kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Ekim 2007, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
Günaydın 
Dr. Eren Eroğlu
Ailenizin doktoru

AIDS'e yakalandım, çok korkuyorum!

* Ben HIV pozitifim yani AIDS'im. CD4 seviyem 50'nin altında ve viral yüküm 100 binin üstünde. İlaca başladım. Şu anda Marmara Üniversitesi'nin ekibinin takibi altındayım. Ama içim hiç rahat değil. Korkumu nasıl yenebilirim? Derya C./Tekirdağ

Biz hekimler belki iş yoğunluğundan, belki de kendimizi duygusal yıkımdan korumak için zaman zaman hastayla empati kurmayı, kendimizi onun yerine koymayı ihmal ederiz. Buna 'profesyonel tavır' deriz. Fakat öyle anlar olur ki, bazı şeyler bu zırhı delip geçer. Sizin mektubunuz da bunlardan biri. Bu nedenle çok özel bir uzmanlık alanı olmasına rağmen cevap vermek istedim. HIV pozitif olmak ve sonrasında AIDS'e yakalanmak çok zor olsa gerek. Hem hastalığın hastayı yıpratan süreci, hem tedavinin özellikleri, hem de AIDS'in diğer hastalıklardan farklı algılanması bu zorluğun başlıca sebepleri. En büyük korku ise kısa zamanda kaçınılmaz sonun geleceğinden duyulan endişe...

TEDAVİSİ MÜMKÜN!
En başta şunu söylemek gerekir; günümüzde uygun tedaviyle hastalığın ortaya çıkmasını engellemek, belirtilerini azaltmak ve hastanın ömrünü uzatmak mümkün. Bu durumun en popüler örneği ünlü Amerikalı basketbol oyuncusu Magic Johnson... Kendisi, HIV virüsü taşıdığını ilan ettiği 1991 yılından günümüze kadar AIDS olmadan, sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürdü. Tabi bunun bazı şartları vardır. Bu şartların başında sizi yakından takip edecek tecrübeli bir tıbbi ekip, doğru bir ilaç tedavisi ve hastanın kendine göstereceği özen gelir. Özellikle kronik hastaların, kendi bedenlerini ve hastalıklarını çok iyi öğrenmeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü hastalıklarının ve nasıl bir seyir gösterdiğinin takibini yapmak onlara düşmektedir. Biz doktorlar ve diğer sağlık çalışanları ancak onlara yol gösterip nasıl bir tedavi stratejisi belirleyeceklerine dair alternatifler sunarız ve kararlarına uygun girişimleri yaparız. Yol ayrımlarında hangi yöne gidileceğini belirlemek ise hastaya düşer.

UMUDU YİTİRMEYİN!
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim; her HIV pozitif olan AIDS değildir. Kendilerine HIV virüsü bulaşmış olsa bile, AIDS hastalığının klinik belirtilerini göstermeyen hastaların oranı oldukça fazladır. Hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması uzun yıllar alabilmekte ya da yukarıdaki örnekte olduğu gibi 16-17 sene gibi uzun süreler boyunca bu hastalığa yakalanmadan virüsü taşıyanlar vardır. CD4 yüzdenize ve viral yükünüze dair buradan yorum yapmayı uygun bulmuyorum, çünkü sizi takip eden kurum zaten bu konuda size yardımcı oluyordur. Tedavinizi üstlenen Marmara Üniversitesi ekibi her türlü övgüyü hakedecek bir kurumdur. Bu ve benzeri vasıftaki birkaç merkez, ülkemizdeki HIV hastalarına üstün hizmetler vermektedir. Ben de kendi adıma HIV hakkında görüş almam gerektiğinde Marmara ve benzeri kurumlara başvururum. Hastalarımı da buralara yollarım. HIV pozitif, tüm yaşamınızı ona göre ayarlamanız gereken bir hastalıktır. Ne yazık ki bu hastalığı tamamen unutmanın ya da yokmuş gibi davranmanın imkanı yoktur. Fakat onunla birlikte yaşamayı öğrenmek mümkündür. İnsan doğası gereği en zor şartlara uyum gösterip, mutlu olmayı başarabilmektedir. Bunun yolu umudunu yitirmemekten ve korkuya kapılmadan mücadele etmekten geçer. Size, doğru bir merkezde gördüğünüz tedavinizi sürdürmenizi tavsiye ediyorum. Sağlığınız daim olsun.