kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Bu işler biraz böyle!

Yine "hikâye" anlatacağım. Hikâye fonunda, Osmanlı, Ermeniler, Türkler, acılar, Türkiye, haksızlıklar, ölüler, insanlar, hayatlar, kinler var.
Başrollerde ise, "demokrasi, cumhuriyet, liberalizm, serbest piyasa"; lobiler, siyaset, büyük şirketler, seçilmişler, atanmışlar, paralar, ihaleler, kozlar, savaşlar, rüşvetler filan.
Rol alamayanlar; haysiyet, şeref, doğruluk, insanlık, utanç gibi oyunculuktan nasipsizler.
Maalesef "kanıt yok" . Zaten o yüzden hikâye. Hep hikâye!
1. ABD'de 11 Eylül saldırılarından sonra, "Türkiye asıllı" Sibel Edmonds çok tanınır oldu. Edmonds, FBI'da çevirmenken "itirafçı ve muhbir" olmuş, Kongre'de ifade vermişti. Saldırılarda, "Yönetimde birilerinin bilgisi olduğu" fikrindeydi.
2. Edmonds'un konumuzla ilgisi ise, Temsilciler Meclisi Başkanı Cumhuriyetçi Dennis Hastert'e dair iddialarıydı.
3. FBI'da, Türkiye'nin resmi temsilcilikleri, Amerikan – Türk dernekleri, kimi Türkler'e ait dinlemeler olduğunu, "Hastert'e 500 bin dolarlık rüşvet"e dair kayıtlar bulunduğunu iddia ediyordu.
4. Bu iddiaları ünlü Vanity Fair dergisinin Eylül 2005 sayısında David Rose yazdı.
5. İddiaya göre, 1987'den bugüne Temsilciler Meclisi'nde, 1999 – 2007 arasında da başkanlık koltuğunda bulunan Hastert, 2000 yılı "Ermeni tasarısı"nı tam Meclis'te oylanmadan önce son anda geri çektiğinde, "Türklerden para almış"tı.
6. Oysa Hastert tasarının Komite'de (bugünkü gibi) kabul edilmesinde etkili olmuş, Temsilciler Meclisi'nden "tam destekle" geçireceği sözünü vermişti.
7. İddia, Hastert' e "rüşvet"in çok çok sayıda "200 dolar altında bağış" şeklinde ödendiği idi. Bu küçük bağışları listelemek gerekmiyor, kaynak gizlenebiliyordu.
8. Cumhuriyetçi Hastert, tasarıyı son anda çekiş sebebinin, Demokrat Başkan Clinton'ın mektubu olduğunu söylemişti: "Ermeni halkının tarihi trajedi yaşadığına inanıyorum. Tasarı o olayların tamı tamına mahkum edilmesiydi. Ancak ABD Başkanı, ABD Ordusu Başkomutanı, tasarıyı çekmemi rica etti. Boş bir istek değil. Hepimiz Ortadoğu'daki gerilimi biliyoruz." O sırada Irak İncirlik'ten bombalanıyordu zaman zaman. Ama savaş ve işgal Bush'u,11 Eylül 2001'i bekliyordu.
9. Derginin iddialarına Hastert'in ofisinden ancak 4 ay sonra cevap verildi; suçlamalar reddedildi.
Şimdi, "hikâye" bu ya; rastlantılar:
1. Hastert'in 1996 ile 2002 arasında "çok sayıda Türkiye seyahati yaptığı" sık sık söylendi.
2. 2000'deki tasarıda "Türkler'in lobicilerinden" biri eski parlamenter Bob Livingston'un şirketiydi. İddiaya göre Livingston Group'a bu işten 6 yılda 13 milyon dolar ödemişti. Kimi, Livingston'un yılda 1.2 milyon doları "Türklere fatura ettiğini" ileri sürüyordu. Kesin olan ise Livingston ile Hastert'in "çok yakın" dostluğu idi.
3. "Türkiye lobicisi" bir başka şahsiyet, eski Demokrat azınlık lideri Richard Gephardt'tı. İlginçti: O da Hastert gibi önce "Soykırım tasarısı yanlısı" olmuş, imzalamış, hatta Hastert'e tasarının geçmesi için bastırmıştı. Tekrar seçilmeyince, "tasarıya karşı" Türkiye lobicisi oldu. İddiaya göre ayda 100 bin dolara. En önemli hedefi ise tasarıya çok sempatik olan, bugün de esas ağırlığı oluşturan Nancy Pelosi'yi Türkiye'den yana ikna etmekti. Ayda 100 bin doları aldı; galiba yapamadı!
4. Amerika küçük yer! Hastert'in taşrada plakçı işleten oğlu Joshua da, babası Meclis Başkanı olunca keşfedildi. ABD'nin güçlü lobi firması Podesta'da 24 yaşında çok önemli göreve geldi.
5. PodestaMattoon patronlarından Anthony Podesta Demokrat Parti'ye yakındı; kardeşi John da Clinton'ın Beyaz Saray sorumlusuydu. İkinci patron Daniel Mattoon ise sıkı Cumhuriyetçi ve Hastert'in kankası.
6. PodestaMattoon'un lobicisi olduğu büyük şirketler arasında özellikle iki dev firma önemliydi: F-16, F-22, F-35 savaş uçaklarının üreticisi Lockheed Martin ile Bell (Cobra) helikopterlerinin anası Textron.
7. O dönemde "Ermeni tasarısı" çıkacak gibi olduğunda, çok sert tavır alanlardan biri de Textron'du. "Türkiye'ye dört, beş milyar dolarlık helikopter satışı suya düşebilir"di. Textron zaten ABD'deki Türk derneklerinin de önemli bağışçısı sayılıyordu.
8. Belki (doğruysa) Hastert'e giden çok sayıda 199 dolarlık bağışta Textron'un başka yere yaptığı bağışlardan banknotlar dahi bulunabilirdi. Rastlantıyla. Hikâye ya.
9. Lockheed'i ise anlatmaya gerek var mı? Yine milyarlarca dolarlık uçak alımımız, yani kozumuz gündemde.
"Bu işler biraz böyle!" Bu sefer ne oldu, nasıl oldu öyle? Yine ne olabilir, söyle!