kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
EMRE AKÖZ

İnşallah kötek gerekmez

Hatırlarsınız, geçen gün "PKK diye bir hedef var " diye sormuştum. Burada 'hedef' anahtar kelimeydi.
Sınır ötesi operasyondan, yani askeri bir eylemden söz ettiğimize göre, ortada "ateş edilecek", "vurulacak", "yok edilecek" bir hedef olmalı.
Dün tezkere hakkında Meclis'te yapılan konuşmalar, bu anlamda bir hedef olmadığını ortaya koydu.
Yani ortada uçakla, helikopterle, topla, füzeyle, tüfekle, tabancayla vurulacak bir PKK yok!
Bunun en önemli nedeni, PKK militanları ile Kuzey Irak'ta yaşayan, Irak vatandaşı Kürtler arasında ayrım yapmanın hemen hemen mümkün olmaması.
Konuşmalar bir başka gerçeği daha ortaya koydu: ABD'nin, PKK'yı yok etmek; hadi ondan vazgeçtik, örgütü pasif hale getirmek gibi bir niyeti bulunmuyor. (Belki bundan sonra olabilir.)
Hem Meclis'teki konuşmaları, hem de Ankara'daki diplomatik hareketliliği gördükten sonra şu söylenebilir:
Türkiye, Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi "ikna" etmek zorunda.
"İkna" kelimesini özellikle tırnağa aldım. Burada söz konusu olan "diyalog" ile başlayan ve giderek sertleşen bir ikna süreci...
Gündelik hayat terimleriyle konuşursak: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirden anlamayanın hakkı kötektir."
Yani önce nasihat edersin... Uymazsa azarlarsın... Olmadı sıra köteğe gelir. Tatlı dille "ikna" olmuyorsa, neticede sopayla ikna olur.
Bu sözlerime bakarak şiddet yanlısı olduğumu sanmayın. Maalesef şiddet bazen gerekir ama o noktaya gelene dek yapılacak bir sürü demokratik, diplomatik, barışçı, ekonomik, kültürel eylem var.
Ben tezkereyi cebine koyan hükümetin, orduya, alelacele "Hadi gir Irak'a; ne yapacaksan yap" diyeceğini sanmıyorum.
Başta Barzani olmak üzere Irak'taki çeşitli güçler üzerindeki baskıyı yavaş ama kararlı bir biçimde artırarak PKK'yı etkisizleştirmeye çalışacaktır.
Sanırım uzun bir "tekdir" ve "tehdit" sürecine girdik.
İnşallah kötek gerekmez.