kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Ekim 2007, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Büyük olmanın, büyük kalmanın gerekleri..

atv ilk defa başarılı bir maç yayını yaptı.. İyi bir spiker, Fikret Engin ve mükemmel bir yorumcu, Rıdvan Dilmen .. Daha önceki maçlarda, televizyonun sesini kesmemi teklif edecek kadar çıldıran bizim maç kalabalığı, bu defa baktım, övgü yarışında..
Rıdvan gerçekten harika bir yorumcu.. Biliyor.. Takımları ve oyuncuları biliyor. Okuyor.. Maçı okuyor.. Çok iyi okuyor.. Onu dinlerken "Keşke spiker kulübesinde Fikret'in değil, saha kenarında Fatih'in yanında olsaydı" dedim.. Bize söylediklerini, anında ona söyleseydi, belki maçı çevirebilirdik.
Ben insanların büyüklüklerini, ekipleriyle ölçerim..
Etrafınızda size kafa tutabilecek kaç kişi varsa, onların çapları neyse o kadar büyüksünüz..
Emir kulları, "Padişahım çok yaşa, senden büyük Allah var" diyenlerden oluşan çevre, kendine güvenmeyişi gösterir. Kendine güvenmeyen de büyük kalamaz..
Kaç defa yazdım.. İyi para alırdım. Gelenler de sabahtan akşama boş oturduğumu görürler ve yarı şaka sorarlardı, Cüneyt Ağabeye "Bu adama niye para veriyorsun" diye..
"Bana kafa tuttuğu, beni eleştirdiği, gerektiğinde yerden yere vurduğu için" derdi, Koryürek..
Bakın bakalım Fatih'in etrafında böyle biri var mı?..
Gelişim Spor'u kurarken (ki pek çokları için hâlâ gelmiş geçmiş en iyi spor dergisidir) genç bir ekiple yola çıkmak istedim. Bildiklerini sananları değil, benim bildiklerimi öğrenecekleri aradım. Babı Ali'den çok az adam aldım. Biri de Fatih Altaylı'ydı. "Bu delikanlıyı bulun bana getirin" dediğimde "Okumuyorsun galiba.. İşi senin her yazdığını eleştirmek. Hem de sövüyor sana hatta, zaman zaman" dediler..
"Onun için istiyorum zaten" dedim..
Çaylak bir spor yazarıydı geldiğinde.. İlk konuştuğumuzda "Hedefim Cumhuriyet'e Genel Yayın Müdürü olmak" dedi. İki ay sonra Gelişim Spor'un 2 numaralı adamıydı. Yıllar sonra da, SABAH'ın, benim Genel Yayın Müdürüm oldu.
Fatih böyle birini aradı mı?.. Buldu mu?..
Piontek "Bir gün gidersem yerimi yardımcım Fatih alacak" derdi. Fatih A Takımı hoca yardımcısı, Ümit Takımı'nın da başıydı. Yani plan öyle güzeldi ki.. Fatih, Piontek gibi bir dünya devinin yanında "Baş" olmayı öğrenecek, başa geldiğinde de, kendisiyle büyüyen ümitleri yanında bulacaktı.
Şimdi Fatih'in yanında "Onun yerini alır" diyeceğiniz biri var mı?.. Sahi, Ümit Takımı hocası kim?..
Derwall, kararına bağırarak itiraz eden, sonra da kapıyı çarpıp giden Mustafa Denizli'ye tahammül etti..
Fatih'in yanında, kapıyı çarpıp gidebilecek biri var mı?.. Böyle birisine tahammül edebilir mi?.
Mustafa Denizli de, Fatih Terim de bu ülke futbol tarihine geçecek büyük hocalar.. Ama arkalarında yeni Fatihler, yeni Mustafalar bırakmadılar.
Çünkü cesaret edemediler.. Çünkü tahammül edemediler.
Türkiye-Yunanistan maçı sona yaklaşıyordu. 1-0 yenik durumdaydık.. Maçı nakleden atv ekranlarında bir alt yazı belirdi..
"Az sonra.. Elveda Rumeli!.."
Acı bir tesadüf müydü, yoksa o geceki yayın nöbetçisi acı bir eleştiri mi yapıyordu, bilemem!..