'Zafiyet'i tartışmak...

Şamil Tayyar Star'daki köşesinde diyor ki: "Teyakkuzda olduğumuz sınırdan teröristlerin ellerini kollarını sallayarak nasıl girdiğini de konuşalım, havaya uçurulan köprüyü de"...
Çok doğru, gazeteci olarak bunların hepsini sorgulamak görevimiz ama bunun için biraz da bilgiye ihtiyaç var.
Mesela teröristlerin ısıya duyarlı termal kameraları etkisiz hale getirmek için üzerlerine kalın yağmurluklar giyip, bunları ıslattığını ve bu sayede zaman zaman yakalanmadan sınırdan geçtiklerini bilmeden neyi sorgulayacağız?
Baskına uğrayan karakollara yakınlardaki birliklerden neden hemen yardım gitmediğini de sorgulayalım.
Teröristlerin bir karakolu basarken keşif, saldırı, savunma timleri dışında bir de takviye gelecek birlikler için pusu timleri oluşturduğunu bilmeden neyi, nasıl sorgulayacağız?
Orada yaşananlar Atari oyunlarındaki kadar basit değil ki...
Bir tim komutanının operasyona giderken nelere dikkat etmesi gerektiğini biliyor muyuz?
Mesela ses çıkarmaması için tüm askerlerin yanına plastik matara alması, künyelerin boyundan çıkarılması, ışığının gözükmemesi için telsizin cebe ters yerleştirilmesi gibi bir sürü aklımıza gelmeyen konu...
Operasyon timleri her sıcak temas sağladığında hava desteği alamıyor, çünkü mesafe yakın olduğunda bombardımanın ses ve blast etkisinin kendi askerimize zarar verme ihtimali oluyor.
Sınır bölgesinin coğrafya şartlarını anlamak için oralara gitmesek de Google Earth'ü açıp bakmak yeterli.
Telsiz jeneratörlerinin kurulduğu ve helikopterin inemediği tepelere mazot ya da erzak nasıl gidiyor biliyor muyuz? Katırların sırtında, timler eşliğinde.
Öyle yerlerde karakollarımız var ki ne elektrik ne de telefon hattı geçiyor.
Bunları bilmek için oralarda görev yapmış olmaya gerek yok. Piyasada orada görev yapan insanların anılarının yer aldığı onlarca kitap var, okudukça, araştırdıkça, meslek gereği onlarla konuştukça neyin ne olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Son baskındaki komuta hatasını sorgularken terörü besleyen insan kaynağını kurutamadıkları için siyasileri de sorgulayalım.
Bataklık kurumadıkça sinek avlamanın havanda su dövmekten farkı yok...