kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ekim 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

Göz tansiyonu canımı sıkıyor

Yıllardır ileri derecede miyop nedeni ile gözlük kullanırım. Lense bir türlü alışamadım. Son kontrolüme gittiğimde göz tansiyonumu da ölçtüler ve yüksek çıktı. Doktor hemen damla ilaca başladı ve sıkı takip gerektiğini söyledi. Hatta gerekirse ileride ameliyat bile olabilirmişim. Hiçbir şikayetim yokken birden böyle bir hastalığın gündemimin içine oturması çok canımı sıkıyor. Nereden çıktı bu şimdi diye düşünmekten kafam çatlayacak. Dilara K./Ordu

Glokom, yani yüksek göz tansiyonu çoğunlukla kalıtımsaldır; bu nedenle kendi kendinize hayıflanmanıza gerek yok. Zaten siz göz hekimine başvurarak üzerinize düşen görevi yapmışsınız; şimdi önemli olan tedavinin de aynı özenle sürdürülmesi. Yoksa glokom, kalıcı görme kayıplarına sebep olabilir. Glokomda gözün içindeki sıvının miktarı artar, bu da içerideki basıncın yükselmesine sebep olur. Artan basınç gözden beyine görüntüyü taşıyan sinirleri sıkıştırır ve örselenmelerine yol açar. Uygun şekilde tedavi edilmezse sinirlerdeki hasar geri dönülmez hale gelir ve birkaç yıl içinde tam bir körlük ortaya çıkabilir.

Sinsi ilerliyor
Glokom çoğunlukla bir şikayete sebep olmadığından düzenli aralıklarla göz tansiyonunun ölçülmesi, görme kaybı ortaya çıkmadan hastalığı yakalayabilmek açısından çok önemlidir. Özellikle ailesinde glokom olanlar dikkatli olmalıdır. Bunun yanında 40 yaşını geçenler, ileri derecede görme bozukluğu olanlar, şeker hastaları ve kortizon kullananlar da aynı özeni göstermeliler. Her ne kadar glokom çoğunlukla belirti vermiyorsa da aşağıda sıralayacağım şikayetleri olanlar vakit geçirmeden bir göz doktoruna başvurmalıdır: Özellikle ışığa bakarken etrafında hale görmek. Sanki bir tünelden bakar gibi görüntünün daralması. Ani görme kayıpları. Gözde ağrı ile birlikte bulantı ve kusma olması.

Farkında değiliz
Bu belirtileri sıralamayı özellikle istedim çünkü ülkemizde Türk Oftalmoloji Derneği tarafından yakın zamanda yaptırılan bir araştırma insanların bu hastalığın adını duymakla birlikte gerçekten ne olduğunu ve belirtilerini bilmediklerini ortaya koydu. İşin ilginci glokom olanların bile kendi hastalıklarını yeterince tanımadıkları ortaya çıktı. Bu hastalık cehaleti affetmez. Her hasta ucunda körlük riski olduğunu bilmeli ve ayağını ona göre denk almalıdır. Uygun tedavi ile hiçbir sorunun yaşanmayacak olması ise onları motive edecek en büyük ödüldür. Tedavi yöntemini belirlemede hastalığın meydana çıkış sebebi ve şiddeti önemlidir. Göz damlaları hem basıncı arttıran sıvının yapımını azaltmak için hem de olanın dışarıya kolay boşalmasını sağlamak için kullanılır. Çoğu hastada tek başına göz damlalarıyla hastalık kontrol altında tutulabilmektedir. Lazer tedavisinin uygun görüldüğü vakalarda lazer ışını kullanılarak sıvının boşalabileceği mikro delikler açılmakta ve sıvıyı üreten hücreler yakılarak üretim kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Mikro cerrahi yöntemde ise yine sıvının boşalabileceği kanallar cerrahi yöntemlerle oluşturulmaktadır. Bu tedavilerin birlikte kullanılması hekimler tarafından artan şekilde tercih edilmeye başlanmıştır.