kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Doğum sonrası 10 ay depresyon yaşadım'

14.10.2007
- Doğumdan sonra 'İyi yazar kötü anne mi olur?' 'Kariyer mi çocuk mu' yazıları yazıp durdunuz. Neden bu sorgulama?
- Yanlış anlaşılmasın, tabii ki iyi yazar ve iyi anne olmayı başaran birçok kadın var ve onlara saygı duyuyorum ama şunu söylüyorum; bu çok kolay bir denge değil, erkeklerin de anlayamadığı bir sorun. Ve bunu sadece kadın yazarlar yaşamıyor, belli idealleri, hırsları, hevesleri olan her meslekten kadın bence bu dengeyi nasıl oturtacağını düşünüyor. Çünkü toplumun size biçtiği roller var: Bir, kendi özel hayatınızda yerine getirmeniz gereken roller, bir de kamusal alanda yaptığınız işler var. Bütün bunları dengelemeyi öğrenmek bir sınav.

- Nasıl bir denge kurdunuz peki?
- Doğum sonrası 10 ay kadar süren bir depresyon yaşadım. Uzun zaman herkes bu işi mükemmel kotarıyor, bir tek ben yapamıyorum zannettim. Sonra birçok kadınla konuştukça, okudukça yaygın bir durum olduğunu gördüm. Ama bunları konuşmadığımız için zannediliyor ki böyle şeyler yaşanmıyor.

- Depresyondan kastınız ne?
- Dışardan anlaşılabilen bir şey değildi belki ama hayatı yazı üzerine kurulu bir insan, ben; 10 ay boyunca hiçbir şey yazamadım. İnancım sarsıldı, bir daha yazamayacağımı düşündüm.

- Üzerinizden nasıl attınız bu depresyonu?
- Eşimin çok yardımı oldu tabii ki ama depresyon kendi sürecini doldurdu, ömrünü tamamladı ve o beni bıraktı!

- Yardım almadınız mı?
- Birkaç kanaldan yardım aldım ama bu şöyle bir şey; birden özgüveniniz zedeleniyor. Bir şey oldu ve ben dibe vurdum! Meğer dip esnekmiş, katı değilmiş, seni zaten yukarı çıkartıyor. Kendimi çok sorguladım, kendimi çok deştim, çok ağladım, Allah'a şükür geçti. Ama oradan başka bir şey çıktı.

- Nasıl bir şey çıktı?
- Bu depresyon üzerine bir kitap yazıyorum; bitmek üzere. Zaten onun benden çıkması için benim onu yazmam gerekiyordu, cin çıkartmak gibi! Kitapta da bir cin anlatılıyor, lohusaya dadanan bir cin! Eskiden lohusa kadın yalnız bırakılmazmış, sürekli başında birileri beklermiş, çünkü kadının evhama, depresyona, bunalıma yakalanmak için en uygun, en açık olduğu dönem. İlginç olan; eskiler, anneanneler bunları biliyor zaten ve kendilerine ait önlemleri var.

- Nasıl bir kitap peki bu?
- 'Postnatal depresyon'u anlatıyor. Bir tarafta müthiş kutsallaştırılmış bir annelik anlayışı var, öbür tarafta da biraz kadın dergilerinin pompaladığı başka bir şey: 'Süper dişi, süper anne' imajı... 'Kariyer de yaparım, çocuk da, her şeyi mükemmel yaparım' diyen ikinci bir söylem. Ne bu söylem, ne de öbürü bize anneliğin zaman zaman gölgeli başka yanları da olabileceğini gösteriyor. Sürekli cilalanmış, romantikleştirilmiş bir annelik mefhumu var. Yanlış anlamayın, annelik çok güzel bir şey, ben bunu sorgulamıyorum ama şunu söylüyorum, kadınları zaman zaman sarsabilen bir şey!

- Adı nedir kitabınızın?
- Siyah Süt!

- Ne demek siyah süt!
- Kadın literatüründe tartışılan, özellikle Fransız feminist kuramcıların sorduğu bir soru var: Süt mürekkebe dönüşebilir mi, kadınlıktan beslenerek kadın yazarlar ayrı bir edebiyat, ayrı bir yazın türü geliştirebilirler mi diye... O mürekkep imgesine de, depresyona da bir gönderme olsun diye bu ismi verdim.

- Otobiyografik özellikler var mı?
- Evet, kendimden yola çıkarak ilk kez yazdım. O yüzden bu kitap yazı hayatımda çok farklı bir yere sahip.

- Bir kadının bunları yaşadığını, bocaladığını görmek bir erkekte nasıl bir iz bırakıyor peki?
- Sanki Eyüp bana 'Delidir ne yapsa yeridir' gözüyle baktığı için çok şaşırmıyor. Ama evde sürekli ağlayan, kendini toparlayamayan, en mutlu olması gereken dönemde sarsıntılar yaşayan birini görmek eminim erkekleri de tüketiyor. Bu işin bir boyutu ama ben babaların da doğum sonrası sarsıntı yaşadıklarını, fakat erkekliğe zeval getirmemek için bunu konuşmadıklarını düşünüyorum. Bence erkekler için de postnatal depresyon kitapları yazılmalı.