kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

'İspatla da görelim'

Hatırlarsınız: Başbakan Erdoğan, " 1915'te ne oldu " sorusuna cevap arayacak uluslararası bir komitenin toplanmasını önermişti.
Başta Türkiye olmak üzere, konuyla ilgili tüm ülkeler arşivlerini hiçbir engel çıkarmadan açacak... Tarihçiler ve diğer uzmanlar bir araya gelerek olayın " soykırım " tanımına girip girmediğine karar vereceklerdi.
Neredeyse unutulan bu öneri, şimdilerde tekrar ısıtılacak.
Batı ülkelerinde yapacakları konuşmalarla kamuoyu yaratmaya çalışacaklar:
" Gelin her kafadan bir ses çıkmasına son verelim, bu işin aslını bize uzmanlar söylesin. "

Diyelim ki Batı kültürüne aşina bir milletvekilimiz, ABD'ye giderek " uzman komite " önerisini, bir grup akademisyene anlattı...
Ne olacak biliyor musunuz?
Konuşmanın sorucevap bölümünde bir akademisyen kalkıp şöyle diyecek: "Ben sizin o komiteyi doğru dürüst çalıştıracağınıza inanmıyorum. Bize zaman kaybettirmek için elinizden geleni yapacaksınız."
Türk konuşmacı bir an şaşıracak ve akademisyene niye böyle düşündüğünü soracak. Amerikalı da diyecek ki:
"Hrant Dink adlı bir Ermeni gazeteci varmış. Bir yıl kadar önce sokakta öldürülmüş. Siz bu adamı ceza kanununuzun 301'inci maddesinden yargılıyormuşsunuz.
"Bu kanuna göre sizin ülkenizde ' Türklüğe hakaret' diye bir suç bulunuyormuş. O kanuna dayanarak 1915 olaylarına soykırım diyeni mahkemeye çekiyormuşsunuz.
"Hatta duyduğuma göre Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Orhan Pamuk'u bile bu 301'den mahkemeye çağırmışsınız. Bütün bunlar doğru mu?"
Türk konuşmacı ne diyecek? " Evet, doğru ama bunun uzmanlar komitesiyle ne alakası var? "
"Anlatayım" diyecek akademisyen:
"Hrant Dink'in katili bir delikanlıymış. Ama katilin tek başına hareket etmediği ortaya çıkmış. Hatta onu cinayete azmettirenler arasında emniyet görevlileri de varmış. Ama devletiniz onları mahkemeye çıkarmamış. Üstelik deliller karartılıyor, yok ediliyormuş. Şu anda tutuklu bulunanlar, aslında birer piyonmuş."
Bizim konuşmacı, bir Amerikalının bu kadar ayrıntıya hakim olması karşısında dayanamayıp soracaktır: " Bunları nereden biliyorsunuz? "
"Medyanızda çıkan haberler İngilizceye çevriliyor. Toplantıya gelmeden önce hepsini okudum. Anladığım şudur: Siz 301'inci maddeye dayanarak bu meselenin ülkenizde tartışılmasını engellemekle kalmıyor, aynı zamanda Hrant Dink cinayetinin ardındaki esas faillerin ortaya çıkarılması için de çaba göstermiyorsunuz."
Konuşmacımız tam ağzını açacakken, Amerikalı akademisyen lafını şöyle bağlayacaktır:
"İşte bu yüzden, ben komite önerisinde samimi olduğunuza inanmıyorum. Nasıl yapacaksanız yapın; 301'i değiştirin. Bu arada Dink'in gerçek katillerini yakalayıp yargılayın. Yani önce samimiyetinizi ispatlayın, sonra komite işini konuşalım."

ABD şart değil, yukarıdaki tartışma herhangi bir Batı ülkesinde geçebilir.
Konuşmacımızın karşısında da, illa bir akademisyen değil, bir siyasetçi, bir bürokrat ya da bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi olabilir.
Ama her halükarda tartışma yukarıdaki gibi akacak ve bizim konuşmacımızın ' kem küm' etmesiyle son bulacaktır.