kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC

'Evliliğe de çocuğa da karşıydım ama tükürdüğümü yaladım!'

Şirin SEVER
14.10.2007
"Hayatı yazı üzerine kurulu ben; doğumdan sonra 10 ay hiçbir şey yazamadım, çok ağladım ve sorguladım kendimi. Ve bu depresyondan Siyah Süt adında bir kitap çıktı. Bunu yazmam gerekti; cin çıkartmak gibi..."..
Göründüğü kadar naif, kırılgan ve evet, hüzünlü... Telefonla konuşmamızdan buluştuğumuz ana kadar her onaylama cümlesinde 'Eyvallah,' diyor. Bunu bile o kadar kırılgan bir sesle söylüyor ki... Hoşuma gidiyor; karşı karşıya gelir gelmez sormak zorunda kalıyorum; neden? Gülüyor: "Evet 'Eyvallah'ı çok kullanıyorum, çok ilginç tepkiler de alıyorum bundan ötürü. Bindiğim taksinin şoförleri, bunu kadınların söylemesine alışık olmadığını söyleyenler, 'Çok harbisin,' diyenler oluyor. Seviyorum bu kelimeyi..." Elif Şafak, zor günler geçirdi. Malum; Baba ve Piç romanında 'Türklüğü aşağıladığı' gerekçesiyle ünlü 301. maddeden yargılandı. Beraat etti ama gelin görün ki, o günden sonra hayatı eskisi gibi olmadı. Israrla '301'i konuşmak istemediğini, bunu geride bırakmak istediğini' söyledi. Eyvallah! Birkaç soru sadece; ne hissettiğiyle ilgili... Öte yandan o zor günleri atlatmaya çalışırken hamileydi, tabii sonrasında doğumu da çok konuşuldu. Zira çocuk doğurmaktan kaçan, korkan bir kadın olduğunu söyledi hep. (Referans gazetesi yayın yönetmeni Eyüp Can ile evli) Nitekim her kadının hafif ya da ağır geçirdiği, doğum sonrası depresyondan o da geçirdi. Ne yaptı? Tabii ki oturdu bununla ilgili bir kitap yazdı; adını da Siyah Süt koydu. Kendini sorgulayan, kendiyle hafif dalga geçen, ilk kez kendini de anlattığı bir kitap. Kasımda çıkıyor, Latif Demirci'nin çizgileri eşliğinde... Toplumun bir anneye ezberlettiği değerleri, pompalanan annelik imgesini, yazar bir annenin iç savaşını anlattığı kitabı eminim yine büyük ses getirecek. Bizde çıkmadan önce kitabı, anneliği, kadınlığı masaya yatırdık...

- Anneliğe sıcak bakmayan biriydiniz, sürpriz bir hamilelik yaşadınız ve bir sene önce Şehrazat Zelda'yı doğurdunuz...
- Ben, evliliğe çok sıcak bakmayan biriydim, tükürdüğümü yaladım (kahkahalar). Anneliğe sıcak bakmayan biriydim, yine tükürdüğümü yaladım. Hep şunu düşünürdüm; benden anne falan olmaz, benden iyi bir üvey anne olur, çünkü iyi arkadaş olurum çocukla. Bir de açıkçası yazarlık çok bencilce bir uğraş, özellikle romancılık o kadar benmerkezci bir iş ki... Dostların seni arayabilir, birisi seninle görüşmek isteyebilir, eşin seninle yemeğe çıkmak isteyebilir... Envai çeşit şeyi atıyorsun kenara ve sadece romanı çıkarıyorsun ön plana ve bu haftalarca, aylarca böyle...

- Edebiyatla yazarlık çatıştı yani!
- Yazarlık dediğim gibi bencilce bir şey, annelik ise bencilliğin ölümü! Çocuğunuzun okulda çok önemli toplantısı var diyelim ya da doktora götürmeniz lazım, 'Ben roman yazıyorum, kapalıyım' diyemezsin. Bir de ben çok göçebe bir insandım, bir ayağım hep kapının dışındaydı; gitmesem de kapının açık olduğunu bileceğim, gideceğim, geleceğim, hayatım bunun üzerine kuruluydu. Fakat sonra şunu fark ettim, ben çocukla da dolaşabilirim!

- Madem bu kadar bencildiniz, edebiyatla evliliği nasıl örtüştürdünüz?
- Eyüp (Can) olmasa ben örtüştüremezdim.

- Nasıl bir kolaylık sağladı size?
- Tamamen onun mahareti. Beni o kadar özgür bıraktı ki, daha çok bağlandım. O beni bağlamaya çalışsaydı kaçardım.

- Derviş gibi bir adam olması lazım!
- Kesinlikle öyle, derviş gibi bir adam...

- Sizi nasıl anlayabildi? Daha doğrusu, bencil biriyle nasıl evlenebildi?
- Bilmiyorum, o da onun imtihanı herhalde (kahkahalar), o da bu imtihanla sınanıyor bu dünyada. Şaka bir yana; yazar çizer, gazeteci, kültürel bir elit, bu gibi çevrelerde aslında erkek egemen zihniyet zannettiğimizden daha derine işlemiş durumda. Sokakta karısını hırpalayan adamı görüp saptamak kolay da; dışı çok modern, eşitlikçi görünen ailelerdeki erkek egemenliğini saptamak, onu eleştirmek, onu dönüştürmek daha zor. Çünkü kabuğu o kadar cilalı ki, imajı o kadar güzel ki... Ama içine baktığında aslında aynı. Ben birçok entelektüel erkeğin, sevgilisi ya da eşi kendilerinden bir adım öne çıkmasın diye çaba sarf ettiklerini gözlemliyorum, hoşlanmıyorlar! Dönüştürmesi en zor olanı da bu zaten. Tabii ki ben çok şanslı hissediyorum kendimi.
Haberin fotoğrafları