kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 21 Ekim 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Bugün referandum olması lazım.. Fakat neyin referandumunu yaptığımızı hâlâ doğru dürüst anlayabilmiş değilim. Gerçi "anlayamamak" benim genlerime ters düşen bi durum değil ama sorduklarım da pek cevap veremiyorlar.
Üstelik, Devlet Baba referandum için 100 trilyon para ayırmış. Bunun bi kaç trilyonu da o parmağımıza sürülecek tavuk kakası renkli boyaya verilecekmiş. Malum yerlisi yok, ithal ediliyor. Durum onu gösteriyor ki benim parmağımdaki kaka daha yeni çıkmışken, bi yenisini sürecekler. Sandık başına gidersem, oradaki heyete "Arkadaşlar, diyecem, eğer o kakayı sürmezseniz oy kullanırım yoksa hadi bana eyvallah!" Acaba direkt içeri mi atarlar!?
Neyse, ben esas meseleye gelim Abuzittincim.
Gazetelerden okuyorsundur, Amerikan Senatosu'nda Ermeni tasarısının oylanma ihtimali azalmış. Tut ki oylanmadı. Gelecek sene bugünlerde, gene aynı konuyu tartışıyor olacaz. Son on mu yoksa yirmi mi, her sene bu günlerde Ermeni tasarısı konuşulur.
Yahu efendiler şu soykırımla ilgili tezlerimizi, bugünden başlayarak bi plan ve program içinde, dünyaya anlatamaz mıyız? Mesela o arşivdeki belgeleri dünya basınında, dünya televizyonlarında yayınlatamaz mıyız? Bu, altından kalkılamayacak bi iş mi? Büyük boy bi ilanın Amerikan gazetelerinde maliyeti olsa olsa 50 bin dolar. Ne olduğu belirsiz bi referanduma 100 trilyonu ayıran bizlerin, yazılı, görüntülü her neyse, tanıtıma ayıracak parası yok mu?
Başbakanın yeni uçağına verilecek dolarlarla 50 tane televizyonda program yaptırtamaz mısın bilader? Bi iki sene daha eskisine binsin.
Biz tüm sene yatıyoruz, yumurta kapıya geldiğinde "Vay gene mi Ermeni soykırımı?" diye celalleniyoruz.
Valla Abuzittincim düşündükçe tansiyonum fırlıyor. Sağlığım için iyi şeyler düşünmeliyim. Mesela Cumhurbaşkanımızın kızı, 7 bin polisin koruma çemberi altında, 3 binden fazla davetlinin katıldığı, son derece mütevazı bi törenle evlendi. Tören o kadar mütevazıydı kı Cumhurbaşkanımız resmi Mercedes'ine, Cumhurbaşkanlığı forsunu çektirmedi.
Ne kadar anlamlı di mi? Daha da anlamlısı düğünün mütevazılığını bozar diye öteki devlet başkanlarından hiçbirini çağırmadı.
"Niye çağırmadı?"diye Bush kim bilir ne kadar bozulmuştur. Sarkozy de öyle. Putin'in, İran gezisini erteleyip koşa koşa geleceğinden adım gibi eminim. İngiliz Başbakanı da üzüntüden, o gün yemekten kesilmiştir.
Fakat ben, "Abdullah bey Hillary'yi mutlaka davet etmeliydi" diyorum. Hillary biliyorsun Başkanlığın en kuvvetli adayı. Ve de çok kinci bi kadın. O akşam kocası Bill Clinton'la arasında şöyle bi konuşma geçmiş olabilir.
"Bey! Cumhurbaşkanı bizi düğününe niye davet etmedi dersin?"
"Bilmem sen hanımına bi telefon et bakalım. Beyine sorsun?"
"Etmem.. Çok içerledim. Gelecek yıl kongreden Ermeni tasarısını geçirtmezsem iki gözüm kör olsun!"
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Not: Yunan maçından önce Fatih Hoca kampta cep telefonu yasağı koymuştu.
Acaba çocuklar gizli gizli cep telefonlarıyla mı konuştu?