör hayatımıza egemen olacaktır'' diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin sahip olduğu beşeri ve tarihi mirasın bu çerçevede önemli bir konumda olduğunu ifade ederek, bu konumun gereği olarak AB'ye yeni açılımlar kazandırılması, İslam dünyası ile Batı arasında sağlam ve sağlıklı diyaloglar kurulması, medeniyetler ittifakının geliştirilmesi gibi konularda pek çok önemli çalışmalar yürütüldüğünü anlattı.

''MEDENİYETLER İTTİFAKI GERÇEK OLSUN''

Türkiye'nin hem İslam Konferansı Teşkilatı'na, hem NATO'ya üye olduğunu hem de AB'ye katılım sürecini aynı anda yürüten bir ülke olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin ayrıca Gümrük Birliği'ne girmiş olması sebebiyle AB içinde farklı bir yeri bulunduğunu bildirdi. Başbakan Erdoğan, dünyada ''medeniyetler çatışması'' adı altında dehşet senaryolarının konuşulup tartışıldığı bir dönemde, Türkiye'nin konumunun sadece bölge için değil, dünya barışı için de kritik bir öneme sahip olduğunu dile getirdi. Erdoğan, ''Biz diyoruz ki, medeniyetler çatışması değil, medeniyetler ittifakı gerçek olsun'' dedi.

İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ile birlikte yürüttükleri Medeniyetler İttifakı Projesi'nin önemli mesafeler aldığını kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Özellikle 2. Dünya Savaşın'dan sonra önem kazanan demokrasi, özgürlükler, insan hakları ve ekonomik standartların yükselmesi gibi unsurlar etrafında oluşmuş bir anlayış birliği vardır. Gelişmeler bu değerler etrafında bir anlayış birliğinin mutlaka gerekli olduğunu ama yeterli olmadığını da ortaya koymuştur. Bizim, Türkiye olarak, amacımız, insanlığın ortak sorunları olan şiddet yerine barışın, yoksulluk yerine refahın dünyada hakim olması, evrensel değer ve uygulamaların bölgemizde egemen olmasıdır. Birbirleri ile bağlantılı olan bu iki temel sorun çözüldüğünde, hem birey, hem toplum hem de ülkeler için dünyanın daha yaşanılabilir bir hale geleceğine inanıyoruz. Ancak dünyadaki mevcut durum ve gelişmelerin yönü maalesef bu istikamette değildir. Terör ve yoksulluk sarmalı, kökleri belirli bölgelerde yoğunlaşsa da gölgesi bütün dünyayı etkisi altına almış bir karabasan haline dönüşmüştür.''

''ÇALIŞMALARI KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYORUZ''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Orta Doğu, İsrail ve Filistin'de yaşananların sadece bölgeyi değil, bütün dünyayı ilgilendirdiğini ifade ederek, insanlığın ''karabasana'' teslim olmasını kabul edemeyeceklerini söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunun için kendi inisiyatifimiz alanında başlattığımız çalışmaları kararlılıkla sürdürüyoruz. Bizler şu anda terörle iç içe olan, terörle mücadelesini sürdüren bir ülke olarak... Yaklaşık 30 bin insanını teröre kurban veren bir ülke olarak, bu işin acılarını çok iyi yaşayan, bilen bir ülkeyiz ve bu konudaki mücadele kararlılığımızdan geri adım atmamız mümkün değil. Dostlarımızı bu mücadelede yanımızda görmek istiyoruz. Terör örgütünü, 'evet bu terör örgütüdür' diye ifade eden ülkelerin, teröristleri, kalkıp da ülkemize teslim etmemeleri anlaşılır bir yaklaşım değil. Bu samimiyet testini aslında kaybetmektir. Eğer samimi olsalar yapacakları iş, bu teröristleri kendi ülkelerinde barındırmak değil bunları sahibine teslim etmektir.

Ama bunu bugüne kadar hiçbir Avrupa ülkesi maalesef yapmadı... Ve çok enteresandır, yargıya çıkarıp yargıladıktan sonra tutuksuz olarak yargılanmanın devamına ve ondan sonra da bu teröristin başka bir Avrupa ülkesine gittiğini ve buradan da, ne yazık ki, Kandil dağlarına geçtiğini görüyoruz; tespit ediyoruz, bunları belgelerle kendilerine veriyoruz. Fakat herhangi bir düzelmenin olmadığını görmek de, ne yazık ki Batılı dostlarımızın bu konuda ne denli samimi olduklarını çok açık, net ortaya koyuyoruz.''

Başbakan Erdoğan, bunları söz konusu ülkelerin yüzlerine de açık ve net bir şekilde söylediklerini kaydederek, burada konuşulanların da burada kalmadığını, kendilerine ulaştığını söyledi.

Romanya ve İngiltere'de, uluslararası medyanın önünde bu konuları konuştuğunu anımsatan Erdoğan, ''Buradaki, 'senin teröristin kötü, benimki iyi' mantığıyla bir yere varmak mümkün değil. Bugün benim evim yanıyorsa yarın da senin evin yanacaktır. Bunu böyle bilmelisiniz'' dedi.

TÜRKİYE'YE RAĞMEN PROJELER ÜRETİLİYOR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçmişte Türkiye'ye rağmen kurulmak istenen dengelerin nasıl dünyayı tehdit eden patolojik unsurlar haline dönüştüğünün hep birlikte görüldüğünü ifade ederek, ''Geçmişten ders almayanlar, bugün de bölgede, Türkiye'ye rağmen birtakım projeleri hayata geçirmenin peşindedir. Buna stratejik ortağımız Amerika da dahildir'' dedi.

Başbakan Erdoğan, TİKAD'ın, Dünya Bilim ve Sanat Akademisi ile birlikte Çırağan Sarayı'nda düzenlediği sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin bugüne kadar terörle ortak mücadelede hep samimiyetini gösterdiğini söyledi. Yoksulluk ve terörle küresel mücadele yürütmenin önemine değinen Erdoğan, geçmişte yaşanan olumsuzluklardan ders çıkarılmazsa, geleceğe, doğru yöntemlerle yürünemeyeceğini vurguladı.

Erdoğan, geçmişten günümüze dünyada yaşanan çekişmelerin bir yüzünde çıkar çatışmaları varsa, diğer yüzünde ırk veya inanç temelinde gerçekleşen mücadelelerin bulunduğunu anlattı.

Batının dünyaya kazandırdığı değerler veya modernleşmenin, sorunun önemli bir kısmını çözmüş olsa da önemli bir bölümünü maalesef göz ardı ettiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, batının, insanlığın ortak mirası haline dönüşmüş değerlerini süratle bünyesine katarken, uygulamada eksik kalan yönlerin tamamlanmasını da kendisine görev kabul ettiğini kaydetti.

Dünya, sadece sınırlı bir bölge ve topluluklar için değil, herkes için güvenli, huzurlu, müreffeh bir yer haline gelecekse, önce milletler, kültürler ve dinler arasında karşılıklı güvensizlik ve ayrımcılık üzerine kurulu anlayışın değişmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin, Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ''Yurtta Sulh Cihanda Sulh'' sözüyle özetlenebilecek yaklaşımının, günümüzde de devlet politikalarının temelini oluşturduğunu bildirdi.

DOST KAZANMAK

''Hükümet olarak bizim dış politikada parametremiz düşman üretmek değil, dost kazanmaktır'' diyen Erdoğan, geçmişte Türkiye'nin tüm komşularıyla düşmanlığı bulunduğunu ancak şimdi tüm bu ülkelerle dost olunduğunu belirtti. Erdoğan, buna Rusya ile ilişkileri örnek gösterdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'nın bugün Türkiye'ye en fazla turist gönderen ülke olduğu gibi iki ülke arasındaki ticaret hacminin de 25 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

Erdoğan, ''Ama biz eğer bir yerlerden icazet alacak olursak, bunları yapmamız mümkün değildi. Çünkü bu ülkelere gittiğimiz zaman 'Niçin o ülkeye gidiyorsun?' diye arkadan mektuplar geliyor. Bizim geleceğimizi biz tayin ederiz, biz belirleriz. Çünkü bu mektupları gönderenlerin hiçbiri kalkıp da bu mektupları bizim menfaatimizi düşünerek göndermiyor. Kendi egemenliklerini teyit etmek için gönderiyorlar'' diye konuştu.

TÜRKİYE DÜNYA BARIŞI AÇISINDAN ŞANSTIR

Türkiye'nin, birilerinin egemenliği için değil, ülkenin huzuru ve bölge barışı için bu adımları atmak zorunda bulunduğunu ve atmaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Dünyanın en köklü medeniyetlerine beşiklik etmiş bu topraklarda bin yılı aşkın zamandır hüküm süren bir millet olarak bizim bu anlayışa öncülük etmemiz, bölge ve dünya barışı açısından büyük bir şanstır. Bunu da dünyanın bir diğer ucundaki dostlar, büyük güçler böyle bilmelidir.Türkiye'nin öncüsü ve lokomotifi olmadığı hiçbir projenin, bu bölgede kalıcı olabilmesi mümkün değildir. Nitekim geçmişte Türkiye'ye rağmen kurulmak istenen dengelerin, oluşturulmak istenen yapıların, sonrasında nasıl dünyayı tehdit eden, adeta patolojik unsurlar haline dönüştüğünü hep beraber gördük. Geçmişten dersalmayanlar bugün de bölgede Türkiye'ye rağmen birtakım projeleri hayata geçirmenin peşindedir. Buna stratejik ortağımız Amerika da dahil. Örneğin Irak'la ilgili gelişmelerde, Orta Doğu gelişmelerinde Türkiye sürekli olarak bir
kenarda tutulmak istendi. Çözebildiniz mi? Çözemediniz, çözemeyeceksiniz. Ama Türkiye böyle bir ara buluculuğun içinde olması halinde, bu işi çözmek çok daha erken olabilirdi ama buna yaklaşmıyorlar. Niye? Yaklaşmadıklarının sebebi, kendileri bu konuda olaya samimi yaklaşmıyorlar onun için.''

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin burada her türlü görevi üstlenmeye hazır olduğunu ''Gelin şu kan, ölüm dursun'' dediğini ama ne yazık ki bu yaklaşımı göremediğini söyledi.Osmanlı'nın son dönemindeki topraklarında bugün 24 ayrı ülkenin kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, insanların yüzlerce yıl barış içinde yaşadığı bu toprakların, bugün sorunların en fazla çıktığı yer haline gelmesinin düşündürücü olduğunu kaydetti.

Başbakan Erdoğan, bölgede tahrik edilen mezhepler, etnik ve ideolojik ayrımların şiddet zemininde istikrarsızlık ürettiğini, uluslararası destek görebilen terörizmin tehdit kaynağı olduğunu ifade ederek, terörizmin ulusal bir olgu olmadığını, uluslararası kaynaklar tarafından beslendiğini ifade etti.

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PARA KAYNAKLARI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, farklı ulusların teröre yataklık ettiğine de değinerek, ''Ülkemizdeki terör örgütü en büyük para kaynaklarını maalesef Türkiye dışından sağlamaktadır ve şu anda Avrupa'da uyuşturucuyu organize eden, uyuşturucunun aktörleri içinde Türkiye'deki
terör örgütü vardır. Terör örgütü aslında herhangi bir etnik unsurun, yani bizim Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi değildir.
Kesinlikle olamaz ve olmamıştır da. Bunu çok açık net söylüyorum. Şu an partimin içinde 50'yi aşkın Kürt kökenli vatandaşım var. Bizim öyle bir sorunumuz yok, öyle bir derdimiz yok'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yatırımın 8,5 katrilyonu bulduğunu anlatarak, ''Eğer biz modern bir Türkiye kuracaksak, çağdaş bir Türkiye'yi kuracaksak, barışın adil olarak yayıldığı bir Türkiye'yi kuracaksak, bunu bu şekilde yapmaya, başarmaya mecburuz'' diye konuştu. Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Terörizme kucak açarak, finanse ederek, teröristlere sahip çıkıp, kol kanat gererek bir yere varılmaz, netice alınamaz. Terörizme bırakın destek vermeyi, göz yumanlar bile suç ortaklığı yapıyor. Bu kanlı cinayetlerin, bu katliamların sorumluluğuna ortak oluyorlar demektir. Eğer terörizmin insanlık için büyük bir sorun olduğunu ve bu sorunun küreselleştiğini düşünüyorsak, terörizmin hiçbir çeşidine müsamaha göstermeden kitlesel mücadele etmeliyiz. Yoksa bunun bedellerini hep birlikte öderiz. Biz ödemekle kalmayız, gelecek nesillere de ödetiriz.''

BÜTÜN İNSANLIĞIN BARIŞI VE REFAHI

Erdoğan, bütün insanlığın barışı ve refahı fikrinin, bu kadar kanın aktığı bir dönemde ütopik bir amaç gibi görünebileceğini ancak insanların ve toplumların, hayallerinin büyüklüğü kadar ilerlediğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, ''Bu açıdan bakıldığında dünyanın bütün bilim adamları, sanatçıları, politikacaları, hayal dünyaları en zengin olanlardır'' dedi.

Dünya Bilim ve Sanat Akademisinin, dünyanın daha iyi bir geleceğe sahip olması için hayalleri peşinden giden insanları bir araya getirdiğini de dile getiren Erdoğan, bu akademiye üye olması için getirilen tekliften de büyük onur duyduğunu söyledi.

Erdoğan, bu toplantının insanlık için iyi şeyler isteyenlerin yollarının bir şekilde birleştiğini gösterdiğini de belirterek, bilim, sanat ve politikanın insanların iyiliği için kullanıldığında önemli açılımlar sağlayan araçlar olduklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, gelecek nesillerin hayat kalitesini artırmak için neler yapılması gerektiğinin konuşulduğu bir ortamda, halen çocukların, annelerin bilinçsizlikten öldüğünü görmenin utanç verici olduğunu, doğal dengelerin, insanlığın geleceğini tehdit edecek boyuta vardığını anlattı.Erdoğan, sözlerini ''Sizlerin de, bizlerin de bütün çabası çıkar çatışmalarından kaynaklanan kötü gidişin önüne geçmektir'' diyerek tamamladı.

BAŞBAKAN'A PLAKET

Konuşmasının ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut tarafından bir plaket verildi. Erdoğan'a, Hırvat ressam Mirsad Berber ile Dünya Bilim ve Sanat Akademisi Başkanı Asım Kurjak da Berber'in bir tablosunu takdim etti.

Sempozyuma, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, İstanbul Valisi Muammer Güler, Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Başbakan Erdoğan, sempozyumun açılışının ardından, İsmail Acar sergisini de gezdi.

(AA)