kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

Bir ülkenin yakın tarihine animasyonla bakış

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
İLİŞKİLİ HABERLER
Bir ülkenin yakın tarihine animasyonla bakış
İşte nihayet bir başyapıt. Mevsim başının orta karar filmlerinden sonra, türünü yenileyen, sinemaya yeni ufuklar açan ve yapımcılarına onur kazandıran filmlerden... Bu filmin temel özelliği, adına canlandırma-animasyon dediğimiz sinemada bir dönüm noktası olması. Öyle ya, masallara, fantezilere, kedi-köpek çekişmelerine, tombiş domuzlara, sevimli fillere ve türlü mahlukata uygun bir alan olarak gelişen canlandırma, ilk kez bir büyük insanlık olayına eğiliyor: İran denen ülkenin son 30 yıllık tarihi ve uygarlığın beşiklerinden olan bu ülkede yaşananlar. Film, bunu kuru ve didaktik bir tarih dersi gibi anlatmıyor. Öncelikle bu biyografik bir öykü. Filmin kahramanı, olayları bizzat yaşayan yazar-yönetmen Marjane Satrapi'den başkası değil. Küçük Marji, 10 yaşındayken Şah Rıza Pehlevi'nin devrilmesine giden olaylara, diktatörlüğün son azgınlıklarına tanık oluyor. İran'ın küçük burjuvası ailesi, bu çatışmalı dönemde kurban vermekten kaçınamıyor. Sonra günün birinde Şah devriliyor, 'özgürlük' geliyor. Ama hangi özgürlük? Bir yandan giderek şeriata dayalı bir İslami yönetimin tüm kurallarını yürürlüğe koyan mollalar, öte yandan ardında elbette petrol sahibi iki Müslüman ülkenin birbirine girmesinden pek hoşnut olan Batı'nın bulunduğu anlamsız bir İran-Irak savaşı. Ve 10 yıl boyunca onun getirdiği dehşet. Sonunda aile biricik kızlarını Batı'ya, Viyana'daki Fransız lisesine yolluyor. Ama Marjane'ın içtenlikle anlattığı gibi, görünürde alabildiğine özgür, ama içi boş ve yüreği kof bu çağdaş sözüm ona uygarlık da genç kızı doyurmuyor. Hele aşk konusunda yaşadığı hüsrandan sonra... Çare, yeniden ülkeye dönüştür. Ama orada bulduğu, rejimin gitgide katılaşan kurallarının kadınerkek ilişkileri başta, her şeyi içine soktuğu cenderedir, bu kez ruhları esir alan bir çağ dışı buyurganlıktır. Satrapi'nin, yanına Fransız dostu Vincent Paronnaud'yu da alarak, kendi özyaşamsal çizgi-romanından uyarladığı film, öncelikle yaşanmışlık ve içtenlik soluyor. Koskoca bir ülkenin yakın tarihi, bir animasyon filmine sığıyor, ezilen insan yaşamları, anlamsız bir savaşın ve geçmişe dönük bir ideolojinin paramparça ettiği gencecik hayatlar gözümüzün önünde canlanıyor. Hem de Batı tarzı canlandırmanın o çok renkli, çok hareketli, çok yüksek teknoloji ürünü numaralarına başvurmadan, görece olarak sade, minimalist ve çokluk siyah-beyaz bir anlatımla... Destek olarak, ne o kolayca dinlenen şurup şarkılar, ne boşanmış bir komedi duygusu var. Ama, çok yerli yerinde, ölçülü ve kişisel bir mizah ve Fransızca'sında da ünlü sesler var: Marjane'de Chiara Mastroianni, annede Catherine Deneuve, büyük annede eşsiz Danielle Darrieux gibi. Ve bu filmden, hem yanı başımızdaki bir toplumun yakın dönem serüvenini tanımış olmak gibi tuhaf bir duygu, hem de sanatın neler yapmaya kadir olduğu konusunda parlak bir ışık saçılıyor. Ve filmi kendi türünde, hatta tüm sinema sanatı içinde önemli bir olay haline getiriyor.

PERSEPOLİS * * * *
Yönetim ve senaryo:
Marjane Satrapi, Vincent Paronnaud/ Kurgu: Stephane Roche/ Müzik: Olivier Bernet/ Seslendirenler: Chiara Mastroianni, Catherine Deneuve, Danielle Darrieux, Simon Abkarian/ Fransız-ABD ortak yapımı.
Haberin fotoğrafları